“2015 Küresel Rönesans yılı olabilir”

Çoğu siyaset bilimci ve ekonomist 2015’i ‘zor bir yıl’ olarak görüyor. Fransız cumhurbaşkanlarının vazgeçilmez danışmanı, fütürist yazar Jacques Attali ise verdiği özel röportajda, yeni yıl için genel anlamda iyimser...

Çoğu siyaset bilimci ve ekonomist 2015’i ‘zor bir yıl’ olarak görüyor.

Fransız cumhurbaşkanlarının vazgeçilmez danışmanı, fütürist yazar Jacques Attali ise verdiği özel röportajda, yeni yıl için genel anlamda iyimser bir tablo çizdi. Attali’nin az sayıdaki endişelerinden biri, Türkiye’de laikliğin sorgulanabileceği  koşulların ortaya çıkması.

d8165ba5

Jacques Attali

Röportaj: Burak Tatari

Dünya ölçeğinde 2015 için sosyal ve ekonomik alanlardaki öngörüleriniz neler?
Yeni yılda büyük umutlar ve krizlerle yüzleşeceğiz. Deflasyonun, inovasyonların ve rekabetin, dünya ölçeğinde ekonomik büyüme üzerinde ağırlık oluşturması, özel ve kamusal borçlanma üzerinde baskı yaratması, eşitsizlikleri ve işsizliği derinleştirmesi olası. Yeni finans balonları patlayacak. Jeopolitik planda Ukrayna, Sahra altı Afrika ve Ortadoğu’da çatışmalar devam edecek. Terörizm, rehin almalar, intihar saldırıları ve bir ihtimal büyük çaplı saldırılarla güç kazanacak. Çevre de büyük olasılıkla muhtemel doğal afetlerle, bulaşıcı hastalıklarla, salınımı azaltılmayan sera gazlarıyla büyük bir tehdit olarak kendini gösterecek.
Öte yandan, petrol fiyatlarındaki düşüşün ekonomik büyümede pozitif bir etki sağlayacağını düşünüyorum. Avrupa, kendisini reforme ederek ve sahip olduğu yüksek borçlanma ve yatırım kapasitelerini kullanarak ayağa kalkacak. Jeopolitik tansiyon azalacak. Rusya ve Batı, Ukrayna’nın istikrar kazanması için anlaşabilirler. IŞİD ise pek çok ülkenin katıldığı koalisyon tarafından mağlup edilecek. Ebola yerini başka bir bulaşıcı hastalığa bırakmadan ortadan kalkacak.
İyimser olmak için pek çok sebep var. 2015’in nasıl bir yıl olacağı, hayatına sahip çıkan, gelecek nesilleri dikkate alanlara bağlı. Şahsen 2015’in ‘küresel rönesans’ yılı olabileceğine ikna oldum.

Demokrasiyi ideal yönetim biçimi olarak düşünürdük. Ancak özellikle son 15-20 yılda, zenginleşen ülkelerde demokrasinin ilerlemediğine şahit olduk. Örneğin Rusya ve Çin. Sizce demokrasi, güçlü bir ideal olma konumunu koruyor mu?
Demokrasi, bugün hiçbir zaman olmadığı kadar ulaşılması gerekilen bir ideal. Günümüz dünyasının asıl muharebesi demokrasinin yayılması. Bununla birlikte, demokrasinin kendisini kısa vadede tiranlıktan kurtarması gerekiyor. Aynı zamanda uzun vadeli gereklilikleri içselleştirip, gelecek nesillere öncelik vermesi lazım.

Batı, Ukrayna sorunu nedeniyle Rusya’ya ambargo uyguluyor. “Demir Perde dönemi yeniden canlanıyor” diyebilir miyiz?
Batı ile Rusya arasındaki gerilim, dünyanın jeopolitik dengesi için tehlikeli. Yeni bir ‘Demir Perde’, her iki taraf için de ‘Soğuk Savaş’ı hatırlatması açısından korkutucu.

“Türkiye’nin AB’ye girmesi taraftarıyım”
Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki müzakereler devam ediyor. Ama Türkiye son yıllarda Ortadoğu meselelerinde öne çıktı. Batı’dan bakınca Türkiye nasıl görünüyor? Halen Batı’nın müttefiki mi?
Türkiye’nin AB’ye girmesi taraftarıyım. Türkiye’yi Avrupa’ya yaklaştırmak için yapılabilecek her şey -Rusya’yı AB’ye yaklaştırmak da aynı şekilde- iki taraf için de kazançlı. Türkiye, hiç olmadığı kadar Batı’nın müttefiki olmak istiyor ve Batı da Türkiye’nin müttefiki olmasını destekliyor. Batı’dan değil de, ‘demokratik taraflar’dan bahsedilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu durum Japonya, Hindistan, Endonezya ve birçok Afrika ülkesi için de geçerli.

