Sentaks (sözdizimi) Seviyesinde İsim ve Eylem Öbekleri Arasındaki İlişkiler

1 Giriş Sentaks seviyesindeki mevcut çalışmalar, cümle içerisinde yer alan iki kategorinin tüm dillerde büyük bir önem arz ettiğini göstermektedir. Bunlar isimler ve eylemlerdir. Sentaks düzeyinde bu kategoriler, kendilerini...

1 Giriş

Sentaks seviyesindeki mevcut çalışmalar, cümle içerisinde yer alan iki kategorinin tüm dillerde büyük bir önem arz ettiğini göstermektedir. Bunlar isimler ve eylemlerdir. Sentaks düzeyinde bu kategoriler, kendilerini niteleyecek başka sentatik yapıların eklenmesi ile cümlenin temel yapılarını oluştururlar. Dünya dilleri üzerinde yapılan karşılaştırmalı çalışmalar isim ve eylem öbeklerinin anlamları ifade ederken kendi aralarında bazı ilişki biçimleri içerisinde olduklarını ortaya koymaktadır. Örneğin İngilizce gibi bazı diller, sözcüklere verilecek temel görevlerin, büyük çapta öğelerin diziliş sırasına bağlı olduğunu göstermektedir. Bu tip diller, sözcük sıralamasını büyük çapta kısıtlayan bir grammatik yapıya sahiptirler. Aralarında Türkçe’nin de bulunduğu diğer bazı dillerde, cümle içerisindeki hangi sözün hangi görevde yeralacağına sözcük sırasına göre değil, durum işaretleri (case marking), ve uyum (agreement) kuralları gereğince karar verilir. Sözcük sırası, durum işaretleri ve uyum, hepsi ayrı ayrı dilleri belirleyen özellikler değil, fakat genel olarak dillerde birden fazlası aynı anda belirleyici olan unsurlardır.

2 Söz sırası, Durum İşaretleri ve Uyum Kurallarının Tanımlanması

Kimi dillerde, değişik özelliklerdeki söz kategorilerinin cümle içerisinde hangi sırayla yeralacağı oldukça keskin kurallara bağlanmıştır. Bu dillerde gramatik yapıyı bozmadan veya anlam değişikliklerine yolaçmadan, cümle içerisindeki sözcüklerin yerlerini değiştirmek imkansızdır. Örneğin, 1a)’da doğrusu verilen İngilizce cümlenin öğelerinin yerini değiştirdiğimiz zaman, 1b)’de anlam tam anlamıyla bozulmasa da gramatik olarak doğru kabul edilemeyecek bir cümle elde edilir. 1c)’deki cümlede ise, sözcüklerin yerlerinin değiştirilmesi anlamı farklı bir cümleye ulaşmamıza yolaçmıştır. Söz öbeklerinin yerlerini değiştirmekle, bu öbeklerin cümle içerisindeki görevlerini de değiştirmiş olduk.

1-a) The student read a book. Öğrenci bir kitap okuyor.

1-b) *Read a book the student. Oku bir kitap öğrenci.

1-c) A book read the student. Bir kitap öğrenciyi okuyor.

İngilizce’de mümkün olan bu durum, Türkçe’de geçerli değildir:

2-a) Öğrenci bir kitap okuyor.

2-b) Okuyor bir kitap öğrenci.

2-c) Bir kitabı öğrenci okuyor.

2’deki a,b ve c örneklerinde, 1. örnekteki sözcük sırasını koruduk. Her üç cümle de Türkçe dil kuralları açısından bir sorun yaratmamaktadır. Her nekadar 2b) çok fazla tercih edilen bir cümle olmamakla beraber, orada da bir anlam bozukluğu yeralmıyor. Ana dili Türkçe olan hemen hemen herkes kimi zaman bu tarz ‘devrik’ cümleler kurar ve bu insanların anlaşmasına engel oluşturmaz. 2c)’deki cümle, 1c)’nin tersine, söz öbeklerinin görevlerinde bir değişiklik yaratmamıştır. Cümleyi oluşturan unsurların yerlerinin değiştirilmesi, cümlenin anlamında herhangi bir farklılık meydana getirmemiştir.

