Kimi zorla çalıştırılanlara dikkat çekiyor, kimi yaratıcılığı ödüllendiriyor.
Hayvanlar, hatta genç kızlar bile unutulmamış. Hepsi daha güzel bir yaşam hakkına dikkat çekiyor. Yaratıcı kampanyalar hayatımızın her alanına el atmaya devam ededursun, eylül ayının en önemli etkinliklerinden biri, kuşkusuz Kristal Elma Yaratıcılık Festivali.
Uluslararası Göç Örgütü’nden ‘Sorumlu Tüketin’ kampanyası
Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre, dünyada 21 milyon kişi, yoksulluk ve göç gibi nedenlerle, ailelerinden ve evlerinden uzakta zorla çalıştırılıyor. Bu insanların yüzde 44’ü göçmenlerden oluşuyor. Çocuk ve yetişkinleri kölelik benzeri koşullarda çalıştıranlar, yılda 150 milyar dolarlık haksız kazanç sağlıyor. ILO, hiçbir güvencesi olmayan göçmen işçilerin haklarını savunmak amacıyla aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pek çok ülkede bir kampanya başlattı. ‘Sorumlu Tüketin’ başlıklı kampanya çerçevesinde, Ekim 2009’dan bu yana, Brüksel, Viyana, Lahey ve Varşova’da çeşitli etkinlikler düzenleyen Uluslararası Göç Örgütü (IOM), eylülden itibaren, kampanyayı İsveç ve Hollanda başkonsolosluklarının iş birliğiyle Türkiye’de de uygulamaya başlayacak. www.sorumlutuketin.org
Efsanevi reklamcılar İstanbul’a geliyor
Dünyanın ikinci büyük pazarlama iletişimi ve yaratıcılık etkinliği olan Kristal Elma Yaratıcılık Festivali’nin 26’ncısı bu yıl 17-18-19 Eylül’de Santral İstanbul’da sizleri bekliyor. 30’uncu kuruluş yıldönümünü kutlayan Reklamcılar Derneği tarafından düzenlenen 2014 Kristal Elma’ya, 100’ün üzerinde fikir önderi ve endüstri lideri konuşmacı olarak katılacak. Aralarında, dünya reklamcılığının iki efsanevi ismi, Jean Marie Dru ve Jacques Séguéla da var. Ayrıca Gravity filmi ile Oscar alan Framestore’un Başkanı John Collins ve Avengers, Spiderman, Thor, Star Wars gibi filmlerde imzası bulunan The Third Floor’un kurucusu Chris Edwards da Kristal Elma’da sahneye çıkacak. Etkinliğe yurt içi ve yurt dışından 7 bin 500 delegenin katılması bekleniyor. Ayrıntılı bilgi için: www.kristalelmafestivali.com
Haydi kızlar #kızgibisin demeye
Orkid’in Mayıs 2014’te, 16-24 yaşları arasında bin 300 Amerikalı genç kadınla yaptırdığı ‘Özgüven & Ergenlik Araştırması’ sonuçlarına göre, âdet dönemleri ve ergenlik dönemimin başlangıcında, genç kızların özgüveni çok düşük oluyor. Kendilerini eleştiriler karşısında zayıf hissediyorlar. Bu gerçekten yola çıkan P&G, Always-Orkid markası aracılığıyla, toplumda kızları küçümseyen “Kız gibi koşuyorsun”, “Kız gibi atıyorsun” “Kız gibi davranıyorsun” benzeri ifadelerin yeniden düşünülmesi için bir kampanya başlattı. # Kampanya, dünyanın her yerindeki kızları gururla #KızGibi yaptıkları şeyleri paylaşmaya davet ediyor. Onlara bazı şeyleri #KızGibi yapmanın asla bir hakaret olmadığını, aksine güçlü, yetenekli ve tamamen harika olmak anlamına geldiğini kanıtlamaya çağırıyor.
Mobil reklamın iyisi
Cep telefonları hayatın tam merkezine yerleşti. Reklam dünyası yeni yaratıcı yaklaşımlarla telefon sahiplerine ulaşmanın yolunu arıyor. Ancak, çalışmaların çoğu fark yaratamıyor. Başarılı örnek arayanlara, Samsung Galaxy S5’in ‘Kara Para Aşk’ dizisi için geliştirdiği uygulamayı incelemelerini öneririm.
Mekanizmayı özetleyeyim; ‘Kara Para Aşk’ dizisinde en çok merak edilen konunun katilin kimliği olduğu gerçeğinden yola çıkan yaratıcı ekip, izleyiciye cep telefonu aracılığıyla anında ipuçları paylaşan bir altyapı tasarladı. Dizinin içine, ‘Civolution SyncNow® ses filigran teknolojisi’ yerleştirildi. Böylece, TV ve cep telefonu aynı anda etkileşim kurabilir hale geldi. Gerçek zamanlı ipuçlarının yer aldığı uygulama, izleyicilere dizinin yayını sırasında aynı anda ekrana gelen soru, ipucu ve videolarla etkileşim imkânı sundu. Dizideki sahnelerle eşzamanlı olarak, Samsung Galaxy S5’in özellikleri vurgulandı. Örneğin; polisiye sahnelerde parmak izi okuyucu, aksiyon sahnelerinde kalp hızı ölçer, koşu ya da yürüyüş sahnelerinde ise adım sayar özelliği ekranda belirdi. İzleyiciler böylece katile adım adım yaklaştıklarını hissederek, oyunun bir parçası oldular.
