“Yılbaşı ziyafeti” denince, aklımıza ilk o geliyor.
Peki Avrupa’dan ABD’ye ithal, Şükran Günü’nün klasik yemeği, ne zaman yılbaşı sofralarını süslemeye başladı? İngilizler Türkiye’ye, Türkler Hintlilere neden “Hindi” diyor? Yeni yıl akşamı için ağzınıza layık bir hindi nasıl pişirilir?
ABD’de yaşadığım yıllarda en çabuk benimsediğim kutlamalardan biri ‘Thanksgiving’ yani dilimize girmiş haliyle Şükran Günü’ydü. İtiraf etmeliyim, beni ilk başta cezbeden tarafı bu günde nefis yemekler yenmesiydi. Ancak sonraları; aile bireylerinin en uzak yerlerden bile o özel toplantı için bir evde bir araya gelmesi, bu günü yalnız geçirmek durumunda kalabilecek arkadaşların veya komşuların mutlaka davet edilmesi, uzun bir yemekten önce masadaki nimetler için şükredilmesi bana çok anlamlı gelmeye başladı. Bu yüzden, ilk birkaç seneden sonra Şükran Günü’nü biz de dostlarımızla bir araya gelerek içten bir şekilde kutlamaya başladık.
Şükran Günü’nün kökleri dini temellere dayanıyor. 16’ncı yüzyılın ortalarında, İngiltere’de Protestanlar tarafından, Katoliklerin dini bayramlarına alternatif olarak başlatılıyor. Ama bugünkü halinin temelleri, yeni dünyaya göç eden Avrupalılardan kaynaklanıyor. Rivayete göre, bugünkü Kanada’ya yerleşen göçmenler bereketli bir hasat sonrası büyük bir kutlama düzenliyor. Ve yine rivayete göre, yiyeceklerini Kızılderililerle paylaşıyorlar. ABD’de ise İngiltere ve İrlanda’dan gelip Boston çevresine yerleşen göçmenler geleneklerini burada sürdürüyor. 26 Kasım 1789’da ABD Başkanı George Washington’ın bugünü, halkın Tanrı’nın nimetlerine şükretme günü ilan etmesiyle ulusal bayram oluyor. Şükran Günü, ABD’de her yıl kasım ayının dördüncü perşembesi ve Kanada’da ise ekim ayının ikinci pazartesi günü kutlanıyor. Artık hangi dinden veya kökten olursa olsun her Kuzey Amerikalı bu günü sahip olduklarına şükretmek için kutluyor.
‘Hindi’ adı nereden geliyor?
Şükran Günü’nde ana yemek olarak fırında hindi yeniyor. Çünkü hindi aslında Kuzey Amerika kıtasına özgü bir kuş türü. Amerika’da bizim bildiğimiz türü dışında yaban hindisi de doğal ortamda yaşıyor. Hindi Avrupa’ya 16’ncı yüzyılda İspanyol kâşifler tarafından getiriliyor. İşte burada, hindinin İngilizce’de bizim pek hazzetmediğimiz Türkiye için de kullanılan ‘turkey’ adını almasının hikâyesi başlıyor. Hindi, İngiltere’ye doğrudan değil, o zamanlar Osmanlı hâkimiyetinde olan Akdeniz’deki tüccarlar tarafından ulaştırılıyor. Bu tüccarlara da Türk ya da Türkiyeli anlamına gelen “Turkey merchants” deniliyor. Bu kuşları satın alan İngilizler, Osmanlı hâkimiyeti altındaki bölgeden geldiğini düşünerek hindiye, Türk kuşları anlamına gelen ‘turkey birds’ adını veriyorlar.
Zamanla bu ‘turkey’e dönüşüyor. Yani hindi, İngilizce’deki adını Türkiye’den alıyor. Peki biz bu kuşa neden Hintli anlamına gelen hindi diyoruz? Bu hikâyede yine yanlış adlandırmadan kaynaklanıyor. Tarihçilere göre, bu isim aslında İbranice’den geliyor. Yahudiler hindiye, ‘Hindistan tavuğu’ anlamına gelen ‘tarnagol hodu’ diyorlar. Çünkü o zamanlar kâşiflerin yeni bir kıta değil de, Uzak Doğu’ya yeni yol buldukları yanılgısı yaygın. Dolayısıyla her egzotik bitki veya hayvan Uzak Doğu’ya atfediliyor. O yüzden de hindi, o coğrafyada ‘Hindistan tavuğu’ adını alıyor. Dilimize de zamanla ‘hindi’ olarak yerleşiyor. Yani İngilizlerin kendi dillerinde yanlış kullanımla ‘turkey’ adını verdikleri bu kuşun adını biz de benzer bir yanlışlıkla hindi yapıyoruz.
Klasik yılbaşı yemeği
Amerika ve Kanada’da Şükran Günü’nde hindi yenmesini anlamak çok güç değil. Zaten bu kıtaya özgü bu kuş, iri gövdesiyle kalabalık sofraları doyuracak nitelikte. Ama hindinin Noel’de yenmesi, İngiliz geleneği. Hindi 16’ncı yüzyılda İngiltere’ye ulaştığında, önceleri az bulunduğundan çok yüksek fiyatlara satılıyor. Bu yüzden de soylu ve zenginler arasında Noel yemeklerinde yenmesi moda halini alıyor. Zaman içinde hindi çiftlikleri arttıkça, fiyatlar düşüyor ve bu sefer ekonomik olduğundan halk tarafından tercih edilmeye başlanıyor.
Yılbaşı akşamlarında hindi yemek de bizim kültürümüze Batı’daki geleneklerden esinlenerek giriyor. Hindi eti lezzet olarak diğer etlerle karşılaştırdığınızda belki ilk sırayı almayabilir. Ama doğru pişirirseniz, ihtişamlı görüntüsü, bol ve bereketli etiyle, kutlama sofralarında baş köşeyi fazlasıyla hak ediyor.
Hindi yemeği
Pişirilmesi aslında kolay ama biraz zaman isteyen bir iş. Maharet, iyi pişirirken kurumasını önlemek. İşte benim tarifim:
* Fırınınızı hindiyi yerleştirmeden 10 dakika önce 160-180 derecede ısıtmaya başlayın.
* Hindinizin içini ve dışını iyice temizleyin.
* Kâğıt bir havluyla kuruladıktan sonra her tarafına istediğiniz kadar tuz ve karabiber serpin.
* Bir kalıp tereyağıyla hindinin içini ve dışını sıvayın.
* İçini dilimlenmiş havuç, soğan ve baharatlı otlarla doldurun.
* Tepsiye göğüs kısmı yukarda kalacak şekilde yerleştirin.
* Göğüs kısmını alüminyum folyo ile kapatıp pişmeye bırakın.
* Her yarım saatte bir eriyen yağları ve hindinin suyunu kepçe ya da yemek pompası yardımıyla hindinin üzerine dökün.
* Pişme süresi dört kilogram hindi için yaklaşık iki buçuk saattir. Bunun üzerindeki her yarım kilo için 15 dakika pişme süresi ekleyin. Sürenin dolmasından 15 dakika önce alüminyum folyoyu çıkarın ve fırın ısısını 250 dereceye çıkarın. Böylece göğüsün kızarmasını sağlayın.