Batının hayallerine mahkum muyuz?

Xasiork Kulübü, fantastik roman yazarlarına kapılarını açıyor Xasiork Ölümsüz Öykü Kulübü, ”Türkler yapamaz” denilen bir alana el attı ve fantastik edebiyat yazarlarını çatısı altında topladı. Xasiork’un kurucusu Orkun Uçar,...
Xasiork'un kurucusu Orkun Uçar

Xasiork Kulübü, fantastik roman yazarlarına kapılarını açıyor

Xasiork Ölümsüz Öykü Kulübü, ”Türkler yapamaz” denilen bir alana el attı ve fantastik edebiyat yazarlarını çatısı altında topladı. Xasiork’un kurucusu Orkun Uçar, ‘Fantastik Edebiyat’ın kendine yayınevi bulamaması yüzünden ”Geleceğimiz tehlikede” diye uyarıyor. Çünkü Batı, hayallerimizi yönlendiriyor, onları esir alıyor. Batılı gibi hayal kurup batılı gibi yaratmayı düşünürsen yok olursun ve geleceği sen değil batılı inşa eder.Xasiork Ölümsüz Öykü Kulübü’nün düzenlediği panelde “Türk edebiyatında fantazya, korku ve bilim-kurgu” türünün yeri tartışıldı. Temelde bu ilginç başlıklar tartışılmış olsa da, söz maalesef dönüp dolaşıp bildiğimiz sorunlara gelip dayandı. Panelde, biraz da tartışma havasında bir yazım ürününün dili, türü, en önemlisi tanıtımı ve dağıtımı konuları dile getirildi. Edebiyatın türü fantastik ve bilimkurgu olunca, “Elf’lere cin derseniz ben o kitabı okumam” diyenlerden “Bunun türünü nasıl belirleyeceğiz?” diyenlere, hatta “Hangi öğeler kullanılabilir?” tartışmasından “Dili nasıl kullanacağız?” sorusuna ve “Tanıtım nasıl yapılacak ve yayıncılığın önündeki engeller nasıl kırılacak?” noktasına kadar geldi. Ancak bütün bunların dışında, Xasiork Ölümsüz Öykü Kulübü Yayınevinin kurcusu Orkun Uçar’ın değindiği bir nokta çok önemli: “Geleceğimiz açısından bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Bu türde Batı’nın büyük bir hegemonyası var. Batı bizim hayallerimizi yönlendiriyor ve onları esir alıyor. Hayallerimizi bile onların dayattığı bilinç üzerinden görüyoruz. Geleceğimiz için kendi hayallerimizi özgür bırakmalıyız. Yani kendi edebiyatımızı ve ürünlerimizi ortaya koymalıyız. Hayal edemezseniz yapamazsınız da…”

Evet, neden bir Türk fantezi kitabı çok satanlar listesine girmiyor? Genç fantastik öykü yazarlarına kapı açan Xasiork Ölümsüz Öykü Kulübü’nün kurucusu Orkun Uçar’ın yaptığı uyarılar, Türk yazın hayatı için olduğu kadar, gelecekte eğitim sisteminin nasıl şekilleneceği konusunda kafa yoranlar için de bir o kadar önemli. Orkun Uçar’la Türk fantastik edebiyatının geleceği üzerine konuştuk.

