Mutluluk Yelkeni

Mutluluk ellerimizin, avuçlarımızın içinde… Mutluluk çocuklarımızın o minicik kalplerinde… Yeter ki onlara zaman ayırabilelim. Onların ilgilendiği şeylerle ilgilenip, ömür boyu unutamayacakları güzel anlar, anılar yaşatalım çocuklarımıza. Mutluluk paket olur,...

Mutluluk ellerimizin, avuçlarımızın içinde… Mutluluk çocuklarımızın o minicik kalplerinde… Yeter ki onlara zaman ayırabilelim. Onların ilgilendiği şeylerle ilgilenip, ömür boyu unutamayacakları güzel anlar, anılar yaşatalım çocuklarımıza.

Mutluluk paket olur, tekne olur, yelken olur bir sabah ezanı sizi uyandırır. Midemizde kelebekler uçuşuyor bu sabah. Her gece Mira Prensesi için defalarca bölünen uykumuz, günün ilk ışıkları pencereden henüz girmeden, sabah ezanı odaya yayılmadan Batuhan’ımıza da ev sahipliği yapıyor.

Batu “Anne, uyuyamıyorum, kalkın artık. Bugün teknem geliyor.” Evet, bu sabah o sabah. Kahraman denizcim, yelkencim 4 mevsim suyun üzerinde. Kendi teknesine sahip olmayı hak etmişti artık. Bir hattadır teknesinin dümeninin uzatması ile uyuyor. Bayramlık ayakkabılar baş ucunda bekler gibi, optiparts var odasının her köşesinde. Henüz sabahın altısı bile olmadı ama biz ailecek hazırız. Yeşilli kırmızılı çamçaklar, gırcala ipleri, süngerler elimizde. Kahvaltıyı düşünen yok. Açlığımızı hatırlayanda. Tek derdimiz zaman geçsin, teknemiz gelsin.

Marmara Yelken Kulübün çekek yerinde başlıyoruz beklemeye. Hava lodos. Çok güzel bir rüzgar var.

Sonbahar yaprakları, denizi kaplamak için bırbirleriyle yarışıyor. Etrafımız bizden korkmayan telaşsız martılarla dolu. Sabahın ev sahibi onlar. Derken Alican’ın pikabı görülüyor yaya yolunda. Baba oğul bize bir paket mutluluk getirmişler, incitmeden bize emanet ediyorlar. Heyecanla işe koyuluyoruz. Öğreniyorum bende yavaş yavaş yelkenciliği. En azından yelken terimlerini öğrenme gayretlisiyim. Ufuk (Ufuk Gürün) ve Adi (Adriana Karamanlieva) görünüyor sonra. Onlar çocuklarımızın antrenörleri. Biz de çocuklarımız gibi onlardan çok şey öğreniyoruz. Bu genç denizciler, sularda onlara emanetler. Onlar küçük kaptanlarımızı devleştiren kişiler. Denizin etrafında farklı görevlerle toplanan bir avuç biz, aynı mutluluğun altındayız. Başka denizci dostlar ve kulüp yönetiminden ağabeyler katılıyor bize. Biraz simit ve çayla çok keyifli bir kahvaltı yapıyoruz. Pikabına o kadar çok mutluluk sığdırmış kı o sabah bütün kulube yetiyor gibi. Sağımızda balık adamlar güzel bir su altı çekimine hazırlanıyor. Solumuzda kürekçilerin antrenmanı var. Kulüpte yelkenciler bal arılar ı gibi görünüyor. Teknesinin suyunu boşaltanlar, hava balonlarını şişirenler… Minicik yanakları nasıl da kocaman oluveriyor.

Balon balıkları gibi… Genç yelkenciler, teknelerinin direklerini dikiyorlar. Tatlı kızlar telaşla saçlarını topluyor. Rüzgar en çok da saçları savuruyor istenmeyen yerlere. Minik kalpler yarış heyecanıyla atıyor. Küçük eller dayanışma içindeler. Birbirinden güç alarak teknelerini taşıyıp denize atabiliyorlar. Tekneler ağır.

Yelken heyecanı mı hafifletiyor tekneleri, yoksa bir denizci meleğimi var çocuklara yardıma gelen? Dört mevsim denize çıkma gücünü çocuklarımıza veren melekler; bazen Alican, bazen Ufuk, bazen Adriana kılığında aramızda mı dolaşıyorlar yoksa?

Siz ya da çocuklarınız hiç denizde yolken açtınız mı? Denizi seviyor musunuz? Daha çok denize dair parçalar sokmalıyız hayatımıza. Sabahın erken saati çakıl taşı toplamak en önemli işimiz olmalı. Denizi solumalı, yaşamalı çocuklarımız. Büyükleri dinlemeli.

Ben değil Orhan Abi (Orhan Veli Kanık) söylüyor. Ne duruyorsun be, at kendini denize: Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol; Git gidebildiğin yere…

Burcu Mutlugil

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
Anne-Çocuk

Benzer Konular