Geçtiğimiz günlerde Zayıflamada Son Söz isminde bir kitap gördüm. Kitabı biraz karıştırdım, bugüne kadar olan zayıflama metodlarından çok farklı şeyler söylüyordu.
Doğum yapalı henüz 3 ay olmuştu, hamilelik kilolarımın tümünü verememiştim. Zaten henüz erken olduğunu da düşünüyordum. 1 yıl değil miydi bu toparlanma süreci? Emzirmek için bol bol yemem gerekmez miydi? Tatlılar, hurmalar, sebzeler…
Sütün olması için bunları mı yapmalıydım?
Deniz Egece eski bir işadamı. O dönemde +40 kilosu var. İkiz çocukları erken doğum ile dünyaya geliyor ve sağlık sorunları yaşıyor. Doktorlar bir çocuğu için yaşamaz diyor, alternatif tıpla da ilgilendiği için sürekli okuyor hastanede. Okuduklarını uyguluyor, seminerlere katılıyor ve beyinin nasıl bir mucize olduğunun farkına varıyor. Çocuğu iyileşiyor yaptığı telkinlerle, doktorlar mucize bebek diye gösteriyorlar. Başka insanlara deva olabilmek için bir sürü ülke seyahat ediyor, yüzlerce seminere katılıyor ve onlarca alanda uzmanlık alanına sahip oluyor. Bu uzmanlık alanlarından en ayrışanı Nörobilim uzmanı olması.
Deniz Egece’ye röpörtaj yapmak istediğimi ilettim ve kabul ederek beni Ağustos’ta yaptığı kampa davet etti. Kampa röpörtaj yapmak için gittim ve sen de kal bu kampta ve bu süreci yakından gör dedi. Ben de Polenezköy’de olan kampa 5 gün boyunca her gün 2 çocukla birlikte gidip geldim. Benim için bu sürece tanık olmak çok müthişti. Ben kampta notlar alırken yeğenim Mina ile bahçede oynadı, Ela ise pusetinde uyudu genellikle.
Harika bir röpörtaj çıktı ortaya. Bu röpörtaj Anne Bebek dergisi Ağustos 2016 sayısında yayınlanacak ancak ben aldığım notlardan burada da bahsetmek istiyorum. Röpörtajı da bloğumda ayrıca paylaşacağım. Çok kilit sorular sordum ve hayatınıza uyguladığınızda kilo problemi olmayan biri haline dönüşeceğiniz net.
Kampta yaklaşık 20 kişiydik. 20 kilo problemi yaşayan kadın… Yurtdışından katılan 8 kişi.
İstanbul’dan katılan 3 kişi, geri kalan katılımcılar ise Türkiye’nin dört bir yanından gelmişti.
5 günün sonunda hikayelerimizi anlattık birbirimize, arkadaş olduk …
Aynı sorunu yaşayan kişiler ile birlikte olmak herkese iyi gelmişti bence…
Bugüne Kadar Söylenen Tüm Listeleri Unutun!
Herkesin yolculuğu farklı farklı değil mi?
O zaman neden herkes aynı listeleri uygulamak zorunda.
BEDENINIZI SEVIN!
Vücudu yıpratarak çalışmalar yapmayın.
Beden en önemli şey bu hayattaki. Herkes sizi bir gün terkedebilir, yalnız kalabilirsiniz ama bedeniniz bu dünyada sizi terkedecek en son şey.
KULLANDIĞINIZ SÖZCÜKLERİ DEĞİŞTİRİN!
Bugüne kadar bildiğimiz sözcükleri başka sözcükler ile değiştirin.
DIYET => BESLENME
SPOR => HAREKET
ZAYIFLAMAK => IDEAL BEDEN
KILO => MISAFIR
Diyetin anlamı bedel ödemektir.Siz diyet yaparsanız hayatınız boyunca psikolojik olarak kendinizi baskı altında hissedersiniz ve verdiğiniz kiloları fazlasıyla geri alırsınız.
Hayatınızın sonuna kadar spor yapamazsınız ama hareket edebilirsiniz. Spor yapmak insanın üzerinde yine baskı yaratan bir unsur olabilir. Spor yaptığınızda yorulabilirsiniz ama hareket ederseniz yorulmazsınız. Mesela evde iş yapıyorsanız yerleri silerken bacaklarınızın çalışacağını ve kalçanızın sıkılaşacağını düşünebilir, cam silerken kol kası yapabilirsiniz.
Zayıflamak deyince aklınıza Pazartesi diyet listeleri gelmiyor mu?
