Ya tuz da kokarsa?

Kızgın güneşin kavurduğu tuzdan bir çöl: Tuz Gölü. Orta Anadolu’nun engin bozkırının ortasında som, beyaz mermere benziyor. Ancak gölün geleceği kendi kadar beyaz değil. Usta foto-muhabir Coşkun Aral, göldeki...

Kızgın güneşin kavurduğu tuzdan bir çöl: Tuz Gölü.

Orta Anadolu’nun engin bozkırının ortasında som, beyaz mermere benziyor. Ancak gölün geleceği kendi kadar beyaz değil. Usta foto-muhabir Coşkun Aral, göldeki son durumu, eski-yeni fotoğraflarıyla ortaya koyuyor.

Kızgın güneşin kavurduğu tuzdan bir çöl: Tuz Gölü. Orta Anadolu’nun engin bozkırının ortasında som, beyaz mermere benziyor. Ancak gölün geleceği kendi kadar beyaz değil. Usta foto-muhabir Coşkun Aral, göldeki son durumu, eski-yeni fotoğraflarıyla ortaya koyuyor.

Yıllar boyu farklı nedenlerle ziyaret ettiğim Tuz Gölü, benim için benzersiz bir arka plan dokusu. Ama sona yaklaştık. Türkiye’nin ikinci büyük gölü, yıllardır kendini bekleyen ölümün işaretlerini veriyor.

Son ziyaretimizde bu işaretlerin peşine düştük; onları uzun zamandır takip eden Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Semih Ekercin, gölde ne olup bittiğini rakamlarla ortaya koydu. Söylediği şu; yaptığı son çalışmalarda gölün suyla kaplı alanlarında, tespit ettiği yüzde 65 küçülme, her yıl daha da artıyor. Gölün girilemeyen bataklık zemini ve geniş yüzeyi nedeniyle bu çalışma, ancak uydu görüntülerinden elde edilen verilerle gerçekleştirildiği için kısa süreli doneler sağlanamıyor.

Oysa Tuz Gölü, sürekli araştırma ve denetim yapılmayı gerektirecek kadar  önemli. Çünkü ülkemizin tuz ihtiyacının hatırı sayılır bölümünü karşılıyor; yılda yaklaşık 750 bin ile 1 milyon ton arasında tuz elde ediliyor. Kimi kaynaklara göre, bu rakamlar tüm ihtiyacın yüzde 30’una, kimine göre yüzde 50’sine, kimine göre de yüzde 64’üne karşılık geliyor.

Konya Kapalı Havzası’nın incisini bekleyen tehlikenin kaynağı, son yıllarda hep karşımıza çıkan gerekçe, yani küresel iklim değişikliği değil. Asıl neden; bölgede kontrolsüzce açılan su kuyularının yer altı su kaynaklarını tüketmesi ve çok su tüketen tarımsal ürünlerin ekimi. Bu ikisi, Tuz Gölü’nü çöle çevirecek güçte. Gölün kurtulması için gösterilen çabalar da geleceğe pek etki ediyormuş gibi durmuyor. Konya Büyükşehir Belediyesi’nin geçmiş yıllarda müdahalesi sayesinde artık atıklar göle karışmıyor olsa da yeterince beslenemeyen göl, ‘Türkiye’nin ikinci büyük gölü’ sıfatını pek uzun süre elinde bulundurabileceğe benzemiyor.

Tüm işletmeler modern yöntemleri uyguluyor mu?
Gölün içinde suyun tuz konsantrasyonu çok yüksek (yüzde 32.4) olduğu için suda bitkilere rastlanmıyor. Ancak uluslararası kriterlere göre ‘A sınıfı’ bir sulak alan olan göl, kapladığı geniş su alanı sayesinde özellikle flamingolar için önemli bir kışlama bölgesi.

Tuz üretimi, gölde biriken suyun buharlaşarak tuzun kristalleşmesi esasına dayanıyor. Gölde bulunan tuz işletmeleri özelleştirildikten sonra, daha modern yöntemlerle çalışmaya başladı. Ancak tüm işletmelerin uyguladığı tuz elde etme faaliyetlerinin doğal sisteme zarar vermeyecek şekilde olduğunu söyleyebilir miyiz?

Sorun bir değil
Gölün güneyindeki doğalgaz depolama çalışmaları da bir başka sorun. Bir Çinli şirketin yürüttüğü bu depolama faaliyetleri konusunda ne bölge halkı ne de bölgedeki işletmeler yeterince bilgilendiriliyor. Halkın da kafasındaki en büyük soru, böyle bir alanda doğalgaz depolamanın ne kadar güvenli olduğu?

Yavşan Tuzla İşletme Müdürlüğü’nde yaptığımız görüşmeler sonucunda ilginç bilgiler de edindik. Tuzun nakliye maliyetinin fazla olması nedeniyle, ihtiyaç, özellikle limanları olan şehirlerde ithal edilerek karşılanıyormuş. Böyle zayıf bir gerekçeyle ithalat yapmak, bize özgü bir durum olsa gerek.

Yüzyıllar boyu kutsal kabul edilen tuza sahip olanların zengin medeniyetler kurduğu, tarihin her döneminde güç sahibi oldukları düşünülürse, tuza sahip çıkmanın bugün sembolik de olsa önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Üstelik her canlının ihtiyaç duyduğu madde olarak hâlâ vazgeçilmez öneme ve değere sahip. Dünyada üretilen tuzun yüzde 80’i endüstride, yüzde üçü gıdada, yüzde 17’si de buzla mücadelede kullanılıyor. Bu da demek oluyor ki, tuz yine de stratejik bir ürün.

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
Yaşam
Henüz Yorum Yok

Cevap bırakın

Benzer Konular