James Bond ne içer?

“Martini” deyip işin içinden çıkmak mümkün değil. “Martini” deyip işin içinden çıkmak mümkün değil. Konu çok karmaşık. Filmlere, özellikle dublajlı olanlara güvenmemek gerek. En iyisi kötü çevirilere boş verip,...

“Martini” deyip işin içinden çıkmak mümkün değil.

umbertoeco

Umberto Eco
Yazar ve Eleştirmen

“Martini” deyip işin içinden çıkmak mümkün değil. Konu çok karmaşık. Filmlere, özellikle dublajlı olanlara güvenmemek gerek. En iyisi kötü çevirilere boş verip, James Bond’un ne içtiğini, yazarı Ian Fleming’den orijinal dilinde okumak.

Sette’ dergisinin edebiyat eleştimeni Antonio D’Orrico’ya gönderilen okur mektubunda, ‘Yaşamak İçin Öldür’ün yeni bir çevirisinde James Bond’un kırmızı martinili bir kokteyl siparişi verdiğini okudum. Tatlı vermutla yapılan martiniden söz etmek saçma; İtalyancaya yapılan önceki çeviride de cin, martini ve kırmızılardan söz ediliyordu ki, bu da başka bir konu.

Bazı eski yazılara göre 1800’lerde Amerika’da yapılan ilk martini kokteyllerde, iki ölçü İtalyan ‘Martini Rosso’, bir ölçü ‘Old Tom’ cin, biraz kiraz likörü ve iyi eğitim almış her insanın tüylerini ürpertecek kimi malzemeler kullanıldığı doğru. Ama Martini Rosso 1863 doğumlu olsa bile, bazı uzmanlara göre martini kokteyl ilk, halihazırdaki şekliyle yayılır, yani martini vermut değil ‘Noilly Prat’ kullanılır ve martini kokteyl adını, Kaliforniya’da bir beldeden (Martinez) ya da bir barmenin adından (Martinez) alır. Kısacası bu karmaşık konu ile ilgili Lowell Edmunds’un ‘Martini straight up’ (‘Sek martini’) adlı kitabı okunmalı.

“Çalkalayın, karıştırmayın”

Peki James Bond ne içer? Aslında her şeyi. ‘Altın Parmak’ın kötü bir çevirisi şu başlangıç cümlesi ile ünlüdür: “James Bond, Miami Havaalanı bekleme salonunda oturuyordu. İki duble bourbon içmişti ve yaşamla ölüm hakkında düşünüyordu –sanki Bond sıradan bir turist misali uçak beklermiş gibi. Oysa stil ustası Fleming şöyle yazmıştı: “İki duble bourbon içen James Bond, Miami Havaalanı’nın kalkış lounge’unda oturdu; yaşam ve ölüm üzerine düşündü”. Ancak 007’nin ‘Casino Royale’de içtiği ilk martini, tarihe ‘Vesper Martini’ olarak geçendir: “Üç ölçü Gordon cin, bir ölçü votka, yarım ölçü China Lillet. Shaker’da iyice soğuyana kadar çalkalayın ve sonra limon kabuğu ilave edin.” China Lillet daha ender bulunan bir vermut dry; Bond, ‘Quantum of Solace’ filminde de Vesper Martini içer.

Aslında Bond, genellikle bizim bildiğimiz tarzda martini içer ama sipariş verirken “Çalkalayın, karıştırmayın” diye belirtir ki, bu da malzemeleri shaker’a koyup çalkalamak demektir, mikserde karıştırmak değil. Sorun şu ki Hemingway’den bu yana iyi bir martini yapmak için, içinde buz olan bir miksere bir ölçü Martini Dry, cin konulup karıştırılır ve kokteyl, içine bir yeşil zeytin konulan üçgen kadehle servis edilir.

Ancak işin uzmanlarına göre, martini iyice karıştırıldıktan sonra, mikserin üstüne süzgeç konmalı, vermut dökülmeli ki sadece buzları tatlandıracak bir iz kalsın, ardından cin eklenmeli ve en son iyice soğumuş ve Dry ile tatlanmış cin süzülmeli. Cin ve vermut ölçüsü kişiden kişiye değişir, buza vermutu sadece koklatmak versiyonu bile vardır.

Amerikalıların “Martini Cocktail” yerine “Gin Martini” dedikleri versiyonda ise buz da kadehe konulur ama bu, rafine damak tatlarını dehşete düşürür. Bond gibi bir gurme, nasıl olur da karıştırılmış değil de çalkalanmış martini ister? Kimilerine göre martini çalkalandığında karışıma daha çok hava girer (“İçkiyi zedelemek” dedikleri) ve tadı daha güzel olur. Ama şahsen Bond gibi bir beyefendinin çalkalanmış martini istediğini sanmıyorum. Nitekim, filmlerdeki bu cümlenin romanlarda yer almadığını iddia eden internet siteleri var (Conan Doyle’un romanlarında hiçbir zaman Sherlock Holmes’ün “Basit düşün sevgili Watson” cümlesinin yer almadığı gibi). Ama itiraf ediyorum, Ian Fleming’in tüm eserlerini kontrol etmek zorunda kalsaydım, kimbilir bu köşede daha neler neler yazardım.

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
Köşe Yazıları
Henüz Yorum Yok

Cevap bırakın

Benzer Konular