İhtiyaç sahipleri için çok kısa resim

Aralık ayınız aydın, eviniz ılık olsun sevgili Tempo okurları. Kış demek sanat demek, İstanbul Modern demek, galeriler, ülkeye gelen güzel sergiler demek. Arzu etmeyiz ki, eşi dostu alıp bu...
Aralık ayınız aydın, eviniz ılık olsun sevgili Tempo okurları. Kış demek sanat demek, İstanbul Modern demek, galeriler, ülkeye gelen güzel sergiler demek. Arzu etmeyiz ki, eşi dostu alıp bu sanat olaylarına gittiğinizde kalorifer peteği gibi sessiz kalın, bir köşede mahzun durun. İşte bu nedenle resim sanatının temel kavramlarını, yine dünyanın en ünlü resimlerinden bazıları üzerinde örnekleyerek size aktarmak istedik. Elden geldiği kadar başardık da.

Bir dehayım. Bunu belirtmek zorundayım. İşlerimin Amerika’da büyük sükse yapmışlığı vardır. Bu yüzden hepsini termosifonda yaktım. New Jersey’de bir loftta çalışıyordum. Ne günlerdi. Aşk ve yengi. Ceza ve ruhsal derinlik. Sevi. Duru bir zafer. Tanrısal bir yetenek. İşte ben buyum. Ve bu göz sizler için 10 tane klasik tablo üzerinden resmi anlatıyor. İki de romanım var. Yayımlatmıyorum. Şimdi resimlere geçelim. Kafanız karışabilir. Bilgim yakıcıdır.



Gustav Klimt- Öpücük

Avusturyalı Klimt’in İstanbul seyahatinden kalan bir iz. Tarihi Yarımada ve Suriçi’nin 1890’daki kuşbakışı görünüşü. Sol altta Haliç bostanları, sahil şeridindeki virane yapılar ve denizin foseptik kirliliği açıkça görülüyor. Klimt’in tipik zaafıdır; renkler biraz yanlış, fırça darbeleri korkakça. “Yaaaani” bir çalışma.



Pablo Picasso – Guernica

🙂 Picasso’ya hep gülmüşümdür. İspanyol İç Savaşı’ndan bir kareyi resmettiği bu parçada, matem halindeki insanların boğaya dönüştüğü iç yolculuk anlatılıyor. Kapalı kompozisyon, amorf şekiller, insana benzemeyen insanlar. Kolaycılığın adı her zamanki gibi sanat oluyor. Cılız bir yapıt.



Pieter Bruegel – Babil Kulesi

Bruegel, hep büyük ölçekte küçük figürler çizerek kolaya kaçar. Hollandalıların genel zaafıdır. Burada da böyle. Babil Kulesi, Rotterdam’da açılan ilk AVM’yi anlatıyor. Altı katlı AVM’de çok sayıda mağaza, yemek katı ve bir tiyatro salonu bulunuyor. Resimde açılış gününü izliyoruz. Rotterdamlılar mutlu. Sanatçı mutlu. Zayıf bir eser. Ama, eh.



Sandro Botticelli – Venüs’ün Doğuşu

Güzellik ve aşk tanrıçası Venüs’ün sembolik doğumu. İdare eder bir iş. Boyalar iyi. Tipler olmamış. Overrated. Zaten Botticelli zamanının en overrated adamlarından biri. Resimde Venüs’ün arkadaşı Lilian, konuştuğu çocuğu Venüs’le tanıştırmaya getiriyor. Şaka 🙂 Kidding 🙂 Öyle bir şey olabilir mi ya! Yandaki basma fistanlı da koca tanrıçaya “Giyin giyin” yapıyor. Ya ne saçma, bu Rönesans baştan ayağa zırvalık deryası. Denizle karanın birleştiği yer yanlış çizilmiş.

 Jan van Eyck – Arnolfini’nin Düğünü
Tabii ki ilk dikkat çeken şey gelinin BOYNUZLARI. Ahahah yani damat baştan kabullenmiş. Zaten kendi de blok flüt gibi bir adam. Soluk, yitik. Yerde bir köpek. Yani nedir bu Allah aşkına? Sanat böyle bir şey mi? Köpeği de koyduk, sağlıksız tiplerin reklamını da yaptık. Düğünmüş. İki kişi düğün mü olur? Hadi bir de papaz, üç. Garip ve vasat. Beğenmiyorum. Ama millet şak diye 20 milyon doları basar buna.

