Kadınlarda depresyon sıklığı erkeklerden iki kat daha fazla

Yaklaşık her 100 kadından 15’i depresyona giriyor. Bir başka istatistiğe göre ise kadınların yüzde 95’i hayatları boyunca en az bir kez depresyon geçiriyor. Psikiyatri uzmanı Dr. Muzaffer Uyar, dünyanın...

Yaklaşık her 100 kadından 15’i depresyona giriyor. Bir başka istatistiğe göre ise kadınların yüzde 95’i hayatları boyunca en az bir kez depresyon geçiriyor.

Psikiyatri uzmanı Dr. Muzaffer Uyar, dünyanın hemen her yerinde kadınlardaki depresyon sıklığına ilişkin istatistiklerin aynı olduğunu söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü tespitlerine göre, depresyon işgücü, fonksiyon kaybı ve verdiği ızdırap açısından en önemli hastalıklar sırasında üçüncü sırada.

Kadınlarda erkeklere göre sık görülen anksiyete (kaygı) bozuklukları, panik atak, fobiler gibi psikiyatrik hastalıklar da var.

DİŞİ DOĞASINI TOPLUM BASTIRIYOR

Kadınlarda depresyonun neden daha sık görüldüğü net olarak bilinmese de bazı ihtimaller üzerinde duruluyor. Hormon yapılarının döngüsel olması başlıca sorumlulardan biri. Bazı psikososyal teorilerle de açıklanıyor. Dr. Uyar, bu durumu şöyle açıklıyor:

“Bu kadın kimliğiyle ilgili. Her kadın doğal olarak dişi doğar. Ancak içinde bulunduğu toplum doğal dişiliğini kabul etmez ve içinde bulunduğu toplum içinde dişiliğini nasıl yaşayacağını tanımlar. Kadınlarda-depresyon-sıklığıKız çocuklarına 4-5 yaşlarında erkeklerle aynı özgürlüklere sahip olmayacakları, davranışlarına daha çok dikkat etmeleri gerektiği vs. empoze edilir.

Bu yönlendirme ve baskılar ‘toplumda kabul gören bir kadın kimliği’ni yükler. Yüklenen kadın kimliği toplumlarda değişen boyutlarda, onların doğal dişi yaratılışları uyumlu ya da uyumsuz olabilir.

Ne kadar uyumsuzsa o toplumdaki kadın da o kadar çok psikolojik ve sosyal sorunlara açıktır. Çok baskılı durumlarda kadın olmaktan utanma dahi ortaya çıkabilir. PMS’de (adet öncesi gerginlik sendorumu) dahi bu tür baskılanmalann etkisinden söz ediliyor. Kadının kendi adet görmesinden bilinçaltı rahatsız olmasının sendromun ortaya çıkışında etkisi olabileceği düşünülüyor. Yine kadın kimliğinin bir başka baskı unsuru olan ‘güzel ve ince olma zorunluluğu hissetmek’ anoreksi ya da bulumia gibi yeme bozukluklarının kadınlarda çok fazla görülmesinde etkili oluyor.”

Sadece PMS sendromuna değil, menopoza da depresyon sıklıkla eşlik ediyor. Menopoz
depresyonlarının iki psikolojik nedeni olabiliyor. İlki adetten kesilmenin kadın kimliğinde eksilmeye neden olduğunun var sayılması. İkincisi ise o sıralarda içinde bulunulan yaş dönemi.

Dr. Uyar, “Çocukların büyümesi ve anneye ihtiyaç duymamasını birçok kadın sosyal rol kaybı olarak yorumluyor. Kadınlara azalan annelik yerine yeni sosyal roller bulmaları, bu yeni dönemin getirdiği avantajları ve özgürlükleri öne çıkarmalarım öneriyoruz” diyor.

ÇALIŞMANIN HEM POZİTİF HEM DE NEGATİF ROLÜ VAR

Kadınların aktif çalışma hayatına girmesi bir yönüyle güven ve kuvvet veriyor. Öte yandan kadınlar için iş koşulları zorlayıcı olabiliyor. Mobbing ve yeterince saygı görmemek, genelde daha düşük ücret almaları, iş koşullarının annelik zorunluluklarını desteklememesi vb. nedenlerle birçok psikolojik sıkıntı yaşıyorlar. Dr.

Uyar, “Bu sıkıntıların kadınlarda yarattığı psikolojik sorunların başında sıkışmışlık, tıkanmışlık duygusunun neden olduğu stres bozuklukları yer alıyor. Gerginlik, zaman zaman öfke ve ağlama krizine girip çıkan, inişli-çıkışlı ruh halleri, kilo sorunları, eklem ağrıları stresin göstergelerinden. Stres bozuklukları kolaylıkla depresyona dönüşebiliyor” diyor.

SÜPER OLMANIZ ŞART DEĞİL

Günümüz kadınlarının sorunlarından biri de “süper kadın sendromu”.

Kadın kimliği birçok zorunluluk yüklüyor. Örneğin mutfakta iyi, aynı zamanda fit ve seksi bir kadın, ayrıca çok mükemmel bir anne, mükemmel bir evlat, üstüne çok iyi bir çalışan olma…

Dr. Uyar, “Kadınlar, toplumun ve çevrenin kendilerinden bu beklentileri azaltmalarını talep edebilir. Ancak bazı kadınlar bunları tümüyle kabulleniyor ve fazlasıyla yerine getirmeye çalışıyor. Halbuki hepsinin yerine getirilmesi için süper kadın olmak gerekiyor! Bunu başaranlara “süper kadın” diyoruz. Ama ne kadar süper oldukları ya da bunu ne kadar sürdürebilecekleri şüpheli. Bunu başardıklarında ne kadar mutlu olacakları da bir o kadar şüpheli” diyor.

Annelerin de eseri

“Süper kadın”lığa iddialı kadınlar daha yatkın. Bir de sosyal baskılara (kabul görme, beğenilme vs.) daha açık olanlar. Böyle yaparak ayrıcalık ya da sosyal üstünlük elde edebileceğini düşünenler de. Dr. Uyar, “Bunda eşlerin katkısı mutlaka var. Her erkek doğal olarak süper kadın ister! Ama asıl etkili olan annelerin tutumları. Kızlarını her zaman en çok zorlayan anneleri. Çevre diziler, moda, reklam, kozmetik sektörü medyanın da rolü büyük kuşkusuz” diyor.

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
Sağlık

Benzer Konular