Belçika’da 18 Ekim 2009 ve 14 Şubat 2010 tarihleri arasında “Europalia” adı altında düzenlenen Uluslararası Sanat Festivalinin konuğu Çin, her yönüyle, Belçika’nın çeşitli şehirlerinin ev sahipliğinde yüzlerce sergi ve kültürel aktivite ile Avrupalı sanatseverlere tanıtılıyor. Bu faaliyetleri gerçekleştirebilmek için Belçikalı ve Çinli kalabalık bir sanatçı kadrosu görev üstlenmiş durumda.
Çin sanat festivali kapsamında düzenlenen birçok sergide özgün baskı tekniklerine de yer verilmekte.
Çin sanatının çok önemli bir alanı olan tahta baskıların bulunduğu sergilerden “State of Things”-Brüksel/Pekin (Objelerin Durumu), daha önceki Paris/ New York (1977) ve Paris/
Moskova (1979) sergilerinin izinde bir etkinlikler zinciri. Zamanımızın önemli gravür sanatçılarından Belçikalı Luc Tuymans ve Çinli Ai Weiwei’nin birlikte düzenledikleri bir sergi Brüksel Güzel Sanatlar Müzesinde yer almakta.
Aynı müzede gezilebilen bir başka sergi “The Orchid Pavillion”da (Orkide Bölümü) olağanüstü kaligrafik özelliklere sahip orijinal Çin yazı örnekleri sunulmakta. Bu sergide öne çıkan eserlerde 353 yılından günümüze gelen ve bu uygarlık aracının serüvenine tanıklık eden kâğıtlar dikkat çekmektedir. Çin yazı örnekleri, el yapımı bu değerli kâğıtlar üzerinde genelde siyah/kırmızı renklerin hâkim olduğu, disiplin ve estetiği bir arada barındıran yazı kompozisyonlarından oluşmakta. 2000 yıldır aynı etkileyici hali ile süregelen ve politika, din, resim sanatı, edebiyat gibi konuların ele alındığı yazı örnekleri dokuz bölüm halinde sunulmaktadır. Bu eserler Çin dünyasının ve onların toplumsal kültür katmanlarının kökenini daha iyi anlamak için önemli ipuçları sayılır.
Bunun için sergiye sadece yazı olarak bakmamak, sergilenen örneklerdeki kaligrafileri bir tutum, hareket, vücut dili, davranış biçimi olarak algılamak gerekir. Bu yaklaşımın görsel zenginliği içindeki eserleri incelerken Çince bilme sorununu da ortadan kaldırarak serginin evrenselliğini sağladığı görülür. Eserler, aynı zamanda üzerinde yer aldıkları kâğıtların dokusu, görsel betimlemelerle bezenmiş ifade gücü, özgün kompozisyonlarıyla izleyicinin duygu dünyasını da zenginleştirmektedir.
“Europalia” Sanat festivalinin önemli özgün baskı eserlerinin toplandığı sergilerden bazıları da dünyaca tanınmış sanat merkezlerinden Gent şehrindeki Güzel Sanatlar Müzesinde yer alıyor.
Bu müzedeki “Roar China” (Kükreyen Çin) isimli sergide Çin’in yakın geçmişteki siyasi ve toplumsal mücadelelerini konu alan tahta baskılar görülebiliyor. Sergi, geleneksel Çin tahta baskı sanatının Batılı akımların etkisiyle yeniden canlanışını da özgün eserlerle ortaya koyuyor. Örneğin Batı akımlarının etkisi bakımından, sergide tahta baskı alanının önemli ismi olan Belçikalı sanatçı Frans Masereel’den etkileşim örneklerine ve bunun yanı sıra sanatçının kendi çalışmalarına da yer verilmesi bu bağlantı açısından ilgi çekmektedir. Sanatçı 1935 yılında yaptığı bir grup tahta baskı çalışmalarını “resimli roman” olarak tanımlayarak, sanat ve yayım dünyasında bu ifadeyi ilk kez kullanmıştır. Belçikalı sanatçının yarattığı bu yenilikten Çin’de halk resimleri kitaplarını modernize etmek amacıyla 1919-1949 yıllarında yararlanılmış olduğunu serginin aynı isimli müze yayınlarından da desteklendiğini görüyoruz.
Çin’de bir grup avangard sanatçıyı etkileyen Belçikalı ressam ve grafik sanatçısı Frans Masereel, 1889 doğumlu. Gent şehrinde güzel sanatlar eğitimi aldıktan sonra İngiltere ve Almanya’ya gerçekleştirdiği gezilerinde, tahta baskı ve özgün baskı tekniklerini inceleme olanağı bulur. 1911 yılında, önce Paris’e, ardından da İsviçre’ye yerleşen Masereel, grafik sanatçısı olarak birçok dergi ve gazetede çalışır. Tahta baskı serilerinde
toplumsal eleştirileri konu alarak Ekspresyonist eğilimli çalışmalar yapar. Resimli roman adını verdiği çalışmalarının en tanınmışları olan “Die Passion eines Menschen, Mein Stundenbuch, Die Sonne, Die Idee and Geschichte ohne Worte” dan bazı alıntılar aşağıdadır.