Zayıf olmak herkese göre farklıdır.
İdeal bedeniniz nedir? Ona karar verin ve bunu görselleştirin. Bu görseli sürekli görebileceğiniz yere koyun ve bilinçaltınız bu görseli kavrasın. Bilinçaltı 80% oranında görsel çalışıyor. Önce görselini seç ve kendini o bedende hayal et ve hisset.
Kilo yerine misafir deyin.
Aynı boyda 60 kilo olan iki kişinin görünümü farklı olabilir. Biri çok daha fit görünürken diğeri kilolu gözükebilir. Bu nedenle burada aslolan kilo değil, ideal bedendir. O yüzden tartılmanıza gerek yok, aynadaki görüntünüzü beğeniyorsanız ve mağaza istediğiniz şeyler size oluyorsa ve çekinmeden istediğinizi giyiniyorsanız ideal bedeninizdesiniz.
Bu herkesin çok zayıf olması anlamına gelmiyor.Kendi ideal bedenini hafif göbekli dizayn eden kişiler de olabilir.
HER ŞEYİ YİYİN!
Bir Öğünde ne yersiniz? Hadi mesela bir akşam yemeği menüsü yazalım.
Çorba
Kuru fasulye
Pilav
Turşu
Yoğurt
Tatlı
Meyve
Bu liste Türkiye de herkesin bildiği klasik bir öğün listesi değil mi?
Deniz Egeceye göre bu 7 öğünden oluşuyor. Yani buradaki her şeyi yiyebilirsiniz ama her şeyi yemek olarak düşünün. Yani bedeninize sorun; ne yemek istiyor. O zaman canınızın istediği şeyi yiyin ama miktarı çok önemli.
YUMRUĞUNUZ KADAR YIYIN!
Ne yiyeceğiniz konusuna karar verdiyseniz eğer altın kuralı açıklıyorum.
Yumruğunuz kadar yiyin.
Herkesin midesi yumruğu kadardır ve görselleştirme çok önemlidir.
Nereye giderseniz gidin yumruğunuz sizinle birlikte bu nedenle yumruğunuz kadar yemeyi alışkanlık haline getirin.
TELKİN YAPIN! YAPICI NİYETİNİZ İLE BESLENİN
“iyi de ben yumruğum kadar yiyorum ama doymuyorum” dediğinizi duyar gibiyim.
Mideniz 5 gün içinde küçülecek ve yumruğunuz kadar olacak. Bu süreçte küçük porsiyonlar ile yiyin ve acıktığınızda yiyin.
Ve kendinizi telkin edin.
Yani;
-Ben yumruğum kadar yerim ve doyarım.
-Bedenimin istediği şeyleri yerim
şeklinde bilinçaltınızı yeniden kodlamanız gerekmektedir.
Bu ve benzeri cümleleri tekrarlarsınız eğer bilinçaltınız bu cümleleri kabul eder ve bir süre sonra gerçekleşir. Çünkü bilinçaltı otomatik hareket eder.
KENDİN İÇİN YAŞA, KULAKLARINI DIŞ SESE KAPAT!
Çok uzun süredir gitmediğiniz bir arkadaşınıza gittiniz.
Akşam yemeği için “yok yok” sofrası kurmuş size.
Pastalar, börekler, yemekler, tatlılar, meyveler, kuruyemişler çeşit çeşit.
Siz bir porsiyon yediniz ve doydunuz.
Israrla “ama senin için yaptım” diyor. Canınız istemiyorsa yemeyin!
Bedenim için yediklerim yeterli deyin. O kırılacak diye midenizi yormanıza gerek yok. Bunu hayatınızın odak noktasına koyun. Eğer bu aranızda sorun haline geliyorsa arkadaşınıza gitmeden çok fazla hazırlık yapmaması konusunda bilgi verin.
HİKAYEYİ BAŞTAN YAZIN! GÜZEL VAKİT GEÇİRMEYİ YEMEK İLE İLİŞKİLENDİRMEYİN
Needn bir arkadaşımızla buluşmaya karar verdiğimizde nerede buluşsak, ne yesek, ne içsek diye düşünürüz ilk?
Mesela arkadaşınızla buluşup bisiklete binebilir, koşabilir ve yürüyebilirsiniz.
Yani hayatınızı yemek üzerine kurgulamayın.
Birazdan çıkartacağınız bir konu üzerine bu kadar kafa yormaya gerek yok.
Yemeği duygu ile birleştirmeyin.