Hans Holbein – Georg Gisze’nin Portresi
Holbein’in zamanın ünlü moda dergisi Zollergehersenkrunk için çizdiği bir moda resmi. Model Georg Gisze o dönemin Kıvanç Tatlıtuğ’u. Hiç utanmamışlar o lostra fırçası gibi saçlarla gezmeye, o kıyafetle Erzurum semaveri gibi dolaşmaya. Masadaki çiçek gereksiz. Yavan bir resim. Durağan ve ikircil. Herif saten nevresim giymiş üstüne resmen ya. Geç.

Salvador Dali- Bebek Dünya Haritası
İspanyol bisküvi devi Joquarilla tarafından verilmiş bir sipariş. Tarihteki ilk bebe bisküvisi ambalajı. Tabii ki sonuç hüsran. “Dünyanın bir numaralı lezzeti” sloganı için bebenin yüzüne dünya haritası yapmış. Kendini dâhi zanneden bir şarlatan. Altta da mürekkep hokkası. Hokkabaz. Madrabaz. Madrafakır.

Eril Kantincioğlu- Uyanışın Solgun Kanatlarına Dökülen Buz İzleri
Bir tane de kendi işimi koyuyorum. Kusursuz. Bir duygu pendulumu. Oradan oraya salınan marjları daha iyi anlatmak herhalde mümkün değil. Vahşi. Brütal. Ama bir o kadar da yunik. Renklere dikkat edin. Bir nokta dahi boşuna değil. Kızıldan maviye akan ritm. Daha fazla söze gerek var mı? Bir milyon fiyatı.

Eril Kantincioğlu kimdir?
1972’de Lüleburgaz’da doğdu. İstanbul’un çok köklü ailelerinden birine mensuptur. Amerika’da ziraat ve modern dans tahsili yaptı. 38 yaşında resim yapmaya başladı. Şile Belediyesi Nar Festivali Karma Sergisi’nde iki işi sergilendi. Beykoz sırtlarındaki atölyesinde halen karakalem, yağlı boya, su bazlı mat boya, taş baskı, boyama kitabı ve pilot kalem tekniklerinde çalışmayı sürdürmektedir. Evinde bir midilli ve bir çift tavus kuşu beslemektedir.

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
Mizah
Henüz Yorum Yok

Cevap bırakın

Benzer Konular

  • TÜRK FUTBOLUNUN KURTULUŞU İÇİN ALTIN ÇÖZÜMLER

    İçinden geçtiğimiz kara dönem futbolla ilgilenen herkesi derinden üzüyor. İçinden geçtiğimiz kara dönem futbolla ilgilenen herkesi derinden üzüyor. Gerek kulüpler düzeyindeki başarısızlıklar, gerek milli takımlar boyutundaki hezimetler, her geçen...
  • İhtiyaç sahipleri için çok kısa felsefe tarihi

    Bu ay da konusunun en büyük uzmanlarından birine sizler için felsefe tarihini rafine ettirdik. Geçen ay başlattığımız ‘İhtiyaç sahipleri’ serisi sizden muazzam bir destek gördü sevgili Tempo okurları. Meğer...
  • Aziz Kedi sunar

    Bir ara her sanatçı ruh gibi “Beni yalnız bırakın” dediği için üstüne gitmedik, yazılarına ara verdik. Bir ara her sanatçı ruh gibi “Beni yalnız bırakın” dediği için üstüne gitmedik,...
  • Geçen yaz ne yaptığınızı biliyor musunuz?

    Yoksa hafızanız da mı bronzlaştı?!Koskoca bir yaz mevsimini daha cebellezi ettik sevgili okurlar. Kiminiz Alaçatı, Nevşehir, Londra ya da Sarıhanlı Köyü’ne gittiniz, kiminiz ise domat gibi evde yattınız. Olsun,...