Bu gelişim aşamasında çocuk, bir yetişkinin (ebeveynin) neredeyse tüm ihtiyaçlarını karşılar. Bir çocuk endişeli hissettiğinde, yemek istediğinde bunun hakkında sinyal verir (ağlar) ve yetişkin bu kaygının nedenini ortadan kaldırır.
Ancak, çocuğun bu sinyali belirli bir kişiye değil, genel halka verdiğini bilmek önemlidir. İhtiyaçları karşılandığında sakinleşir ve iletişim kurmaya devam etmezler. Gelişimin bu aşamasında, çocuk ile yetişkin arasında hala bir iletişim yoktur.
Hafta 2-3, çocuğun uyanma süresinin artması ile karakterizedir. Bu sırada çocuğun bakışını yüzünüze izleyebilirsiniz. Bu sıralarda çocuk sese tepki vermeye başlar. Böylece bir ses nesnesinin (zil, anahtar) sesinde bir an donar ve ardından sesin kaynağını gözleriyle aramaya çalışır.
Çocuk senin gözlerine bakar. Bu size ilk iletişim hakkında bilgi verebilir. Çocukla doğumun ilk gününden itibaren konuşmazsak, etkileşim fizyolojik ihtiyaçların karşılanmasıyla sınırlıysa bu görüş (iletişimin ilk bileşeni) ve nesnelerin gözlemlenmesi geç oluşur.
Düzgün yetiştirmenin ilk ayının sonunda, bir çocuğa yaklaşıldığında, sadece “donmakla” kalmaz, bir yetişkinin gözlerine bakar ve gülümser. Unutulmamalıdır ki, zihinsel gelişimin en önemli yönlerinden biri gülümsemedir. Bebek doğduktan sonra farklı yüz ifadeleri (yüz özelliklerinde ani değişiklikler) ve bir gülümseme görmek mümkündür. Ancak bu gülümseme genel ortama yöneliktir ve sıklıkla çocuğun gözleri kapalıdır. Böyle bir gülümsemeye “fizyolojik” denir. Ancak, bir yetişkinin temyizi sırasında çocuğun verdiği gülümsemeye (bu durumda çocuğun bakışları yetişkinin gözüne yönlendirilir) “sosyal” gülümseme denir.
Bu nedenle, yenidoğanda normal zihinsel gelişim, insanlara ve objelere odaklanma ile karakterizedir. Bu dönem aynı zamanda çocuklar ve yetişkinler arasındaki iletişime hazırlık aşamasıdır.