Mayıs 14, 2020
138 Görüntülenme
Profesyonel bir maçın olmazsa olmazları var. Mutlaka bir saha ve sahanın iki yanında dikilmiş kaleler olacak. Sahayı dolduran, iki takıma ayrılmış futbolcuların peşinde koşacağı bir futbol topunun olması da gerekli. Top peşinde koşturan futbolcuların lakapları da olmazsa olmazlardan. Lakaplar, takımıyla derin bir bağ kurmuş taraftarların futbolculara verdiği kalıcı bir hediye gibidir. Futbol dünyasında adından çok lakabıyla bilinen yıldızlar var. Bu lakaplar futbolcunun oyun tekniğinden ilham alınarak bulunabileceği gibi oyuncunun fiziksel özelliklerini da yansıtabiliyor. Bazen futbolcunun herkesçe bilinen bir zaafı da bir takma isim olarak konulabiliyor. Lakap çeşitliliğine birbirinden farklı yerli örnekler verebiliriz: Şeytan (Rıdvan Dilmen), Şifo Mehmet (Mehmet Özdilek) ve Sarı Fırtına (Metin Tekin) gibi. UEFA da lakapların futbol popüler kültüründeki önemli yerini kabul ediyor. Hatta 2014 yılında futbol dünyasının en iyi lakaplarına yer verdiği ilgi çekici bir liste hazırladı. UEFA, futbol alanında çalışan gazetecilerden ve sosyal medya sitelerinden yararlanarak taraftarların taktığı yaratıcı isimleri bir araya getirdi.
UEFA listesinde “Şeytan” Rıdvan
Basında geniş yer bulan bu çalışmanın bizim açımızdan en büyük sürprizi, Fenerbahçe’nin efsanevi yıldızı Rıdvan Dilmen’in de “Şeytan” lakabıyla listede yer alması oldu. Haberlerde “Şeytan” lakabının ilgi çekici hikâyesine de yer verilmiş. Bir zamanlar Fenerbahçe’de top koşturan Dilmen’in bu lakabı Muğlaspor’da oynarken kıvraklığı ve kurnazlığı sebebiyle antrenörü Kemal Dirikan’dan aldığı belirtilmiş. Rıdvan Dilmen geçtiğimiz yıllarda bir söyleşide, zaman içinde herkesin alıştığı “Şeytan” lakabından yana bir şikâyeti olmadığını ama “şeytan”ın hoşlandığı bir sözcük olmadığını açıklamıştı. Bir futbolcunun lakabının olması onun, ait olduğu takımın taraftarları tarafından sevildiğinin, el üstünde tutulduğunun, ayrı bir yere konduğunun da göstergesi. UEFA’nın listesinde Harry Kewell’ın Türkiyeli taraftarlarca da benimsenen “Oz Büyücüsü” ve Ricardo Quaresma’nın “Harry Potter” lakabına, Aleksandr Kokorin’in “Bieber” lakabına ve Javier Zanetti’nin “Traktör” lakabına yer verilmiş. Küçük bir araştırmayla listenin tamamına web sitelerinden ulaşabilirsiniz.
Unutulmaz lakaplar
Futbolun insanlık var olduğu sürece varlığını sürdüreceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Belki zamanla futbolcuların isimleri hafızalardan silinecek ama lakapları daima hatırlanacak. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu Edson Arantes do Nascimento desek muhtemelen pek çok kişi için bu isim bir anlam ifade etmeyecektir ama bu ismin sahibinin Pelé olduğunu söylersek taşlar yerine oturur.
Futbol dünyasında lakaplarını soyadı olarak seçen futbolcular da var. Mesela Necdet Kayral, “Cici” lakabını adının sonuna yerleştirerek Necdet Cici adını almıştı. Günümüzde futbol taraftarları sevdiği futbolculara lakap takma konusunda eskisi kadar hevesli değil gibi görünüyor ve bu durum “Mizah duygusu sahaları terk mi etti?” sorusunu beraberinde getiriyor. Bazı futbol araştırmacıları, lakap kültürünün gelecekte yeşil sahalarda eskisi kadar etkili olmayacağını düşünüyor. Dileriz öyle olmaz, çünkü lakaplar futbolcuların ölümsüzleşmesini sağlayan güçlü bir etiket gibi ve kitlelerle yıldızlar arasında güçlü bir bağ kurulmasını sağlıyor. Futbol endüstrisine mahalle futbolu samimiyeti kazandırıyor.
Türk futbolundan ünlü lakaplar
Metin Oktay-Taçsız Kral
Tanju Çolak-Kral
Hakan Şükür-Kral
Rıdvan Dilmen-Şeytan
Metin Tekin-Sarı Fırtına
Feyyaz Uçar-Kibar Feyzo
Tugay Şeren-Berlin Panteri
Gheorghe Hagi-Karpatların Maradonası
Lefter Küçükandonyadis-Ordinaryüs
Rıza Çalımbay-Atom Karınca
Mehmet Özdilek-Şifo Mehmet
Can Bartu-Sinyor
Oğuz Çetin-İmparator
Kategoriler
Spor
Henüz Yorum Yok