Yemek = Keyif demek olmamalı ; yemek = bedeninin ihtiyacı ve doymak için yediğin besinler
HAYATINIZDA DAHA SIK KULLANMANIZ GEREKEN SÖZCÜKLER
-Hayır
-Banane
-Sanane
-Onane
Bu zamana kadar pek çok zaman başkası için yaşadın ve hep başkası ne der dediysen eğer;
Artık kendine vakit ayırmanın vakti.
Canın istiyorsa yap, istemiyorsa yapmak zorunda değilsin.
Bu bencillik değil, kendini sevmek!
STOK YAPMA
Dünyada herkes bedeninin ihtiyacı kadar beslense, belki hiç kimse aç kalmaz.
Kıtlık bilinci ile her şeyden yemek isteyen kişiler olabilir.
Doğada hiç bir hayvan stok yapmıyor.
Avlanıyor, avını yiyor ve doyuyorsa bırakıyor. Başka hayvanlar gelip yiyor kalanı.
Doymayacakmışsın gibi düşünme. Sürekli yemek düşünme.
MİKTAR KİLO VERMEDE EN ÖNEMLİ UNSUR
Hareketi miktarını arttır, beslenmenin miktarını (porsiyonunu) düşür.
İLGİYİ BAŞKA YÖNE KAYDIR
Bir Araya geldiğimizde konu bir şekilde yemeğe gelmiyor mu hep?
-Bimem nerede bir döner yapıyorlar offf parmaklarını yersin!
-Şuranın tatlısı gibi hiç bir yerde tatlı yemedim.
-Sen onun içini nasıl yaşıyorsun, ben böyle yapıyorum…
İlgiyi yemekten başka yöne kaydırmalı ve günlük olarak hareket, dans, spor gibi konular gündemde daha çok olmalı.
KIYAFETLERİNİZİ YAKIN
Eğer çok kiloluysanız ve kilo vermek sizin hayatınız için çok büyük bir dönüşüm hikayesi ise bir giysinizi yakın!
Bir yerlerde bu giysiler oldukça biliçaltı o kıyafetin olduğunu biliyor ve misafirleri gönderme sürecine inanmıyor.
Yeni bir başlangıç yapın!
Benim doğum sonrasında yaptığım bir yanlış vardı.
Hamilelik şekeri çıktığı için hamileliğimde tatlı tüketmedim ama doğum sonrası nerenin tatlısı meşhursa oradan getirtip afiyetle yedim.
Daha hızlı kilo verebilecekken “çocuk doğurdum, yiyebilirim, sütüm olur hem” diye düşündüm ve daha yavaş kilo verdim.
Yani;
Bu beden sizin…Sizi en son terkedecek şey. Kendinizi cezalandırmayın.
Kendinizi sevin, bir şeyden mahrum bırakmayın.
Şükredin, sevin, hayata farklı bakın.
Olmuş ve olacaklara şükran duyarken içinizde her zaman sevgiyi koruyun!
Deniz Egece’nin amacı bu araştırmalardan, bu konuda bu güne kadar sıkıntı çekmiş kişilerin fayda bulması.
Zayıflamada Son Söz isimli bir kitabı var.
Diğer yandan kendisi değişim kampları düzenliyor.
En yakın kamp 25 Temmuz 2016’da.
İki adet de cihaz geliştirdi. Bir tanesi kulaklık, diğeri ise gözlük.
Kulaklık;
Farklı konularda telkinleri bulunan kulaklığı dinleyebilir ve biliçaltınızı yeniden kodlayabilirsiniz.
Gözlük;
Kişiye özel gözlük tasarlıyorlar. Bu gözlüklerin içinde kişinin hayatında anlamlı olan görseller yüklüyorlar ve kişi bu görselleri izleyerek bilinçaltını tekrar kodluyor. Biliçaltı 80% oranında görsel çalıştığı için gözlük daha fazla sonuç veriyor diyor kendisi.
Diğer yandan kendisi net olarak şunu söylüyor.
Seni zayıflatacak şey SENSİN!
Ben sana yeniden düşünmeyi, zihnini tekrar yapılandırmayı, hikayeni baştan yazmayı öğretiyorum!
Anahtar sende, eyleme geç, sen büyük bir enerjisin ve şimdi harekete geçmelisin.
Değişimin zamanı Pazartesi değildir, şu andır!
Umarım bu bilgiler ışığında sizler de bakış açınızı değiştirebilirsiniz.
Tuğba Başyiğit Babaoğlu