AYM kararının özü: Susmak suçtur

İÇLİ DIŞLI - Baskın Oran

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) DTP’yi kapatma kararı hakkında bazıları şunu dedi: “Siyaseten yanlış, ama hukuken doğru”. Oysa kararın hukuken doğru olduğu da fevkalade tartışmalı.

Anayasa md. 68/4, partilerin hangi sebeplerle kapatılacağını tahdidi olarak sayıyor. Bunların içinde “terörle ilişki” yok. Ama Başkan sürekli terör’ün altını çizmekte. Cemil Çiçek’in bu yönde bir demecinin olması kafaları bulandırmıyor mu? Mülkiye’den Dr. Kerem Altıparmakla konuşuyoruz, bu yüzden AYM gerekçesinde mesela “DTP teröre cevaz verdiği için milleti bölmüştür” diyebilir. Hem Anayasa’ya hem Batasuna kararına uysun diye!

Yine de, AYM en azından dört devedişi gibi soruyla karşılaşacağa benzer: 1) DTP’den önce kapatılan partiler PKK’yla farklı bir ilişkide miydi? Şimdi niye farklı söylem? 2) Kürtlere her şey denebilir ama “bölücü” denemez; içlerinden en “aşırı”sı federasyoncu; 3) Batasuna Kararı, “farklı” olana Himalayalar gibi özgürlük tanıyan Ispanya bağlamında verildi. Türkiye’de ise Öcalan’a “Sayın” diyen altı ay yiyor; 4) 68/4’teki koşullara ilaveten, partinin “fiillerin işlendiği odak” haline gelmesi lazım. Yalçınkaya’nın “odak yapıcı” listesinde “Molotof kokteyli atmak” gibi durumlar hamamdan hamile kalmak kadar nadir; büyük çoğunluğu “mitingde slogan atmak” türünden (bkz. Milliyet, 12.12.09). DTP’li bir belediye başkanının “Sözde Kürdistan şeklinde bir havuz yaptırması” bile var.

Yine Mülkiye’den Dr. Murat Sevinç uyarıyor: Siyasi Partiler Kanunu 102/2, artık Başsavcı’nın partiye önce bir ihtar yollamasını öngörüyor: “İhlalde bulunanlara hemen işten el çektir yoksa kapatma davası açarım”. Oysa Başsavcı ihtar falan yollamamış, beklemiş, sonra da “şu şu şu ihlaller yapılmıştır” diye iddianameye yazıp doğrudan kapatma sürecini başlatmış. Başsavcının amacı siyasetin hukuka uygun işlemesini sağlamak mıdır yoksa kendi şahsi ideolojisine uymayan partiyi böyle yöntemlerle kapattırmak mı?

Asıl sorun: Düşünce özgürlüğüne paydos!

DTP bir de sessiz kalmak yüzünden kapatılıyor. Mesela, Fidan cinayetini kınayacak bir şey söylememesi suç sayılıyor. Mesela bendeniz saç-masapan saldırılara cevap vermeyi zül addederim; saldırıları kabul etmiş mi sayılırım? DTP cevap vermeyince suçlu oluyor. Burada da Dr. Altı-parmak’ın ortaya attığı kimi sorular var: Bir cumhurbaşkanımız “Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz!” demedi mi? Hiç, “Sükût ikrardan gelir” lafı geçerli olur mu hukukta?

Ayrılma hakkı dahil her şeyin ifade edilebildiği İspanya bağlamında alınan Batasuna Kararının bu “susma” yönünü Türkiye’ye uygulamak sadece AİHS md. 10’daki ifade özgürlüğünü değil, md. 9’daki düşünce özgürlüğünü bitiriyor. Konuşmaktan korkuyoruz, tamam. Ama düşünmekten de korkacaksak, çekiver ipini gitsin der insanlar ve ülkenin çivisi çıkar. Keşke AYM’nin yayınlanacak gerekçeli kararı bu söylediklerimi boşa çıkartsa.

oran@politics.ankara.edu.tr Fax: (0312) 490 65 70 Eski yazılar için bkz. www.baskinoran.com

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
Köşe YazılarıPolitik

Benzer Konular