Üç film birden ‘Engin Hepileri’

Geçtiğimiz ay Kazım Koyuncu’ya hayat verdi, bu ay meyhaneci Barba’ya… Pek yakında da derin aşk yaşayan bir erkeği canlandırdığı ‘Bana Adını Sor’ gösterime giriyor. Bir yandan da evliliğe hazırlanıyor....
Geçtiğimiz ay Kazım Koyuncu’ya hayat verdi, bu ay meyhaneci Barba’ya… Pek yakında da derin aşk yaşayan bir erkeği canlandırdığı ‘Bana Adını Sor’ gösterime giriyor. Bir yandan da evliliğe hazırlanıyor. Oyuncu Engin Hepileri ile filmlerinin kamera arkasını, Türk sinemasını, ‘sanatçının durduğu yeri’ konuştuk. Ona göre her şey iyiye gider, “Yeter ki, bir derdimiz olsun.” 

Röportaj: Serli Kibar / skibar@doganburda.com
Fotoğraflar: Emre Yunusoğlu

Yılı, çok iyi tepkiler alan ‘Yağmur Kıyamet Çiçeği’ ile kapattınız. Kazım Koyuncuyu canlandırmak ne hissettirdi?
Keyifliydi. Bir kere sorumluluk gerektiren bir işti. “Şu rolü şöyle oynarım” diyerek kafadan atabileceğin bir durum değildi. Özgürlük alanı bırakmıyordu. Ama bizim işimiz böyledir. Kendini ne kadar kısıtlarsan, o kısıtladığın yerden çok daha fazla yaratıcılık çıkarabilirsin. Kazım Koyuncu’yu epey araştırdım, epey vakit geçirdim. Tanıdıkça daha fazla ısındım. Hayatıma da, hareket alanıma da yansıyan bir çalışma oldu.

Bazıları girdikleri hayatları değiştiriyor, değil mi?
Mesela bir cümle söylemiş. Onu okuyup araştırırken görüyorsun ki, bu cümleyi ben de kurabilirim aslında. Bugüne kadar neden kurmamışım? O kurduğu zaman hiç de söylevsel durmuyor. Filmde de var: Arkadaşlarıyla kıyıda köşede konuşurken öyle bir cümle kuruyor ki, o cümle seni alıp hayatta başka bir yere koyuyor.

Sıradaki filminiz ‘Çalsın Sazlar’, 9 Ocak’ta vizyona giriyor. Güçlü bir kadro ile dönem işi çektiniz. Nasıldı böyle bir filmde yer almak?
Belçim Bilgin, ben ve Caner Cindoruk, müthiş bir üçlü olduk. Benim karakterimin adı ‘Barba’. 1960’larda bir meyhaneci. “Çalsın sazlar, dönsün dünya” fikriyle hareket eden biri. Kendini, meyhanesine gelenleri mutlu etmeye adamış, sevimli bir adam. Barba, bir tarafıyla azınlık. Dolayısıyla Nesli Çölgeçen’in filmlerinin hepsinde olduğu gibi filmin sosyal yönü de var. Azınlıklarla ilgili sıkıntıları açıkça söylemiyoruz ama bütün bunlar filmin alt metninde geçiyor. Biz tamamen güzel bir aşk hikâyesi izliyoruz. Belçim Bilgin’in hangimizi seçeceği merak konusu (gülüyor).

Bu ay nişan, yaza düğün var
Belçim Bilgin’in kimi seçeceği belli değil ama siz hayatınızda birini seçtiniz; Beyza Şekerci.
Çok huzurluyum. Ferahladığımı hissediyorum. Bunu da Beyza ile taçlandırmak istedik. Güzel bir evlilik teklifinin ardından ‘Evet’ yanıtını aldım. Bu ay nişan düşünüyoruz, yaza da düğün.

Yakında ‘Bana Adını Sor’ isimli filminiz de vizyona girecek. Art arda üç film…
O filmin senaryosu çok ilginç. Aslında aynı yıl içinde üçüncüyü çekip çekmeme ikilemini yaşıyordum. Ama “Hayır” diyemeyeceğim bir roldü. Filmin söyleyemediğimiz son üçte birinde müthiş bir çatışma ve sürpriz var. Oyunculuk olarak da “Vay be!” dedirtebilecek bir şey. Oyunculuğumu zorlayan bir karakter olduğu için gururluyum.