Evcil hayvanı sokağa atan canidir
Karne ya da doğum günü hediyesi olarak evine kedi-köpek alıp, sonra sokağa atanlar benim gözümde canidir. Dışarıda yaşaması pek mümkün olmayan cins hayvanları terk etmek, bir anlamda onları ölüme terk etmek demek. Barınak Gönüllüleri ve Hayvanlara Yaşam Hakkı Derneği bu konuya dikkat çeken bir kampanya başlattı. Kramp Reklam Ajansı tarafından hazırlanan, yönetmenliğini Eli Kasavi’nin yaptığı film, köpek sahibi olmak isteyen hayvanseverleri karar vermeden önce iki kere düşünmeye davet ediyor.
Son trend İstanbul’da tatil yapmak
‘Hafta sonu havaalanına git, gürültü patırtı içinde birkaç gün geçir, yığınla para harca ve yorgun argın eve dön’ şeklinde tatil istemeyenler, yazın İstanbul’da dinlenmeyi ve eğlenmeyi tercih ediyor. Seçenekler bol; evinizde kalıp, akşamüstü bir SPA’da dinlenip, sonra Boğaz manzaralı yemekler tadabilirsiniz. Beşiktaş-Üsküdar motorlarından birine atlayıp, Anadolu ve Avrupa yakalarındaki çay bahçelerine, Üsküdar’da Kanaat’e, Beşiktaş’ta balık restoranlarına gidebilirsiniz. Evden de uzaklaşmak istiyorsanız, bir otelde kalabilir ve İstanbul’da turist olmanın güzelliğini keşfedebilirsiniz.
Martı İstanbul Genel Müdürü Bozkurt Atabek ve Genel Müdür Yardımcısı Feyza Yücefer’in verdiği bilgiye göre, bu yıl İstanbul’da oteller yüksek doluluk oranlarıyla çalışıyor. Örneğin, İstanbul Martı yaz aylarını yüzde 100’e yakın dolulukla geçirmiş. Amerikalı, Avrupalı ve Arap turistlerin gözdesi olan tesis, Orlando Bloom, Michael Madsen, Steve Baldwin, Mark Gantt, Ultra Nate gibi dünyaca ünlü isimleri ağırlıyor. Yaz akşamlarında Martı’nın Mixo terasında eğlenceye katılmak, insana yorulmadan tatile çıkma imkânı sunuyor.
Ne kadar zaman o kadar iyi iş
Cannes Lions Yaratıcılık Festivali’nden Omo için hazırladıkları çalışmalarla Bronz Aslan kazanarak dönen Lowe Istanbul’un CEO’su Ela Gökkan Savcı ve Kreatif Direktörü Can Faga’ya yaratıcı olmak için neler gerektiğini sordum. Birinci sıraya zaman faktörünü koydular. Diğer önerileri de en az ‘zaman’ kadar önemli.
Yaratıcılığın geri planında neler var?
Can Faga: Müşteriden siparişi alıyoruz. Ne istediklerini anlıyoruz. Sonra kreatif brief’i yazıyoruz. Kreatif süreç ve sunum için iki, üç hafta gerekli, ama bu aralar hep bir haftamız oluyor.
Neden böyle?
Ela Gökkan Savcı: Müşteriler kampanya yaratımının basit bir şey olduğunu, fikrin kolay ve hızlı çıkacağını düşünüyorlar. Aslında Türkiye’de fikirler Avrupa’ya göre daha iyi. Avrupa’daki prodüksiyon kalitesi o kadar yüksek ki, küçük bir fikri bile müthiş ifade edebiliyorlar. Ama biz kültür olarak çok sabırsız ve özensiziz. Dolayısıyla güzel fikirler layık olduğu değeri göremiyor. Sabah brief verip, akşama iş istiyorlar. “Nasılsa akşama kadar fikir bulurlar” diye düşünülüyor. Yurt dışında ise fikre değer var; güzel pazarlanıp, ambalajlanıyor. Global konkurlarda iki, üç ay, bizde ise iki hafta veriliyor. Bu durumda kreatife kalıyor üç, dört gün.
Bu telaş niye?
E. G. S.: Bu biraz bize özgü bir şey. Yumurta kapının ağzına gelince olayı yani. 15 Ekim’de konkur açıyor, kasımda yayına girmek istiyor. Ben ne ara bu fikri özümseyeceğim? Yaparız sonuçta tabii ki, ama iyi olması için önce birbirimizi tanımamız gerek.
Niye yapmıyorlar öyleyse?
E. G. S.: Önce bir araştırma yapıyorlar, üç ay sürüyor. Brief süreci de bir ay. Kreatife iki hafta kalıyor, ayrıca onların da testleri oluyor. Yani baktığınızda bir yıla yakın zaman harcanıyor. Ama öyle yerlerde vakit kaybediliyor ki, kreatife zaman kalmıyor.