İnglizce’deki söz sırasına dayalı tanımlamalara karşın, Türkçe’de belirli sözcükler özel işaretlerle tanımlanırlar. Örneğin 2c)’de kitap -i eki ile nesne (obje) olarak tanımlanmıştır. Bu şekilde i halinde olan sözcükler cümle içerisinde özne olamayacakları için, sözcüğün cümle içerisindeki görevini bulmak ve hangi varlığın hangi varlığı okuduğuna karar vermek mümkün olmaktadır. Türkçe’de sözcüklerin dilbilimsel görevlerine karar veririken, sözcük sırasından çok, durum işaretleri (case marking) ve uyumluluk kurallarından (agreement ya da cross-referencing) yararlanılır. Durum işaretleri, yukarıda da gördüğümüz gibi, örneğin cümle içerisinde yeralan -i halindeki isim öbeğinin kolayca nesne olarak tanımlanabilmesine olanak sağlıyor. Buna karşın özen genel olarak yalın halde (nominative) bulunur. Ancak Türkçe’de nesnenin yalın halde bulunduğu durumlar vardır. Bunlar belirtisiz nesne olarak tanımlanıyorlar (Gencan, sayfa: 97). Bu durumda hangi sözcüğün özne hangisinin nesne olduğunu bulmak güçleşmektedir. 3a) ve 3b)’deki iki cümleye baktığımız zaman cümlede yeralan iki ismin hangisine özne ve hangisine nesne tanımı koyacağımıza ancak söz sırasından yola çıkarak karar verebileceğimiz anlaşılmaktadır. Bu yüzden de 3b) sentaks açısından doğru olarak kabul edilebilecek bir cümle olmasına karşın, anlam yönünden olağan bir cümle olmadığı görülmektedir.

3-a) Öğrenci kitap okuyor.

3-b) Kitap öğrenci okuyor.

3 nolu örnekten de görüleceği üzere, dilbiliminde sözcük kategorilerinin dilbilimsel görevlerine karar verilirken, yukarıda anılan söz sırası, durum işaretleri ve uyum kuralları kendi başlarına yeterli olmamaktadır. Hemen hemen tüm diller bu sözdizimsel yasalardan birine ya da birden fazlasına aynı anda yer verirler.

İsim-eylem öbeği ilişkisi açısından, dilbilimsel görevleri saptamaya yarayan bir diğer yasa da uyumluluk (agreement) kurallarıdır. Dünya dilleri üzerinde yapılan araştırmalarda, dünya dillerinin çeşitli dilbilimsel kategorilerinin kendi aralarında uyumluluk kuralları geliştirdiklerini ortaya koymaktadır (Tallerman, sayfa: 158). Örneğin Türkçe’de aşağıdaki uyumluluk kuralları geçerlidir:

a) Tekillik-çoğulluk bakımındna uyumluluk,

b) Kişiler bakımından uyumluluk.

Bu kurallara göre, özne eylem ile tekil ya da çoğul olma durumuna göre uyumlu olmalıdır. Bir tekil özne tekil yüklem ve çoğul özne de çoğul yüklem alabilir. Ayrıca özne ve yüklem kişiler bakımından da uyuşmalıdırlar. Birinci kişi öznesi alan bir cümlede eylem de birinci kişi olmalıdır. Burada dikkat edilecek bir konu, Türkçe’de nesnelerin bir uyumluluk zorunluluğunun olmamasıdır. Yani nesne ne tekillik-çoğulluk ne de kişi bakımından diğer öğelerle uyuşmak zorunda değildir. Türkçe’de böylece uyumluluk kuralları, durum işaretleri ve söz sırası kuralları ile birlikte sözcüklerin cümle içerisindeki görevlerini belirlemeye yardımcı olurlar.

Şimdi bu üç yasayı geniş anlamda ve dünya dilleri genelinde incelemeye çalışalım.

