Peki ‘dünyanın en zengin terör örgütü’ nereden geldi, nereye gidiyor?
Ortadoğu’nun son acı gerçeği Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), ne zamandır Irak ve Suriye’de etkin. Vergi almaktan kıyafet yönergesi çıkarmaya kadar devlet gibi çalışıyor. Türkiye’de ise manşetlere ancak Musul başkonsolosluğumuzu basınca taşındı. Peki ‘dünyanın en zengin terör örgütü’ nereden geldi, nereye gidiyor?
1- Nereden çıktı?
IŞİD’in temeli şu an terör estirdiği ülkede, Irak’ta atıldı. Nasıl mı? ABD’nin Irak işgali, düşmanlaştırılan Sünni grupları giderek radikalleştirdi. Hal böyle olunca, El Kaide’nin ülkede zemin bulması kolaylaştı. Örgüt, Irak’ta şube açmakta gecikmedi. 2006 yılında, Ebu Ömer el Bağdadi tarafından ‘Irak İslam Devleti’ adıyla ilan edildi.
2010 yılına gelindiğinde, işgalci ABD birliklerinin bir numaralı düşmanı konumundaydı Irak İslam Devleti. ABD ve Irak birlikleri ‘paralel devlet’i zayıflattı, ama ne yaptıysa ortadan kaldıramadı.
2011’de ABD birliklerinin Irak’ta tası tarağı toplamasıyla ‘Irak El Kaidesi’ ikinci baharını yaşamaya başladı. Şii ağırlıklı Irak hükümetinin mezhepçiliğe varan söylem ve politikaları da ‘Irak İslam Devleti’nin Sünni tabanını genişletti.
2- El Kaide ile yolu neden ayrıldı?
2010’ların başına, Bağdadi ile Usame bin Ladin’in halefi Eyman Zevahiri arasında başgösteren görüş ayrılıklarına kadar uzanıyor gerilim. Ama ipler Şubat 2014’te koptu.
2011’de Esad rejimine karşı ayaklanma patlak verdikten kısa süre sonra, El Kaide, Suriye’de de bir şube açmıştı: El Nusra Cephesi.
Bağdadi ile Zevahiri’nin ‘hırlaşması’ da, ‘cihad’ yolunda izlenecek yöntemlere ve varılacak nihai hedefe dair teolojik tartışmalar bir yana, bir güç mücadelesiyle, El Nusra’ya kimin hükmedeceğiyle başladı.
Anlaşmazlıklar ‘medeni’ yoldan halledilemeyince, Nisan 2013’te Bağdadi, Irak İslam Devleti ile El Nusra’nın, Irak Şam İslam Devleti adı altında birleştiğini duyurdu. Ne var ki, ne El Nusra lideri Ebu Muhammed El Colani tanıdı bu birleşmeyi, ne de Zevahiri. Bağdadi oralı olmadı. Sonunda iş öyle bir noktaya geldi ki, Zevahiri, Şubat 2014’te bir bildiri yayınlayarak IŞİD’le tüm ilişiğini kestiğini duyurdu.
3- Amacı ne?
Amacı adından belli: Irak ve Suriye’yi içine alan bir İslam devleti. Şam kelimesi sizi yanıltmasın. Şam’dan kasıt, büyük Suriye yani Levant. Kabaca, İran ile Mısır arasında kalan bölge!
Tabii devlet lafına da kanmayın. Çünkü amaç hilafet. Cihad ve fetih yoluyla…
4- Gücü ne?
Askeri gücüne ilişkin kesin rakamlar vermek zor. Örgüt, 2013 sonu itibarıyla 15 bin savaşcısı bulunduğunu duyurmuştu. Irak’taki son hamlesiyle bu sayıyı katlamış olabileceği söyleniyor.
Ekonomik olarak “Hali vakti yerinde” denebilir. Suriye’de bir yıldır elinde tuttuğu Rakka’daki petrol ticaretinden Felluce’deki cep telefonu bayisinden aldığı vergiye kadar hayli geniş bir gelir kaynağı var.
Amerikan basınına inanacak olursak, IŞİD, sırf Musul’daki bankalardan 425 milyon dolar ‘kaldırdı’. The New York Times’a göre sadece bu vurgun bile, IŞİD’i ‘dünyanın en zengin terör örgütü’ yapmaya yetti.
5- Liderleri Bağdadi nasıl biri?
Henüz 43 yaşında; Irak’ın Samarra şehrinde doğmuş. “Bağdat Üniversite’sinde İslam üzerine doktorası var” deniyor ama gören yok. Teorik formasyonu ne olursa olsun, El Kaide saflarında çarpışarak geliştirdiği pratiğinin sağlam olduğu kuşkusuz.
Reuters’ın portre yazısında şöyle deniyordu Bağdadi için: “Gerek komutasında, gerekse karşısında savaşanların söylediği ortak bir şey var: Bağdadi, sıkı bir stratejist. Suriye’deki kaostan ve Irak’taki zayıf merkezi otoriteden en iyi onun faydalanması boşuna değil. Böylelikle, özellikle Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesinden sonra bu sorunlu coğrafyayı kendine üs haline getirmeyi başarması da…”
Bu özellikleriyle o, ‘dünyanın en tehlikeli adamı’ artık. Bir başka açıdan ise, örneğin Time dergisine göre, ‘2014’ün en etkili 100 liderinden biri.’
6- Bundan sonra ne olabilir?
Siz, bu satırları okurken durum nedir bilemem, ama ben yazarken IŞİD’i bırakın geriletmeyi, durdurabilecek bir yol bulunamamıştı.
Şu bir gerçek ki, Irak ordusu, IŞİD’le tek başına başa çıkabilecek güçte değil. Peşmergeler ve bir zamanlar işgalci ABD askerlerine kök söktüren Mehdi Ordusu gibi milis grupların desteği şart.
IŞİD, en olmayacak türden bir ittifakı gündeme getirebilir: ABD-İran ittifakı.
Her iki ülke de Irak ordusuna destek amacıyla askeri danışmanlar gönderiyor Bağdat’a. Dahası ABD’nin hava harekâtına hazırlandığı da sır değil, İran’ın, Şiiler için kutsal mekânları korumak amacıyla Devrim Muhafızı göndermeyi önerdiği de…
“Tüm bunlar IŞİD’i etkisiz hale getirir mi?” derseniz, işte onu bilemem. Ama içimden bir ses, “Hayır” diyor.