– Xasiork Ölümsüz Öykü Kulübü hikâyeniz nasıl başladı?
İşimden ayrıldıktan sonra kalan paramla kendime bir modem aldım ve internette bir site yapmaya başladım. Kendi öykülerimi koydum siteye; bu öyküleri okuyan insanlar, kendi öykülerini göndermeye başladı. O sırada Sibel Atasoy ile tanıştım, o da kitabını yazmış, yayıncı arıyordu. Ama “Kitabınızı yabancı isimle basalım, karakterleri yabancı yapalım” gibi sözler duymuş. Ben de o sırada siteden, para bulmak için kitabımın ön satışını yapıyordum. Çünkü yayınevlerinden “Fantastik türden Türk yazar basmıyoruz” sözlerini sürekli duyarsınız. Bu türden çalışan 7-8 yayınevi vardır ama Türk yazar basmazlar. Onlar “Türkler bilimkurgu yazamaz” diye dayatıyorlar. Bir panelde o yayınevi editörlerine cevap verdim: “Türkler yazar ama siz karikatür editörlerisiniz” deyip kavga da ettim. Şimdi burada çok önemli bir nokta var. Bizim kaygımız, edebiyatta Türk bilimkurgusu, fantazyası, korku türü olsun değil. Amaç sadece bu değil. Bilimkurgu yazmak demek salt edebiyat oluşturmak değildir. Geleceği de şekillendirir bu edebiyat türü. Şimdi bir uzay gemisine Türk ismi koyabilir misin? Kendin bile gülersin buna. Niye? Bunu sana empoze eden kim? Bu zihniyetle sen gelecekten Türkleri kaldırıyorsun. ‘Uzay Yolu’ mesela, çok popüler olunca Rus hükümeti Uzay Yolu’nu yapan şirkete protesto çekiyor ve neden mürettebatın arasında bir rus yok diye uyarıyor.
– Ondan sonra ‘Uzay Yolu’ kadrosuna Çekof isimli biri katılıyor.
Evet işte. Fantezide olmamak ne demek? Batılının hayal gücünün senin hayal gücünü alması demek. Hayal gücündeki sınırlar, ülke sınırları kadar önemlidir. ‘Korku’ insanın en temel güdüsüdür. Bunlarda Batılı gibi düşünüp Batılı gibi korkarsan yok olursun. Ve işte biz bunun davasındayız. Şu anda Hindistan hükümeti, 50 milyar dolarlık yazılım ihracatı yapıyor; yazılım dediğin beynin üretimidir. ‘Matrix’ kaç milyar dolarlık sektör yarattı? Hayal gücü, para eden çok önemli bir kavram. Başkalarına hükmetme silahı. Bunda Türklerin olmaması, bu kitapların okunmaması demek, insanın kendi geleceğini yok etmesi demek. Biz hayal dünyasının sınırlarında, ülkemizin sınırlarında olduğundan çok daha büyük bir savaş veriyoruz ve bizim çok güçlü düşmanlarımız var: Kültürel sömürgecilik. Batılının hayal ettiği geleceğe mahkûmuz.
– Peki dışarıdakiler daha mı iyi veya neden daha iyi?
Birtakım eksiklerimiz var. Öncelikle Türkiye’de editör yok. Mesela ben yazarım ama hasbelkader editörlük yapıyorum; çünkü Türk yayınevlerindeki editörler kendilerine güvenen insanlar değil. Yurtdışındaki editörler görevlerini yapıyor. Bir kitap dosyası sana geldiğinde, sen bunu olduğu gibi basamazsın, üzerinde birtakım değişiklikler yapman gerekir. Ama Türk editörler “Bu kitap az satacak, bir de bunun için çok çalışmak gerekir, halbuki İngilizcesini alır çevirir, daha çok kazanırım” diye düşünüyor. Bir de yazar açısından bakalım. Bakın, yurtdışında ‘yaratıcı yazarlık dersleri’ vardır. Xasiork’a kadar, ben bile kendime bir rehber bulamadım. Mesela yayınevine bir dosya geliyor, biz yazara “Şöyle şöyle teknik sorunlar var” diyoruz. O da bize “Bana daha önce hiç bu şekilde bilgi veren olmadı, sadece reddettiler” diyor. Biz insanlara 8-9 sayfalık edötoryal geri dönüşler yapıyoruz. Bu da bir emek
– Diğer yayınevleri ne durumda?
En büyük düşmanlarımız, bizim türümüzde yayın yapan kuruluşlar. Biz henüz büyük düşmanlara kavuşamadık, bir müddet sonra daha büyük yayınevleri karşımıza çıkacak. Mesela şimdiden bazı internet sitelere bizi görmezden geliyor, bazıları bizim kitaplarımızı sergilemiyor. Çünkü onların iddiası ‘Türkler bunu yapamaz’.
– Sitede hararetli tartışmalar oluyor. Daha büyük düşmanlar olduğunda bir birlik, bir felsefe sağlamak zor olacak mı?
Biz bir tarikat değiliz, bir cennet oluşturmuyoruz. Burada yazarlar var. 300 üyemiz var, iyi yazar olarak da 80 üyemiz mevcut. Şimdi, bu yazarların hepsi yaratıcı insanlar. Zıtlaşma, kavga, gruplaşma, ayrılma oluyor. Biz tek tip insan istemiyoruz. Bundan başka bizim siyasi, felsefi bir kaygımız yok. Bizim kulübümüzde ‘Öykü Kulübü’ zihniyeti var. Bu bir edebiyat oluşumu. İkincisi yayınevi var, kitap çıkarıyoruz; üçüncüsü dergimiz var; dördüncüsü yarışmamız var. Xasiork bu anlamda internet üzerinde kurulmuş en kapsamlı edebiyat oluşumlarından birisi.
– ‘Uzay Yolu’, ‘Yıldız Savaşları’, ‘Conan’,’Yaratık’, ‘Harry Porter’, ‘5. Element’, ‘The Blair Witch Project’, ‘Yüzüklerin Efendisi’ ve nihayet ‘Matrix’. Fantazya nereye gidiyor ve size gelen öykülerde hangi kıstaslara bakıyorsunuz?
Xasiork olarak bizim öncelikli amacımız fantazya, korku, polisiye, gerilim ve bilimkurgu alanında bir Türk edebiyatı anlayışı oluşturmak. Bu, zaten Türkiye’de henüz olmayan bir edebiyat türü ve henüz, şudur diyebileceğimiz bir tanımlamamız yok. O yüzden “Bize şu tür çalışmalar gelsin” şeklindeki bir isteği öne sürebilecek lükse sahip değiliz.
– Bunun ne tür bir tanıtımı olabilir. Harry Potter kadar reklamı yapılıp da satmayacak bir kitap yoktur herhalde? Siz bunu nasıl yapacaksınız?
Zaten Harry Potter daha önce başka bir yayınevinden çıktı, satmadı. Bizim tanıtım anlamında bir çalışmamız yok. Henüz Türk okurların, Türk yazarlardan böyle bir beklentisi veya bunları okumak gibi bir alışkanlığı yok. Yabancı yazarları okuyorlar, bu gerçek. Ama okur, önce sizin kitabı alıyor ve arkasından “Acaba bir Türk bunu yazabilir mi?” diye bir soru işareti beliriyor? Eğer iyi bir örnek görürse devamı geliyor. Biz bu anlamda insanlara, “Bu kitabın üstünde ‘Xasiork’ logosunu gördüğünüzde bu kitap iyidir, okunur” düşüncesini vermeye çalışıyoruz.
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
EdebiyatKitapKültür&Sanat
Henüz Yorum Yok

