1983 yılında Güzelyurt (Gelveri) Belediyesi üniversitelerin ilgili bölümlerine şehirlerinin mimari özelliklerinin değerlendirilmesi için bir çağrı yaptı.
Yıldız Üniversitesi bu çağrıyı Röleve, Restorasyon ve Mimarlık Tarihi kürsülerinden araştırmacılar göndererek cevapsız bırakmadı. Yapılan ilk gözlemler sonunda bu tarihsel bölge yüksek lisans öğrencilerine araştırma tezleri olarak verildi. Tez çalışmalarının çoğu 1985 yılında tamamlandı. Daha sonraki yıllarda gerek yüksek lisans gerekse doktora düzeyinde çalışmalara devam edildi.
Güzelyurt yerleşmesi coğrafi yapı özelliklerinden dolayı ikiye ayrılabilir: Aşağı Mahalle ve Yukarı Mahalle. Bu ayrım genelde yerleşme biçimleri açısından da belirginleşir.
Aşağı Mahalle’de yerleşme biçimleri doğayla öylesine bir biçim ilişkisine girmiştir ki çözümlenmesi bir an için olanaksız gibi gözükebilir. Tek yapı ölçeğinde bile bu mahalle kaya içi oyma, kaya altı yerleşme, kayaya yaslı yığma ve kaya üzerinde yığma yapı teknikleri ile oluşturulmuş örneklerle doludur. En son sakinleri de artık afet konutlarında yaşadığı Kör Sokak yerleşmesi ise bu mahallenin ilk yerleşim alanlarından biridir. Kör Sokak’ı gezerken ilk şaşkınlık geçtiğinde insan önce biçimsel çözümleme konusunda beyin fırtınalarına tutuluyor. Bu fırtına ise yerini bir müddet sonra geçmişteki yaşam konusunda düşsel fantezilere doğru sürükleyiveriyor. İşte bu geçmişe yolculukta bir ütopya yaratmak bile olası: Mesela ünlü İspanyol Mimar Antonio Gaudi Katalonya’da değil de bu yörede doğmuş olsaydı kim bilir neler yapardı gibisinden… ”Jeolojik formasyonla biçimlenmiş cephesi ile Barselonalıların ”La Pedrara” (taş ocağı) diye adlandırdıkları ”Casa Mila”sının çok daha ilerisinde eserler tasarlardı herhalde” diye dalıp gitmek Kör Sokak’ta mümkün.
Yukarı Mahalle
1856 Islahat Fermanı’ndan sonra yerleşme, Aşağı Mahalle’nin arkasındaki tepenin düzlüğüne doğru yayılmış ve varlıklı Rumların bu bölgede inşa ettiği avlulu taş yapılardan oluşan Yukarı Mahalle yerleşmesi ortaya çıkmıştır. Bu yapıların oluşturduğu parsel düzeni yamaçlardaki yerleşmelerden daha geometrik bir yapıya sahiptir. Plan şemaları belirli bir gelişmeyi gösterir. Yöresel adı ”perkitme” olan tonozlarla oluşmuş tek açıklı bir modülden ortaya çıkan konut biçimi, haçvari plan şemalarına kadar gelişmiştir. Örtü sistemini oluşturan tonozlar iç mekânda görsel zenginlik yaratırlar. Tonozlar araları doldurularak düz dama dönüşmüştür. Genellikle avludan yapıya bitişik taş basamaklı merdivenle çıkılan damların sebze ve meyve kurutmada önemli bir işlevi vardır.
Yukarı Mahalle’deki yar üzerinde ve Aşağı Mahalle’nin orta kesiminde yapı yoğunluğu, merkeze yakınlığından dolayı fazladır. Buna karşın yapı kütleleri ufak ve bezemeli taş işçiliğinin güzel örneklerini sergilemektedir. Bu bölge aynı zamanda yeni yapılaşma ve bozulma konusunda öncülük yapmaktadır. Yukarı Mahalle’nin Aksaray yolu çıkışı kesiminde avlulu yığma taş yapıların oluşturduğu konut alanlarında şimdilerde yeni yapılaşma ve oturtma çatı yapma eğilimi kendini hissettirmeye başlamıştır. Yukarı Mahalle’nin Akyamaç (Gedenek) yönüne bakan kesiminde ise plan tipleri en gelişmiş örnekleri içeren zengin yöresel konutları barındırır.
Tüm ticari, resmi, idari, sosyal ve hizmet yapıları içeren çarşı bölgesi Yukarı Mahalle’nin merkezini oluşturur. Eski Rum okulu binaları da bu merkezdedir. Ayrıca merkeze yakın yamaç üzerinde anıtsal nitelikte büyük yöresel konut örnekleri de vardır.
Evlerin Yapısı
Güzelyurt evlerinin masif kütle görünümlü cepheleri, gerektiği kadar açılmış pencere ve kapıları, üst kat çıkmalarına geçişte oluşturulan bezemeleri, silmeleri ve çok başarılı çörten örnekleri ile ileri bir düzeydedir.