Türkiye’de son yıllarda neler olup bittiğini gözlemliyorsunuz. Türkiye nasıl bir dönemden geçiyor sizce?
Türk demokrasisi, hükümetler için nöbet değişimine olanak sağlıyor ve bu da rejimin temellerinden biri. Demokrasi, ülkeye hızlı bir ekonomik kalkınma fırsatı sundu. Ancak, laikliğin sorgulanmasına zemin hazırlayacak koşulların ortaya çıkması beni endişelendiriyor. Laiklik, demokrasi için çok önemli bir ön koşuldur.

Irak’ta Saddam Hüseyin’in devrilmesinin üzerinden 11, seçimlerin üzerinden ise 10 yıl geçti. Ancak şu an yaşananların demokrasiyle ilgisi yok. Süreç IŞİD’i ortaya çıkardı. Sizce bu yapı özellikle mi yaratıldı? Büyük bir projenin sonucu mu?
IŞİD, geleceği düşünmek yerine, geçmişe bakarak imparatorlukları, halifeliği geri getirme teşebbüsü. Rus, Osmanlı ya da Arap imparatorluklarının dağılmasından pişman olanların da durumu bu. IŞİD’in kadrosunun büyük çoğunluğu, dünyadaki bütün Müslümanları birleştirmek isteyen ve demokrasiye karşı ölümüne savaşan Saddam Hüseyin’in eski askerlerinden oluşuyor.

“Çağdaşlığın galip geleceğini düşünüyorum”
Irkçılık ve aşırı sağ neden geri döndü? Yeni milliyetçilik AB’nin geleceğini nasıl etkileyecek?
Dünyanın her yerinde, geçmişin değerleri etrafında bir ‘kimlik büzülmesi’ gözlemliyoruz. Bu olgu Avrupa’da karşımıza aşırı sağın güçlenmesi şeklinde çıkıyor, başka yerlerde geçmişe dönük köktendincilik olarak… Nihayetinde, çağdaşlığın ve geleceğin galip çıkacağını düşünüyorum.

Fransız ekonomist Thomas Piketty’nin yazdığı ‘21. Yüzyılda Kapital’ kitabı çok konuşuldu. Sizce eşitsizliklerin giderek artması sosyal patlamalara yol açacak mı?
Piketty’nin kitabı, ‘Geleceğin Kısa Tarihi’nde ortaya koyduğum ve daha önceden bilinen ekonomik eşitsizliğin artması olgusunu doğruluyor. Bu, küresel bir pazarın varlığı, fakat küresel demokrasinin yokluğuyla açıklanabilir. Hukukun üstünlüğü olmadığı sürece zorunlu şekilde gerilim oluşacak. Bu da kriz ve devrimlerin ortaya çıkmasına yol açacak.

Eskiden metropollerde yaşamak bir ayrıcalıktı. Artık büyük şehirlerde yaşayanlar kendilerini sıkışmış hissediyor. Bu sıkışma nasıl bir trendi getirecek?
2050’de şehirlerin 3.5 milyarlık nüfusu, 7.5 milyara ulaşacak. Metropoller küresel rekabetin merkezi olacak. Yeni teknolojiler ortaya koyarak ve nüfusun gücünden yararlanarak birbirlerinden farklılaşmaya çalışacaklar. Bugünden itibaren şehircilikle ilgili yetkili makamlar, olası demografik ve sosyal evrimlere uygun olarak gelecekle ilgili kendi kalkınma vizyonlarını oluşturmalı. ‘Büyük data’ ve ‘akıllı şebekeler’ gibi, stratejiler de dikkate alınmalı. Metropoller ‘paylaşım şehirleri’ne dönüşmeli.

‘Hiper göçmen’ elitler geliyor
Gelecek, hangi meslek gruplarının ortaya çıkmasına neden olacak?
Gelişimine göre iki tip insan söz konusu olacak; küresel iş gücü hareketliliğiyle şehirden şehre geçecek yüksek nitelikli ‘hiper göçmen’ elitler ve metropolden metropole yer değiştirdiğinde sadece güvencesi olmayan geçici işler bulabilecek yoksul çalışanlar.

Size göre 25 yıl sonra dünyanın en büyük problemi ne olacak?
Uzun dönemde dünyanın en büyük problemi demokrasi, küresel pazar ve zorunluluklar arasındaki uyum olacak. Ayrıca orta yaşlı ve daha gençler arasında anlaşmazlıklar yaşanacak.

Modern insanı, yolculuğunda bundan sonra nasıl bir labirent bekliyor?
Teknik ilerlemenin insan ırkını yok etmeden insanoğlunun hayatta kalma şartlarını yaratması gerekiyor.

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
PolitikRöportaj
Henüz Yorum Yok

Cevap bırakın

Benzer Konular