Dünyada ilk kez Northwestern Üniversitesi Kanser Araştırma Merkezi araştırma grubu, ISL2 geninin pankreas kanseri tümörlerini önlediğini keşfetti.
En sık görülen pankreas kanseri tümörlerini önleyen yeni bir gen ve tedavi yöntemi bulundu.
Developmental Cell dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, Northwestern Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırmacıları pankreas kanserini baskılayan yeni bir gen keşfettiler.
Independent Türkçe’den Esra Öz’ün haberine göre, sindirim sisteminde yediğimiz besinleri sindirmek için gerekli olan sindirim enzimlerini üreten pankreas, vücuttaki şeker seviyesini de düzenliyor.
Çoğu pankreas kanseri, bu sindirim enzimlerini üretmekten sorumlu hücrelerdeki genetik kusurlardan kaynaklanır.
Her hücrenin ihtiyaç duyduğu besinleri alma yolu farklı olabilir. Pankreatik duktal adenokarsinom (PDA) tümörleri yoğun doku içerir.
Bu nedenle, tümör içindeki kanser hücreleri, hayatta kalmak için metabolik fonksiyonlarını sürekli olarak yeniden programlar.
Hastaların yüzde 80’inden fazlasına, kanser geç bir aşamada olduğunda ve tümör artık cerrahi olarak çıkarılmaya uygun olmadığında teşhis konur.
Adli ve ekibi dünyada ilk kez ISL2 geninin pankreas kanseri tümörlerini önlediğini gösterdi.
Northwestern Üniversitesi Kanser Araştırma Merkezi’nden Doç. Dr. Mazhar Adlı, “Binlerce gen üzerinde yaptığımız araştırma sonucunda ISL2 adlı genin pankreas tümörlerini önlediğini ve çıkarılması sonucunda pankreas kanseri tümörlerinin daha agresif hale geldiğini dünyada ilk kez gösterdik. “
Doç. Dr. Adlı, “İnsan vücudunda 20 bin gen var. Bu kanser hücrelerinin ihtiyaç duyduğu koşulları ve ihtiyaç duydukları genleri ortaya çıkarmak için CRISPR adı verilen bir genetik veri düzenleme tekniği kullandık ve binlerce geni birer birer sildik. kanser dokusunda.CRISPR-Cas9 gen taraması olarak adlandırılıyor.Bu araştırma ile “Bu hücreleri çıkardığımızda hangi gen var?” sorusunu cevaplamak istedik.Araştırmamızda ISL2’nin çalışma mekanizmasını çözdük. geni pankreas kanseri tümörlerini inhibe ediyor ve bu genin yokluğunun tümörü nasıl daha agresif hale getirdiğini.”
Pankreas kanserinde tümörü yağa bağımlı hale getirerek öldürürler.
Adli, “Artık pankreas kanserinin erken evrelerini neyin tetiklediği konusunda çok iyi bir anlayışa sahibiz.” Dedi.
Bir kanser hücresi, ihtiyaç duyduğu besinleri iki şekilde sağlar. Normalde çoğu kanser hücresi şekerle beslenir. Ancak tümör büyüdükçe tümörün merkezindeki hücreler yeteri kadar kana ulaşamaz, dolayısıyla oradaki hücreler şeker ihtiyacını karşılayamaz. Bu nedenle çevrelerindeki diğer besinlere, özellikle yağa bağımlıdırlar. Tümörün merkezindeki bu kanser hücrelerinin, orada üretilen ve ISL-2 genini kapatan proteini üretmediğini bulduk. Sonuç olarak, şeker yerine çevredeki yağa bağımlıdırlar.
Doç. Dr. Adlı, yağ hücre içine alındıktan sonra hücre içine yağ alma yollarının bloke edilebileceğini veya yağ metabolizmasının bloke edilebileceğini ve kanser hücresinin ölebilir.
Doç. Dr. Mazhar Adlı, “Tabi bu da bize yeni bir tedavi seçeneği sunuyor. Çünkü petrol bağımlılığını önleyen ilaçlarımız var” diye sözlerini tamamladı.