Anneannenizin bilmediği hiçbir şeyi yemeyin!
Zaman geçtikçe değiştikçe yaşam tarzımızın etkisi beslenmemiz üzerine de oldu. Tamamen tüketim çağı toplumu olarak beslenmemizde hızlı ve pratik hazırlanabilen, emek harcanmayan fast-food besinlere kaydı. Şimdiki nesillerin hiç bilmediği hata artık sağlıksız diye mutfaklarımızdan nerdeyse çıkarılan kavurmaların, sakatatların, iç yağların, ev salçalarının ev turşularının imece usulü hazırlanan kışlık hazırlıkların yerini çoktan market raflarının kolaycılığı aldı. Artık zamansızlık adı altında tüm yediğimiz içtiğimiz besinler market raflarında ambalajlanmış olarak bize sunuluyor. Eskiden yenilen içilen doğal inek sütü, yoğurdu çoktan mikroplu ve sağlıksız, yediğimiz köy yumurtası kuş gribinden muzdarip, doğal mera hayvanlarının etleri domuz gribinden yaralı zaten yağlı ve kolesterol deposu olduğu için tukaka oldu… Tereyağları ve içyağları neredeyse sakıncalı raflara ayrılacaklar ve panzehiri olan ilaçlarla beraber satılacak hale geldi. Evet anneannelerimizin bildiği besinler çoktan tarih olmuş yerini bol katkılı, içindeki besin değerleri kalmamış, genetiği ile oynanmış, kimyasal işlemlerden geçirilerek vücuda yabancılaştırılmış lezzet ve tat katmak için içine bolca ilave katkılar ile tamamen sağlıksız hale gelmiş marketing besinlerle yaşantımıza devam ediyoruz ve bunlar sağlığımızı tehdit eden çok büyük bir etken. Beslenmiyoruz adeta zehirleniyoruz.
Peki ne yapmalıyız doğru beslenme ve sağlığımızı koruma adına?
Dr. Atasha Cambell tarafından bulunan ve dünyada pek çok bilim adamı tarafından da takip edilen bu tedavi kısaca anneannelerimiz mutfağına dönüşte denilebilir. Sağlıksız beslenme yüzünden bozulmuş olan bağırsak seçici geçirgenliğini sağlıklı besin ve ilave takviyelerle tekrar eski haline getirme üzerine hazırlanmıştır. Unutmayalım biz nasıl besleniyorsak sağlığımız ondan ibarettir. Gerçek bilimsel çalışmalar artık beslenme ile hastalık ilişkisini tamamen ispatlamıştır. Özellikle secicic-geçirgenliği bozulan bağırsaklar vücuda zararlı toksik etkili madde birikimlerine sebep olmakta,bu birikim hücresel seviyeden sistemsel seviyelere kadar hastalıklar oluşturmaktadır. Gaps ile bu bariyer yeniden oluşturularak hastalık kaynağı olan toksike ortamdan uzaklaştırıldığında hastalar yeniden sağlıklarına kavuşmaktadır.
Özellikle otizmli, dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu, depresyon, davranışsal ve öğrenimsel gelişme problemleri taşıyan binlerce kişi üzerinde denenmiş bir beslenme programıdır. Dr. Natasha otizmli olan oğlunu bu beslenme metodu ile tedavi etmiş sonrasında binlerce hastaya umut olmuştur. Kısaca bağırsak ve psikoloji sendromu olarak adlandırılan bu yöntemde gelinen noktada sadece psikolojik hastalıklarda değil tüm metebolik hastalıklarda bu beslenmemin etkili olduğu görülmüştür.
Beslenmenin bağırsak florasını bozan en önemli etkenlerin başında olduğu gaps beslenme programı ile bunun düzeltilebildiği ispatlanmıştır. Stresinde bağırsak florasını bozan bir diğer önemli etken olduğu bu çalışmalarda da belirtilmiştir. Çalışmalar tüm dünyada ilgi ile takip edilmektedir.
GAPS TEDAVİSİNDE
Önce bağırsak florası doğal haline getirilir. Sonra bağırsak duvarındaki hasarı tamir eder ve patojenik geçirgenlik kaldırılır bağırsak iç duvarındaki epiteli kuvetlendirerek hastalıkların tekrarlanmasını önlenir. Tedavide özel GAPS diyeti, besin destekleri, detoksifikasyon verilir.
GAPS ile tedavi olan hastalıklar:
- Otizm
- Dikkat eksikliği bozukluğu
- Dikkat ve hiperaktivite bozukluğu
- Disleksi
- Dispraksi öğrenme ve davranış bozuklukları
- Şizofreni
- Depresyon
- Yeme bozuklukları:anoreksia-obesite
- Bipolar bozukluk
- OKB
- Allerji
- Astım
- Egzema
- Vitiligo
- Sedef
- Çölyak hastalığı
- Multpl skleroz
- Crohn’s hst
- Ülseratif kolit
- Alzheimer hst
- Kr. yorgunluk sendromu
- Sistit
- Fibromiyalji
- Romateid artrit
- Tiroid hastalıkları
- Kollesterol sorunları