Paris ve Güney Fransa’da da yaşayan Masereel. İkinci Dünya Savaşı döneminde de tahta baskı ve resim yapmış, 1972 yılında Avignon’da ölmüştür. Halen adına kurulmuş olan “Masereelfonds” adlı kültür organizasyonu etkinliklerini sürdürmektedir.
“Roar China” adlı bu sergide, 1919 yılından Çin-Japon savaşının bitip Mao Zedong’un başkan olmasına kadar olan dönemdeki avangard sanatçıların toplumsal ve milliyetçi hareketlerini grafik çalışmalarla ifade eden eserler yer almaktadır. Sergide bu döneme ait sıradan insanın günlük yaşantısından kesitlerle birlikte, entelektüel çevrelere hâkim olan ruh hali ve toplumsal gerçeklerden de haberdar olunuyor. Dönemin devrim niteliğinde çalışmalar vermiş olan Çinli grafik sanatçıları, aynı Alman meslektaşları gibi tahta baskı ifade yolunu seçmişler. Bunda yokluklar içinde tahta baskının daha ucuza mal edilmesi ve geniş halk kesimlerine daha kolay ulaşmasının etkili olduğu anlaşılıyor. Sergide Masereel dışında, Kathe Kollwitz’den de örnekler (Hommage aan Kari Liebknecht, 1920) yer alıyor.
Dönemin önde gelen Çinli sanatçılarından şair, edebiyatçı ve yayıncı yönleri de bulunan Lu Xun. yarattığı eserlerin yanında, genç Çinli grafik sanatçılarının bir araya gelmesine VAL de öncülük ederek sayısız sosyal, kültürel içerikli eserler ortaya konmasını sağlamıştır. Çinli sanatçıların Lu Xun’un etkisinde yaptıkları çalışmalar kitap, gazete veya edebi yayınlarda da kendini göstermiş, ortaya dikkat çekici eserler çıkmıştır.
20. yüzyılın ilk yarısında Japonya ile yalanan savaş sırasında Çin toprakları iki ayrı idare altına girmiştir. Siyasi hayatta yalanan bu bölünme sanatta da kendini göstermiş, Çin sanatı, grafik sanatı da dâhil olmak üzere bölünmüş Çin’in maruz kaldığı değilimden etkilenmiştir
Lu Xun, yayıncılık alanındaki faaliyetlerini Batı’dan ve Rus eserlerinden yaptığı çevirilerle renklendirmiş, Çince’ye çevirerek yayınladığı eserler Çin düşünce ve sanat tarihi üzerinde etkili olmuştur.
Aynı zamanda iyi bir koleksiyoncu da olan Lu Xun’un elinde Belçikalı sanatçı Frans Masereel’in eserlerinin de bulunması Masereel’in de önemli bir esin kaynağı oluşturduğunu göstermektedir. Batı sanatçılarının eserlerinden meydana gelen bu birikim ve etkileşim Çin’deki toplumsal ve siyasal ortamla birleşince Çin’de yeni ve modern bir grafik sanatının ortaya çıkmasını kolaylaştırmıştır. Söz konusu sergide Çin grafik sanatının gelişimi tarihsel süreç içinde baskı örnekleriyle izleyiciye sunuluyor. Özellikle 20. yüzyılın ilk yarısında Çin’de görülen önemli toplumsal değişimler sanat üzerinde de etkili olmuş, topluma hâkim olan sefaletten ve yokluktan etkilenen sanatçılar fildişi kulelerinde sanat yaratmaya devam edemeyerek, topluma yönelik eserler vermeye başlamışlardır. Dolayısıyla dönem kitlesel bir sanatın oluşması için uygundu. Bu devrimci düşünce Çin sanatının çeşitliliğini de besledi. İlerici yazarların oluşturduğu topluluğun başkanlığını da yürüten Lu Xun, çevirileri ve sergileriyle, modernist ve ilerici hareketin etkilerini Çin’e taşıyarak yeni bir grafik sanatının doğuşunda önemli rol oynamıştır. Lu Xun Batılı sanatçıların gerçekçi çalışmalarının tanınmasın sağlamış, onun öncülüğündeki genç Çinli sanatçıların eserleri toplumsal beklentileri, kızgınlıkları eleştirel bakış açılarını yansıtmaya başlamıştır. Bu yeni bakış açıları yeniden kolay bir ifade yolu olarak keşfedilen tahta baskı İle buluşup Şanghay’da etkili olmuş ve günlük basın ve kitaplar yoluyla Çin’e yayılmıştı. Tahta baskının nispeten kolay bir teknik olması nedeniyle, yeni akımın belirgin özellikleri olan siyah/beyaz kontrastlar ve lekesel biçimlendirmenin gücünden etkilenilmiş kitap kapakları hızlı bir şekilde yayıldı. Kitapların kapaklarında. Rus geometrik soyutlama, konstrüktivizm, fütürizm ve Avrupa’dan yayılan “Art Nouveau” etkileri de görülmekteydi. Bütün bu etkileşimler Çin’in sahip olduğu kaligrafi sanatı ile birleşince modem ve dikkat çekici çalışmalar ortaya çıkmıştır. Bu çalışmalarda öne çıkan grafik sanatçılarından Çian Juntao gibi sanatçıların eserleri ile bazı Çinli sanatçıların Frans Masereel gibi Batılı sanatçı etkileri ortaya çıkardıkları eserlerde açıkça görülebiliyor. Sergide yer alan “Sokaktaki Aç Adam” (Zhang Hui. 1900-1990). isimli tahta baskı çalışmaya bakıldığında Masereel’in 1917 yılında yaptığı “Yatan ölüler” eserinden kaynaklanan etkinin büyüklüğü görülüyor. Bu etkileşimi ortaya koymak bakımından, Avrupa sanatı ile çok ilgilenmiş olan Lu Xun’un koleksiyonunda da bulunan Alman sanatçılardan Kathe Kollwitz’in yanısıra George Grosz, Cari Moffert gibi sanatçıların tahta baskı çalışmaları da sergide yer alıyor.