Geleneksel Güzelyurt konutlarında sokak ile evin arasındaki geçiş mekânı avludur. Avlu dışa kapalı günlük ev işlerinin önemli bir bölümünün yapıldığı alandır. Ev sakinlerinden kadın ve çocukların yaşantılarının büyükçe bir kesiti avluda geçer. Avluyu çevreleyen duvarlar kesme taş ile örülmüştür. Avlulara, konutun giriş kapısından başka hela, fırın, ”yaz mutfağı” ve ahır açılır. Tuvalet konuttan ayrıdır. Bazen fırın da konuttan ayrı tutulabilir. Dama çıkılan taş basamaklı merdiven de avluda yer alır. Avlu, yapıya ayrı bir zenginlik katar. Bazı konutlarda ise ahır girişi doğrudan sokağa açılır. Güzelyurt evlerinde avluyla birlikte bahçe de yer alır. Bahçesiz olan evlerde bahçe avlunun içinde çözümlenmiştir. Bahçe sokağın doğal çizgisini izleyen bir duvarla sokaktan ayrılır. Bu duvar bazı durumlarda istinad duvarı da olabilir. Bahçe duvarları genellikle moloz taştan örülmüştür. Tabii kaya üzerine örülmiş örnekler de mevcuttur. Bahçeler genellikle topografyaya göre teraslandırılmıştır. Büyük bahçeler ve bağlar köyün dışında yer alır.
Güzelyurt evlerinde düzgün geometrik yapılaşma görülür. Topografik yapının sağladığı olanaklardan dolayı evler giriş avlusunda tek katlı, bahçe yönünde ise iki katlı olarak uygulanmıştır. Avludan ön bahçeye genellikle meyilli bir yolla inilir.
Evlerde yaşama ya da oturma odaları ve konuk odaları arsanın manzara cephesinde yer alır. Diğer ev birimlerinden ocak, sofa, mutfak veya yine oturma odalarından biri avlu cephesinde yer alır. Evlerin yiyecek saklanan erzak ”kayıntı” odasının doğuya bakan duvarında dini eşyalar ve aile ikonasını koymak için bir niş bulunur.
Evlerin alt kat birimleri ise samanlık, ahır, erzak deposu ve şıralıktan oluşur. Düz ve az eğimli arsalarda oluşturulan tek katlı evlerin bazı birimleri alt kat bulunmadığı için evin çevresinde oyma veya yığma biçimindedir. Bazı örneklerde ise ikisi birden yer alır.
Geleneksel Güzelyurt evleri çevresi ile çok iyi bir uyum içindedir. Sokaklar engebeli bir topografyanın doğal çizgilerini izler. Güzelyurt’un merkezinden geçen Niğde-Aksaray yolu ile çarşı bölgesini Aşağı Mahalle’den geçerek Manastır Vadisi’ne bağlayan yol (Cevizli Sokak) dışındaki tüm yollar taşlaşmış toprak zeminlidir. Topografik yapının gerektirdiği yerlerde ise yol, kaya oymadır. Daha dik yamaçlarda ise kayaya oyma merdiven şeklindedir. Sokakları bahçe ve avlu duvarları sınırlar.
Sokağa bitişik konutlarda ise evin sokak cephesi sokağı sınırlar. Sokaklar bir insan ile birlikte yüklü bir hayvanın geçebileceği şekilde oluşturulmuştur.
Sokakla avluyu ayıran duvar yaklaşık bir kat yüksekliğinde tutularak avluya giriş kapısı adeta taçlandırılmıştır. Maalesef son birkaç yıldır sokağı avluya bağlayan bu kapıların ahşap kanatlarının yerini doku ile hişbir uyumu olmayan renklerle boyanmış metal kapı kanatlarına bıraktığını üzülerek gözlüyoruz.
İşler Yanlış Gidiyor…
Yerleşme dokusu ve mimarisi özellik gösteren yerleşmelerde kültürünü yitirmemiş yerleşme dokusunun korunması tek yapı ölçeğinde kalmayıp tarihsel dokunun tümüyle korunması gereği, koruma ile ilgili çevrelerin tamamında tartışmasız kabul görmektedir. Bütün bu gelişmelerin turistik çekiciliklerini yitirmeden gelişmeleri, öngörülecek yeni kullanışların ve yapılaşmaların tarihi dokuya uyum düzeyi ile çok ilgilidir.
Sivil ve resmi tüm yeni yapılaşma gereksinimi, geleneksel dokuya saygının ve tarihsel bilincin kaygılarını taşımalıdır. Çünkü gerek Güzelyurt yerleşmesinde gerekse yerleşme dokusu ve mimarisi özellik gösteren yerleşmelerde bu kaygıları taşımadan oluşturulmuş düzenlemeler, yapılaşmalar, yanlış onarımlar doku bütünü içinde kendini hemen hissettirmektedir. Afet konutları, eğitim yapıları, dini yapılar, resmi yapılar gibi.
Güzelyurt son yıllara kadar Güzelyurt yerleşmesinde dokuyu görsel olarak etkileyen afet konutları ve yanlış onarımla kötü örnek oluşturma konusunda maalesef ikincil duruma düşmüştür. ”Geçmiş olsun” demek için henüz vakit varsa da tedbir alınmadığı takdirde zamanın aleyhte işleyeceğini unutmamak gerekir…
Zafer AKDEMİR/Metin KESKİN