Cevap bırakın

Benzer Konular

  • Michel Welbeck ve Umutsuzluğun Günahı – Julian Barnes

    1998 yılında Paris’te düzenlenen Prix Novembre’nin jüri üyelerinden biriydim; adından da anlaşılacağı üzere edebiyat sezonunun sonunda verilen bir ödüldü. Goncourt jürisi Welbeck’in romanını yanlış anladıktan ve diğer jüriler hatalarını...
  • Patricia Esteban Erles; Oyun

    Patricia Esteban Erles, çağdaş bir İspanyol yazar ve gazetecidir. Kısa öykü yazarı olarak tanınır. Eserleri, Zaragoza Üniversitesi’nin “Kısa Öykü Ödülü”, “XXII Santa Isabel de Aragon Araştırma Ödülü” ve “Dos...
  • Metamodernist Edebiyata Giden Yolda; Veronika Serbinskaya

    21. yüzyıl, toplumun ve kültürün gelişmesinde yeni bir çağın başlangıcı olup, mevcut kavramların yeniden değerlendirilmesine ve yeni görüşlerin oluşmasına yol açmaktadır. Yeni doğan bu bakış açısı şimdiden “post-postmodernizm”, “altermodernizm”,...
  • Kutzeye’nin Edebiyat Dünyası L. Doktorova

    John Maxwell Kutzeye (d. 1940), 2003 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibidir. Nobel Ödülü’nü dördüncü kez bir Afrikalı, ikinci kez de bir Güney Afrika temsilcisi kazandı. 1991 yılında bu prestijli edebiyat...