20. yüzyılın ilk yarısında Japonya ile yaşanan savaş sırasında Çin toprakları iki ayrı idare altına girmiştir. Siyasi hayatta yaşanan bu bölünme sanatta da kendini göstermiş, Çin sanatı, grafik sanatı da dâhil olmak üzere bölünmüş Çin’in maruz kaldığı değişimden etkilenmiştir. Bu dönemde olanaksızlıklar ve savaşın zorlukları neticesinde modern stilin yerini zamanla yerel gelenekler etkisinde halka daha çok ulaşan bir tarz alıyordu. Örneğin önceleri siyah-beyaz kullanımının ağırlıkta olduğu baskıda renk kullanımı öne çıkmaya başlıyordu. Bu değişim sergide yer alan eserlerde kolaylıkla fark edilebilmektedir.
Tahta baskı kitap kapakları ve eserler Çin sanatının modernleşmesinin önemli bir aşamasını temsil ediyor. Basın-yayın alanında da modernleşme, kitap kapağı olarak yapılmış eserlerde eski usul dikilmiş, sırtı yapıştırılmış ve sağdan sola okunan kitaplardan, modern, tahta baskı içeren kapaklı, dinamik, renkli, resimli, yaratıcı bir anlatım içeren kitaplara geçiş şeklinde kendini göstermiştir.
Bu sergide yer alan ve sergiye ismini veren “Roar China” (Li Hua 1907-1994) adlı eser, tahta baskısı, siyah beyaz kontrastı içeren ve bir figürle karmaşık bir toplumsal süreci ifade eden sade bir çalışmadır (Resim 3). Eserde her türlü baskı ve yokluk içindeki Cinlinin kendini kurtarma gücünü gösteren devrimci bir nitelik bulunmaktadır. Gu eser, yine bireyin tepkisini yansıtan Edward Munch’ün ünlü “Çığlık” adlı resmiyle karşılaştırıldığında (Resim 3/4), Çığlık’ta evrensel nitelikteki metafizik bir sıkıntının yansıtıldığı, Kükreyen Çin adlı eserde ise, tarihsel süreç içinde Çin toplumunun toplumsal sorunlarının ifade edildiği söylenebilir.
Teknik bakımdan ele alındığında tahta baskının sert ve keskin çizgi etkilerinin dönemin zor hayat koşullarını göstermek için uygun bir iletişim dili olduğu görülüyor. Çalışmalarda, o dönemin şartları, boş sokaklarda yatan yalnız insanlar, işçiler, fakirlik, sakat ya da muhtaç insanlarla birlikte aynı ortamda görülen fabrika bacaları, madenlerde çalışanlar ve tuğla yer ve duvar yapıları dikkati çekmektedir.
Bu serginin sonunda, Çin’de esasen 8. yüzyıldan beri var olan ve 18. yüzyıl sonunda yerini Litografi tekniğine bırakan tahta baskının, ikinci Bünya Savaşında Avrupa’yı ve Çin’i (yeniden) etkisi altına alışını görüyoruz. AvrupalIların dışavurumcu sanat akımında öne çıkan bu teknik, doğduğu kıtada savaş döneminin sıkıntılarını anlatan bir dil halini almıştır. Genelde bilinen, ünlü batılı ressamların hem 19. yüzyılda, hem de 20. yüzyılda, doğunun büyülü tahta baskı sanatından etkilenerek çalışmalar yapmış olduklarıdır. Ancak bu tekniğin Avrupa’da toplumsal sorunları İfade yolu olarak ikinci Dünya Savaşı sırasında tekrar anlam kazanması nedeniyle bu kez doğuya yönelik bir etkileşim yaratmış olduğunu da bu sergi yoluyla öğrenmiş bulunuyoruz.
AYŞEGÜL POROY
ays.poroy@gmail.com
Kaynaklar
MSK Gent
Europalia.China.com
Lu Xun, Masereel ve Çin’de Avangard grafik 1919-1949, Gladys Fabre, Zhang Xidan, Bruno Fomari