3 Söz Sırası

Tüm dünya dilleri incelendiği zaman, bunların özne, nesne ve yüklemin sırasına göre tüm kombinasyonları kullandıkları görülür. Yani, dünya dilleri sözkonusu olduğunda özne nesne ve yüklem her türlü sırada olabilir. Dünya dilleri, söz sırası açısından bir sınırlamaya gitmemişler, bu konuda büyük özgürlük tanımışlardır. Ancak yapılan istatistiki çalışmalar, bu yönden de, dünya üzerindeki dillerin belirli yapıları tercih ettiklerini ortaya çıkarmaktadır. Buna göre özne-yüklem-nesne veya özne-nesne-yüklem sıralaması %80 ile %90 arasında tercih edilmektedir. Yani yeryüzündeki dillerin dörtte üçünden fazlası öznenin ilk sırada olmasını benimsemektedir. Buna karşın yüklem-özne-nesne sırasına %9 ile %12 arasında bir sıklıkta rastlanmaktadır. Bu tercihi yapan dillerin içerisinde Kelt dili, Semitik diller (İbranice, Klasik Arapça) ve Polinezya dilleri girmektedir. Bunun dışında eylem-nesne-özne sırasını tercih eden dillerin oranı yaklaşık %3’tür. Buna karşın nesne-özne-yüklem ve nesne-yüklem-özne sırasına çok az rastlanılmaktadır. Bu sıralamayı benimseyen dillere ancak son zamanlarda bazı Amazon dillerinden rastlanmıştır. (Bütün bu istatistiki bilgiler Tallerman, sayfa:149-150’den alınmıştır).

Yukarıda anılan istatistiki bilgiler, bazı söz kurluş biçimlerinin tercih edildiklerini ortaya koymaktadır. Ancak bu bilgilerin dikkatli bir şeklide değerlendirilmesinde fayda vardır. Çünkü İngilizce gibi söz sırasını büyük bir titizlikle koruyan dillerden, Türkçe gibi söz sırasını vurgu ve çeşitli amaçlarla kullanan ve bu konuda çok az sınırlama getiren dillere kadar birçok dil, yukarıda anılan sıralamalardan bir veya birden fazlasını kullanabilmektedir. Bu yüzden bu istatistiksel bilgiler sadece genel eğilimi ifade etmektedir, katı ve zorlayıcı yasaları değil.

Bazı dillerde (Fiji, Tongo ve Samoa Dilleri), durum işaretleri ile nitelendirilmemesine karşın iki sıralama: eylem-özne-nesne ve eylem-nesne-özne tipi birlikte ve benzer sıklıkta kullanılabilmektedir. Bazı diller ise ana cümlecik ile yan cümleciklerde farklı söz sıraları kullanılmaktadır. Bunlara örnek olarak içlerinde Almanca ve Hollandaca olmak üzere Alman (Germanik) dilleri verilebilir. Bu diller ana cümleciklerde özne – yüklem – nesne sırası tercih edilirken, yan cümleciklerde özne – nesne – eylem sırası kullanılmaktadır.

Genel olarak c]mle içerisindeki dilbilimsel görevleri sözcük sırasına göre belirleyen dillerde, sözcüklerin katı kurallarla belirlenmiş sıralara göre dizildikleri görünmektedir. Bu katı kurallar konuşmacı ya da okura hangi sözcüğün ne amaçla kullanıldığı konusunda yardımcı olacak bilgiler verilmesinde kullanılmaktadır. Buna karşın söz dizimini daha az katı kurallarla belileyen dillerde, çoğunlukla bir ya da iki tane söz dizimi sırasının tercih edildiğini, buna karşın sözcüklerin durum işaretleri ve/veya uyum kuralları ile cümle içerisindeki görevlerinin belirlendiği görülmektedir.

