
Zeynep Göğüş
Ters sosyolojik tabanlara oturan AKP ve CHP´nin bu çelişkiyi çözmesi için ciddi bir zihni çaba harcaması gerekiyor.
Tarihi utandırmadık. Türkiye `sui generis/kendine özgü’ olmayı yine başarıyor. Bir yanda sosyolojik seçmen tabanı “sol’ olup da ve kendini “muhafazakâr demokrat” olarak tanımlamak isteyen bir iktidar, diğer yanda sosyolojik tabanı `elit’ olan sosyal demokrat muhalefet. Böylesi görülmedi.
Şu anda hepimizin kafası karışık. Her şeyi çok berrak gördüğünü söyleyene de inanmayın. Düğümler öyle İskender’in kılıcıyla çözülecek gibi de durmuyor.
Hem AKP hem de CHP bu ters sosyolojik tabana oturma meselesinin nasıl altından kalkacaklar? Hiç de kolay iş değil ve çözümü için ciddi zihni çaba gerekiyor.
AKP Türkiye’yi nasıl yönetecek? Allah’ın buyruğuna göre mi, yoksa günün koşullarına göre mi? İşte cevabından emin olmakta hâlâ zorlanılan soru bu. MÜSİAD’ın MÜ’sü gibi hiçbir şey net değil.
Müstakil mi, Müslüman mı? İstedikleri kadar “Biz Müstakil İşadamları Derneği’yiz” desinler, inandırıcı olamıyorlarsa sorun kimde? Başkanları Ali Bayramoğlu gazeteciler tarafından faiz konusunda sıkıştırıldı. “İslam´da faiz yoktur” diyen Bayramoğlu olağanüstü yüksek faizlere karşıymış, ama piyasa ekonomisinden yanaymış. Onun anladığı piyasa ekonomisinde faiz var mı, yok mu? Cevap net değil.
Yoksa uzlaşmanın diğer adı da kem küm etmek mi?
Şurası gerçek ki taraflar her geçen gün daha net olmak durumunda kalacaklar. Türkiye kem kümle yönetilecek bir ülke değil. Belki cicim ayları boyunca kem kümler geçiştirilir, ama gün gelecek toplum netlik isteyecek. Tartışmayı başörtüsü gibi somut konulara çekme talebi, hem iktidar partisinin hem de muhalefetin tabanından gelecek.
LAİKLİK ÖĞRENİLECEK
Türkiye, önümüzdeki dönemde laikliğin ne olup ne olmadığına kafa yormalı. Bitsin artık “Nasıl olsa ordu var” kolaycılığı. Prof. Yılmaz Esmer’in son seçim araştırması, Türk halkının laikliğin ne olduğunu hiç bilmediğini gösterdi. Böyle olması laik tabanın güçsüzlüğünü gösteriyor. Ne yapılmalı ki laiklik halkın talebi haline gelsin?
Laiklik tanımında klasik din ile devlet işlerinin ayrılması tarifinin daha ilerisine geçilmesi gerekiyor. Laiklik, sırf başörtüsünü doğru zeminde tartışmak için bile, tüm ileri toplumlarda olduğu gibi düşünce, vicdan ve beden özgürlüğü boyutuyla da gündeme gelmek zorunda. Tam da bu noktada dini buyruktan yola çıkan başörtüsünün, laikliğin `özgür muhakeme ilkesi’ ile çelişen tarafı ortaya çıkacak. Mesele böyle ortaya konulduğunda tartışmanın farklı bir noktaya geleceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde başını örtmek isteyen örtsün, ama bunun laikliğin özgür muhakeme ilkesiyle çeliştiğini de kabul etsin.
Başörtüsüne takılıp kalmamak lazım. Bu, sadece ‘bir’ mesele. Üzerine “türban” örtülü büyük pazarlık sofraları kurulacak. İkram mide fesadına yol açacak kadar bol, uyumsuz ve çok çeşitli. Davetlisiniz.