Sinemada uzun süredir Türk filmi patlaması yaşanıyor.Sebebi ne sizce?
Böyle olacağı belliydi. Televizyonun çok büyük bir etkisi var. İnsanlar starları sinemada izlemek istiyor, merak ediyorlar. Onun dışında yadsınamaz bir komedi tutkumuz var. Hatta işi abartıp, sulu zırtlak seviyeye getirdiğimiz bir durum da var. Dolayısıyla burada işin biraz da kalitesine bakmamız lazım. Yönetmenler ve oyuncular olarak komediyi en basit yerde aramak yerine, zekice planlamamız gerekiyor. Fakat burada bakmamız gereken nokta, komedi filmlerinin diğer kaliteli işlere nazaran kat be kat fazla salonda izleyici ile buluşması. Bu bir tercihse, “Sıkıntı var” demektir. Çok iyi yönetmenler, çok iyi ilk filmler var. 5 bin – 10 bin seyircide kalıyor. Daha fazla insana ulaşmaları lazım.

Türk sinemasındaki boşluk doluyor mu?
ABD ve Avrupa’da hikâye bitti. Artık hikâyeler bizde. İki gün sonra bu hikâyelerimizi yabancıların çektiğini görmek istemiyorsak, sinemamıza sahip çıkmamız lazım.

Sizin sinemada en çok ilgi duyduğunuz alan ne?
Benim okuduğum senaryoların bir derdi olması gerekiyor. Bir şeyler anlatıyor olması lazım. Benim de olmak istediğim yerde, bir derdim var ve bunu anlatmak istiyorum. Yer aldığım sinema projelerinde de hep dertler var.



“Politika başkalarının görevi “

Son zamanlarda ‘sanatçının durduğu yer’ ile ilgili pek çok polemik yaşandı. Sizce sanatçı nerede durmalı?
Sanatçının bir söylevi varsa, bunu kendi sanatıyla ifade edebilir. Bir politik görüşü elbette olacaktır. Fakat bunu siyasete dönüştüreceksen, o zaman siyaset yapacaksın. Bir partiye üye olacaksın veya STK’nın birine gireceksin. Ama sanatla uğraşıyorsan ben senin yaptığın esere bakarım, sözünü eserinden almak isterim. O zaman sanatçı olursun. Sanatçı taraf olmamalı, ortada kalmalı.

Ama artık herkesten taraf seçmesi bekleniyor.
Türkiye, dün öyleydi bugün böyle, yarın da değişecek. Sanki her şey aynı kalıyor da, ben de mi aynı kalacağım? Hepimizin düşünceleri değişebilir. Burada sanatçı önemli. Politika yapmak başka birilerinin görevi. Sanatçı olmak istiyorsan işini yap.

Fatih Akın’ın son filmi ‘Kesik’ de bu konuda çok eleştirildi.
Evet. Adamın bir derdi varmış ve onu anlatmak istemiş, fakat filmi hazırladığı beş sene içerisinde bir kere bile Ermenilerle ilgili söylemde bulunmamış. Çünkü “Benim işim bu değil” diyor. Doğru ya da yanlış, tartışılır ama önemli olan konuyla ilgili küçücük bir fikir bile beyan etmemesi, çünkü fikri filminde. Hemen her şeyi görmek istiyoruz ama sanat bir şeylerin arkasındakileri görebilme çabasıyla keyifli.

‘Dert’ kelimesini çok kullanıyorsunuz. Sizin hayatla ilgili derdiniz ne?
Hayatın içerisindeki güzel şeylerin atlanmaması gibi çok büyük dertlerim var. İstanbul’da yaşamayı seviyorum ama bu itiş kakıştan çok sıkıldım. Duyarsızlıktan, üzgün ve kızgın yüzlerden sıkıldım. İnsanın içerisinde empati duygusu merhamet duygusu var. Bunu biliyoruz. Derdim insanların içerisindeki o güzel duyguları yeşertmek, insani değerlerimizi hatırlatmak. Duruşumu da, sanat hayatımı da bunun üzerinde şekillendiriyorum.

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
Ünlüler
Henüz Yorum Yok

Cevap bırakın

Benzer Konular