Son haberler… Türkiye İşleri Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, düzenlediği basın toplantısında 2023 yılı asgari ücreti hakkında açıklamalarda bulundu. Kavlak, “İş hayatında elmanın yarısı çalışan, diğer yarısı işverendir. Asgari ücretli çalışan sayısı azaltılmalıdır. Ücretli çalışanların vergi kayıplarının önüne geçilmelidir. Ekonomideki mevcut durum. Hiçbir ekonomik gerekçe asgari ücretin yoksulluk koşullarını kapatamaz” dedi.

Yeni asgari ücretin belirlenmesi süreci başlatıldı. Çalışma ve Nüfusu Sosyal Koruma Bakanlığı’nda dün ilk toplantı yapıldı. Görüşme yaklaşık 2 saat sürdü.

Görüşmenin ardından ilk açıklama TÜRK-İŞ’ten geldi . TÜRK-İŞ Genel Sekreteri Pevrul Kavlak asgari ücretle ilgili basın toplantısı düzenledi.

İşte Kavlak’ın açıklamalarından satırbaşları:

“Birincisi yaşam koşullarını belirlemek. Toplumun büyük bir kısmı bu davanın sonucunu merakla bekliyor. Umarım alacağımız karar hayal kırıklığı yaratmaz.

Çalışmak barışı ve toplumsal barışı getirir. Bunu sağlamanın yolu ise birlikte belirlenecek yeni asgari ücretin makul bir miktar olması. Ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması elbette önemli ancak bu büyümenin kapsayıcı olması gerekiyor.

Bu rakamlar ortadayken, bazı sermaye gruplarının asgari ücret artışlarının rekabeti azaltacağını iddia etmesi, onların işçi değil köle peşinde olduğunu gösteriyor.

Dar ve sabit gelir gruplarının beklentisi, vergi düzeyinde ücretliler lehine fark yaratmaktır.

Maalesef Türkiye asgari ücret ülkesi haline geldi. Bu oran yüzde 50’nin üzerinde. Asgari ücreti yükseltmek kadar önemli bir konu da ülkemizde asgari ücretle çalışan insan sayısını azaltmaktır. Bunun için toplu sözleşme sistemi geliştirilmelidir.

Ekonominin durumu bahane edilemez. Hiçbir ekonomik gerekçe asgari ücretli için yoksulluk koşullarını kapatamaz.

Her yıl çalışanın maaşından kesilir. Ücretliler genel olarak sabit bir gelir elde edenler olarak tanımlanmaktadır. Ancak mevcut vergi yapısı ile azalan getiriler olarak tanımlanmalıdır.

Az kazanandan daha az, çok kazanandan daha fazla vergi alınmalı.

Ülkemizde sosyal adaletten ve refah toplumundan bahsedeceksek adil paylaşımdan bahsedeceğiz.

Çalışma Bakanlığı rakamları açıkladı. Sayın TÜRK-İş başkanı daha önce bir televizyon programında yer almıştı. Ona, “Açlık sınırına göre sözleşme imzalar mısın?” diye sordular. Kırmızı çizgimiz altına inmeyin dedi. Dün bu konuda bilgi verdi. Son 20 yılda asgari ücret 29,8 kat, neredeyse 30 kat arttı. Memurların ortalama maaşı 18 kat arttı. Memur emeklilerinin ortalama maaşı 13 kat arttı. Türkiye neden asgari ücretten bahsediyor? Yetmediği için konuşuluyor. Türkiye’de bunun çözümü örgütlenmek ve birliğe katılmaktır.

Toplam 16 bin lira maaş alan biri. Yılbaşında net 13 bin 544 lira alıyor. 12. ayda ise 12 bin 100 liraya düşüyor. 1400 lira zarar. 6. ayda minimum düzeltme yapıldığından kayıp çok daha azdır. Düzenleme olmasaydı net 1800 lira olacaktı. Vergiler işçiler için ağır bir yük. %50’den fazla vergi öder. Markete gidiyor, vergisini ödüyor, arabası varsa arabanın vergisini de ödüyor. Bu vergi yükü sürdürülebilir değil.

Sendikasız işyerlerinde asgari ücret yükselince işten atılmaktan korkanlar için çözüm örgütlenmek.

Örgütlenmezse hepimiz yoksullukla karşı karşıya kalırız. Üniversite mezunu avukatlar ve mühendisler asgari ücretin biraz üzerinde kazanıyor.

Herhangi bir sendika kuruluşuna asgari ücretle katıldığında, katıldığı gün yüzde 8 zam alıyor. Dört ikramiyesi vardır. Sosyal hakları var. İşe başladığı gün asgari ücretin yüzde 48’i ile işe başlıyor. Organizasyon budur.

TÜRK-İŞ 40 yıldır asgari ücreti ödüyor. Bu süre zarfında altı kez asgari ücrete imza attı. Müzakereler orada başladı ve orada bitecek diye bir şey yok. Rakamı açıklamadı, işveren rakamı açıklasın, bakanlık rakamı açıklasın, görelim. Topluluğun çoğunluğu için kabul edilebilir bir ücret varsa, elbette imzalamaktan mutluluk duyarız. Beğenmediğimiz bir şey varsa imzalamayız. Cumhurbaşkanı da bunu söyledi.

Asgari Ücret Komisyonu 40 yıldır toplanıyor. TÜRK-İŞ’in imzalamamaktan başka çaresi yok. Üçlü bir anlaşmaya varılmadığı sürece imzalamayacağız. Onu neden dışarı atmadığımızı da kamuoyuna açıklayacağız. Ekleyebileceğimiz başka bir şey yok. 15 kişilik komisyonda sadece üç kişiyiz.

“Kamuoyu yoklamalarına bakmayın, biz çalışanın içindeyiz, ne olduğunu biliyoruz.”