4 Durum İşaretleri (Case Marking) Sistemi

İsim-özne-yüklem ilişkisi açısından düşünüldüğü zaman, değişik diller bu farklı sözbilimsel kategorilerin kolayca tanımlanabilmesi için, durum işaretleri ile işaretleme yöntemini geliştirmişlerdir. Burada özellikle belirleyici olan özne ve nesnenin birbirinden ayrılması problemidir. Çünkü he iki sözcük de ad takımından sözcük ve söz gruplarıyla oluşturulmaktadır. Bir özneyi, hemen hemen her dilde kolayca nesne haline getirmek mümkündür. Kimi dillerde bu işlem için sözcüğün cümle içerisindeki yerini değiştirmek yeterli iken, kimi dillerde bu kategorilerin birbirinden ayrılması için özel işaretler kullanılmaktadır.

Dünya dilleri geçişli (transitive) ve geçişsiz (intransitive) sistemler arasında belirli farklılıklar geliştirmektedirler. Dünya üzerinde yaygın olan kullanılış biçimiyle, yalın haldeki isim ya da isim öbeği, geçişli ve geçişsiz cümlelerde genellikle özne görevinde bulunmaktadır. Buna karşin i-halini alan isim, ya da isim öbeği nesne konumundadır. Bu duruma aykırı bir nokta, daha önce bahsettiğimiz Türkçe’de yeralan belirtisiz nesne uygulamasıdır. Belirtisiz nesne tıpkı özne gibi yalın halde bulunmaktadır. Burada özneyi nesneden ayırmak için söz sırası ve uyum kurallarına bakmaktan başka çare yoktur.

Tablo 1: Dünya dillerinde yaygın olarak kullanılan hal işaretleri Yalın Hal İ-Hali Özne (Geçişli) Özne(Geçişsiz) Nesne

Durum işaretleri değişik dillerde değişik biçimlerde tanımlanır. Örneğin Türkçe, Latince gibi dillerde, isim öbeklerine hal işareti, sözbiçimsel (morfolojik) değişikliklerle eklenir. Örneğin 4a)da Latince’den alınan örnekte, ‘çocuk’ i-haline dönüşürken -um ekini alıyor. Buna benzer bir oluşum Türkçe’de vardır. ‘Mendiller’ i-haline çevrilirken sona bir i-eki alır.

4-a) Puer-um puella audi-t. çocuk/i-hali kız/yalın duymak/3. Tekil kişi

Kız (oğlan) çocuğu duyuyor. (Tallerman, sayfa 154) 4-b) Yoksul çocuk bütün mendiller-i sattı.

Bazı dillerde ise, i-hali, morfolojik seviyede yapılan eklemelerle değil, isimleri belirten sözcüklerde yapılan değişikliklerle gerçekleşir.

5-a) Der gross-e Hund knurrte. Artikel/yalın-eril büyük/yalın çekimli köpek/yalın hırıldamak/geçmiş zaman Büyük köpek hırladı. (Tallerman, sayfa 154)

5-b) Der gross-e Hund biss den klein-en Mann Artikel/yalın-eril büyük/yalın çekimli köpek/yalın ısırmak/3.kişi-tekil-geçmiş zaman artikel/eril-i-hali küçük/i-hali çekimli adam. Büyük köpek küçük adamı ısırdı.

5a) ve 5b)’de görüleceği üzere, Almanca’da işlem çok daha karmaşıktır. Bir isimin i-haline çevrilmesi için, artikelinin değişmesi, ismi niteleyn sıfatın uygun takıyı alması gerekmektedir. Böylece ‘den klainen Mann’ ın i-halinde, buna karşın ‘der grosse Hund’ un yalın halde bir isim öbeği oluşturduğunu anlarız.

5 Uyum (Agreement) Kuralları

Uyum kuralları birçok dünya dili için, cümle içerisinde yeralan dilbilimsel unsurların bağlı oldukları, sentaks açısından önemli kurallardır. Bazı dillerde uyum kurallarının olmadığı belirtilmektedir. Örneğin İsveççe, Japonca, Çince; Maori ve Malaga dillerinde uyum kuralları yüklem uyumu kuralı yoktur (Tallerman, sayfa:158). Buna karşın Hint-Avrupa dil ailesindeki genel eğilim, yüklemin özne ile uyuşmasıdır. Eylem-Özne uyumuna Ural-Altay dillerinde ve bu arada Türkçe’de, ayrıca Tamilce gibi dillerde de rastlanır.

