KONU: 60 yaşına girmek üzere olan oldukça zengin bir iş adamı tüm zamanını çalışmaya ve para kazanmaya adamıştır. Ve bir gün insan kılığına girmiş olarak azarail karşısına çıkar ve adama yakın bir zamanda canını alacağını ancak o zamana kadar sürekli kendisinin yanında zaman geçirerek ve dünyayı ve de insanları anlamaya çalışacaktır.
YORUM:
Temada itici güç olarak ölüm vardır. Varoluşsal kaygılar ve zıtlıkları bir ironi içinde sunulmaktadır. Başroldeki kişi sanki hiç ölmeyecekmişcesine yeni işlere girişmek dedir.
Bu yönüyle ; Yalom un ^^Yarını Yaşama arzusu^^ kitabında ki Phibe karekterine ; benzemektedir, Philibe de temel anksiyetesinden kaçınmak için sürekli olarak farklı kadınlara yöneliyor ve bu şekilde anksiyeteden kaçınıyordu.
Azrail in gelmesiyle kahraman öncelikli olarak bu duruma isyan ediyor, ve sert tepkilerde bulunuyordu ancak bunun kaçınılmaz olduğunu fark ettiği noktada kalan zamanını yaşamını gözden geçirerek değerli ve önemli şeylere öncelik tanıyarak geçirmeye başlar.
Buda anlam sorununu beraberinde getirmektedir. Aceba anlamlı bir yaşam mı sürdü? Yaptığı ve yaşadığı şeyler ne kadar gerekli ve anlamlıydı ve gösterdiği çabaya değer miydi? Öncelikle işini geri plana iterek yaşamında daha anlamlı şeylere yer açmaya başlar. Bunlardan biride tamamlanmamış şeylerin tamamlanmasıdır. Örneğin işini iyi bir noktada tamamlamaya ve işi için yapmış olduğu onca çabanın arkasında onunla anılacağı düşüncesiyle, şirketi hisseler halinde satarak daha çok para kazanmak fikrinden vazgeçer çünkü şirketin dağılması demek onun isminin de silinmesi anlamına gelecektir. Fakat şirketi dağıtmama yoluna giderek hem yaptığı işi daha anlamlı bir hale dönüştürmüş oldu hem de böylelikle dünyaya bir iz bırakmış oldu.
Anlam sorununa yönelik olarak kişi arkadaşlık ve aile ilişkilerine daha az zaman ayırdığını fark etti. Buda yalıtılmışlık konusunu gündeme getirdi ölecekti ama ölmeden önce başka insanlarla paylaşımlar sağlayarak yalıtılmışlığın önüne geçebilecekdi. Çocuklarıyla daha fazla zaman geçirmeye ve yaşamsal birikimini aktararak onların daha fazla mutlu olmasını sağlamaya çalışmıştır. Bir kızını diğerine oranla daha çok sevdiğini ve ilgilendiğini fark edip diğerin ede gerekli ilgiyi göstererek vicdani sorumluluğunu yerine getirmenin yanı sıra tamamlanmamış bir diğer işi de bitirmişti. Yine yalıtılmışlıkla bağdaştırılabilecek bir diğer nokta ise kahramanın yaşamında ki gereksiz yada önem derecesi düşük olan kişilerle olan ilişkisini kesmesidir. Bu sayede kahraman çıkar ilişkisin var olduğu ilişkiler yerine yalnızca onlar olduğu için ilişki kurduğu insanlarla zamanını geçirmeye başlamıştır. Bu da yalıtımdan kaynaklanan anksiyeteyi azaltmıştır.
Ölüm, yalıtım ve anlamsızlığa karşı vermiş olduğu tüm bu çabalar, kahramanın yaptıklarını sorumluluk-özgürlük kaygısının önüne geçmek için yaptığını gösterir. Şöyle ki; birey olarak kişinin sorumluluğu kendi varoluşunu gerçekleştirmesidir. Bunun içinde temel anksiyete olan ölümle karşılaşmasıyla yalıtım ve anlam kaygılarına yönelik düşünce ve düşüncelerin uzantısı olan bir çok davranış içine girmiştir. Buda kişinin kendi varoluş sorumluluğunu geçte olsa yerine getirdiği ve ölüme karşı daha anlamlı bir hayata yönelik çabaladığını gösterir.
Filmin sonunda, kişinin ölüme karşı verdiği tepkilerde de büyük farklılıklar olmuştur. Ölüme karşı ilk etapta sert ve inkarcı bir yaklaşımı olan kahraman yaşamını diğer kaygıları da içine alan bir şekilde anlamlandırdıkça Azrail le olan ; diyalogu da iyileşme göstermiş. Ve Azrail ölme zamanının geldiğini söylediğinde, kişi kendisi rahat bir şekilde Azrail e eşlik etmiştir. Çünkü varolma sorumluluğunun gerçekleştirmesi ölüme karşı gelişen anksiyeteyi ortadan kaldırmıştır. Kişi arkasında iyi ilişkilerin olduğu, anlamlı bir yaşam bırakarak ayrılmıştır.
Filmin bir diğer ilgi çeken yönü ise Azrail in yaşamı ve insanı tanıma çabasıdır. Azrail insanların neden yaşadıklarını ve dünyanın nasıl bir yer olduğunu anlamak için dünyevi şeyleri denemeye başlar örneğin fıstık ezmesini çok lezzetli bulur ve aşık olur buda ölüme karşı yaşama tutunma ve anlamlı bir hayat yaşama yolları olarak sunulmaktadır filmde. Başta da belirttiğim gibi film ironik öğeler taşımaktadır. Kahraman ölmeye hazırlarken kendini, ölümü temsil eden Azrail ise yaşama yönelmektedir.
Buda, Yalom un Freud u eleştirirken değindiği bir noktayla temas etmektedir. Freud cinsellik temel güdüdür derken Yalom bunu yaşamak-hayatta kalmak ve neslini devam ettirmek olarak da yorumlayabileceğimizi salık verir. Bu açıdan da filmi ele aldığımızda gerçektende kahramanın temel çabası yaşamını devam ettirmek ve bunu yapamadığını anladığı noktada yaşamda kendine dair bir iz bırakmak şirketi kendi ismiyle devam ettirmesi yada çocuklarıyla olan ilişkisini yeniden ele alması gibi.
Mehmet Kılıç