Aşk ve politika

Politikadaki ilişkiler ile insanlararası ikili yakın ilişkiler ne kadar da birbirine benziyor… Anlaşılması zor sinyallerin sürekli gelip gittiği, tarafların birbirine bir takım kısmen anlaşılır mesajlar verdiği bir ortam. Karşıdakinin...
Yankı Yazgan

Prof. Dr. Yankı Yazgan

Politikadaki ilişkiler ile insanlararası ikili yakın ilişkiler ne kadar da birbirine benziyor… Anlaşılması zor sinyallerin sürekli gelip gittiği, tarafların birbirine bir takım kısmen anlaşılır mesajlar verdiği bir ortam. Karşıdakinin tam olarak ne anladığı kadar, ne anlamadığı da önemli… Hafif bir bulanıklık, belirsizlik ve tehlike hissi nasıl aşkı hayatta tutuyorsa, politikadaki sırların korunması, esrar perdelerinin aralanması ama hiç bir zaman tamamen kalkmaması da, siyaset erbabını bizimle ilişkilerinde istim üzerinde tutuyor.

“Failler bulundu, bulunmadı”, “bildiklerimizi tam söylemedik, ama siz belki anlayabilirsiniz” ifadelerini duyduğumda aklıma gelenlerden birisi, kızların oğlanlara, bazen de oğlanların kızlara söylediği cinsten sözler: “Sen anla”, “bunu farketmiş olman lâzımdı”, hadi daha da abartayım, “sevenler anlar”…

Aşk ilişkisinin taraflarının birbirleriyle âdeta özel bir şifreyle anlaşabildiğini, sevgilinin gözünden, bakışından, duruşundan, boynunu eğişinden bir anlam çıkarabildiğini “sevenler” bilir (“sevmeyenler” kim allasen?). Her zaman doğru anlam çıkartmayı beceremese de “seven”, asıl mesele, anlam çıkartmaktan, anlamaya çalışmaktan vazgeçtiğinde ortaya çıkar. İlgisini yitirip, “sevmeyen” olmuştur. Eh, sevmediğine göre artık, terketme seçeneğini yürürlüğe koyabilir.

Politikacıların şifreli konuşmaları, anlaşılmaz bir şekilde lâf yuvarlamalarından bıkan millet, konuşmaların şifresini çözmekten vazgeçip, o ilişkiyi bitirebilir. Hemen birisi çıkıp diyebilir ki, “öyle olsa, ülkemizde hep aynı siyasi kişilerin ön planda olması mümkün olmazdı…” Yâni, sürekli bir yere varmayan, karşısındakine net mesajlar vermeme üzerine bir iletişim tarzı olan siyasi yapıdan bıksak, yöneticilerimizin çoğu bir daha geri gelmemek üzere başka işlerle meşgul olmaya başlamış olurlardı.

Ayrılsak da beraberiz. Tam da bu yüzden, politikacılarla ilişkilerimizde, ikili ilişkilere özgü özel bir mantığın işlediğini düşünebiliriz. Başlayan biten, tekrar başlayıp biten, işin özü bir türlü sağlam biçimde oluşamayan ve oluşamadığı için de tam olarak ne biten, ne devam eden ilişkilere benziyor hâlimiz. Ayrılmayı başarmak, bir ilişkiyi oluşturmak kadar zahmetli bir iş.

Aramızdan politikacı konumunda olanlar, net olmamayı, belirsizliği, ya da kaypaklığı ilişkiyi sıcak tutma aracı olarak kullanarak bir aşk heyecanı yaratırken, bizim güvenimizi sarsıyorlar. Bir söylediği bir söylediğini tutmayan, ama bunu da bir tutarlılık olarak gösteren insanlarla ilişkimiz, bağlanma-aldanma-hayal kırıklığı-tekrar bağlanma-tekrar aldanma dizisini izleyerek sürüp gitmekte. İlişkinin bir türlü bitmek bilmemesini bir sağlamlık kanıtı olarak görmeyin.

Dürüstlük prim yapıyor, diye boşuna yazmıyor gazeteler. En azından o izlenimi verenler prim yapıyor, diyebiliriz. Sevdiğini süründürmeyen, ne dediği belli, ne demediği de belli, politikacı âşıklara ihtiyacımız var. Bizi ortada bırakıp gitmeyecek, belki çok heyecan verici olmayan, çok renkli olmayan, ama koca memleketi iç rahatlığı ile emanet edebileceğimiz…

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
PolitikPsikiyatrist

Prof. Dr. Yankı Yazgan, içinde kendinizi de bulacağınız yazılarıyla sizlerle...
    Henüz Yorum Yok

    Cevap bırakın

    Benzer Konular