Özne-eylem uyuşmasının yanısıra, başka dillerde diğer sözbilimsel öğelerin de uyum kuralları geliştirdikleri görülmektedir. Örneğin Kambera dilinde eylem hem özne ve hem de nesne ile uyumlu olmak zorundadır. Bunun yanında başka dillerde, örneğin Bantu dilinde hangi öğelerin uyum içerisinde olması gerektiği, söz öbeklerinin diziliş sırasına bağlıdır.

6 Sonuç

Dilbilimsel çalışmaların sentaks seviyesinde en çok yoğunlaştığı alanlardan birisidir isim öbeklerinin eylem öbekleri ile geliştirdikleri ilişkiler. Bu yazıda isimler ve eylemlerin dünya dillerinde geliştirdikleri ilişki biçimlerini incelemeye çalıştık. Özellikle cümle içerisindeki hangi öğenin eylemi yapan ve hangi öğenin de eylemden etkilendiğini belirlemeye yarayan kurallar üzerinde durduk. Buna göre bazı diller, sözdizimine bazı sınırlar getirerek, söz öbeklerinin cümle içerisindeki görevlerini belirleme yoluna gitmektedir. Diğer bazı diller ise, sözvüklerin diziliş sırası için göreceli olarak daha büyük özgürlükler tanırken, sözcüklerin görevlerini belirlemek için bazı işaretler geliştirmektedir. Bu işaretler kimi dillerde biçimbilgisi (morfoloji) seviyesindeki işlemlerle gerçekleştirilirken, kimi dillerde bunun için özel snetatik işlemler tanımlanmıştır. Eylem ile isim öbekleri arasındaki bir diğer ilişki biçimi de uyum kurallarıdır. Birçok dil, eylem öbekleri ile isim öbeklerinin kendi aralarında kişi, tekillik-çoğulluk yönelerinden uyumlu olmalarını gerekli kılmaktadır.

7 Kaynakça
Gencan, Tahir Nejat: Dilbilgisi: TDK Yayınları: Ankara, 1979.
Erguvanlı, Eser Emine; The Function of Word Order in Turkish Grammar; University of California Doktora Tezi; Los Angeles, 1979.
Tallerman, Maggie: Understandin Syntax: Arnold: London, 1998.

 

Yusuf ALTUNEL

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
Kültür&Sanat
Henüz Yorum Yok

Cevap bırakın

Benzer Konular

  • Michel Welbeck ve Umutsuzluğun Günahı – Julian Barnes

    1998 yılında Paris’te düzenlenen Prix Novembre’nin jüri üyelerinden biriydim; adından da anlaşılacağı üzere edebiyat sezonunun sonunda verilen bir ödüldü. Goncourt jürisi Welbeck’in romanını yanlış anladıktan ve diğer jüriler hatalarını...
  • Patricia Esteban Erles; Oyun

    Patricia Esteban Erles, çağdaş bir İspanyol yazar ve gazetecidir. Kısa öykü yazarı olarak tanınır. Eserleri, Zaragoza Üniversitesi’nin “Kısa Öykü Ödülü”, “XXII Santa Isabel de Aragon Araştırma Ödülü” ve “Dos...
  • Kutzeye’nin Edebiyat Dünyası L. Doktorova

    John Maxwell Kutzeye (d. 1940), 2003 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibidir. Nobel Ödülü’nü dördüncü kez bir Afrikalı, ikinci kez de bir Güney Afrika temsilcisi kazandı. 1991 yılında bu prestijli edebiyat...
  • Fütürist Ne Demek?

    Fütürist, geleceği tahmin etmeye ve analiz etmeye odaklanan bir uzmandır. Fütürizm, geleceğin nasıl şekilleneceğini anlamaya çalışan bir disiplindir ve fütüristler, trendleri inceleyerek, teknolojik gelişmeleri analiz ederek ve toplumsal değişimleri...