Sabah Şekeri mi Olsaydım?

Futbol yazarı olunca boy hedefi olan ’05 Edi’ cevapladı. BBG evinden önce geçmişi yokmuş gibi davranılmasına sinirleniyor. Yazar olduktan sonra kendisi hakkında Edi-Büdü denmesi ise onu hırslandırıyor. Ona ‘Senin...

Futbol yazarı olunca boy hedefi olan ’05 Edi’ cevapladı.

BBG evinden önce geçmişi yokmuş gibi davranılmasına sinirleniyor. Yazar olduktan sonra kendisi hakkında Edi-Büdü denmesi ise onu hırslandırıyor. Ona ‘Senin ekran elektriğin var’ diyenlere şaşırıyor ve ekliyor, ‘Belki de bazıları benim ekran elektriğimden elektrikleniyordur’. Kendini ‘spor yazar aday adayı’ olarak görüyor ve ‘Keşke bir gün Erman Toroğlu gibi olabilsem’ diyor…

5c9726a945d2a03f606aaa17Bir öfkeyle katılmaya karar verdiği BBG evi; ona paradan da daha önemlisi, hiçbir şey üretmemesine karşın insanların ona duyduğu karşılıksız sevgiyi kazandırdı. Kastamonu’ya gittiğinde markette mahsur bırakacak, edimani’lerin kendisi adına internet sitesi kurduracak, orta yaştan kadınların onunla oturup spor konuşmak için toplanmasını sağlayacak kadar tarifi imkânsız bir sevgi bu. 05 Edi’ye “Düşünebiliyor musun? Kastamonu gibi bir yerde gayri Müslim bir çocuğu bağırlarına basıyorlar” dedirtecek kadar. Belki de BBG evinin tek olumsuz tarafı adının yanındaki 05 sıfatı. BBG evinden önce bir hayatının yokmuş gibi davranılması onu sinirlendiriyor. Spor yazarlığına başlamasını eleştirenleri bu yüzden anlamıyor. “Birçok dizi ve program teklifi aldım, kabul etmedim. Şimdi yazı yazıyorum. ‘Yazma’ diyorlar. Ne yapsaydım? Sabah şekeri mi olsaydım. Bunu mu istiyorlar”

Kendisine Tercüman gazetesinde fırsat veren Spor Müdür Ersan Çelik’i, sevdiği insanlar için kullandığı bir sıfatla anıyor: “Şeker gibi adam.” Spor yazarı olmasına gelen tepki mesajlarından birinde, “Bu Türkiye halkı salak mı? Bu çocuğu ekranlara, gazete sütunlarına çıkaranlar salak mı?” dediğini söylerken kırgın. “Savaş Ay ‘Biz spor yazarıyız’ diyen adamların yazılarını muhabirlerin yazdığını ortaya çıkardı. Yazık. Böyle ortamda bir çiçek açıyor. Onu da koparmaya çalışıyorlar.” Kendi değimiyle çiçeği burnunda spor yazarıyla yazarlığı, hedeflerini ve hakkındaki eleştirileri konuştuk.

Bir gazetecilik deneyimin var mı?
BBG evine girmeden önce, daha askere dahi gitmemiştim, tüm kanalları kapı kapı dolaştım. “Spor muhabiri olmak istiyorum” dedim herkese. O zaman bir tek STV bana “Gel çalış” dedi. Fenerbahçe muhabirliğini stajyer olarak yapmaya başladım. Birkaç haberim çıktı. Benim gayri Müslim olmam STV’de hoş karşılanmıyordu, haberlerin altında adım da çıkınca tepki aldılar ve yollarımız ayrıldı.

Neden muhabirlik istiyordun?
Fenerbahçe benim hayatımın büyük bir parçası. Onlara yakın olmak, televizyonda gördüğüm, gazetede okuduğum bu insanların yakınında olmak istiyordum o zaman.

Spor yazarı nasıl oldun?
BBG evinden çıktıktan sonra bir dergiden ve Fenerbahçe gazetesinden yazarlık teklif edildi. Fakat sonuca bağlayamadık. Pas gazetesinden Turgay Demir teklif getirdi ve konuşup anlaştık. Şapkamı kafama, atkıyı boynuma verdiler, fotoğrafımı çektiler. Bir de baktım yazıyorum. İlk yazım çıktıktan sonra gazetenin yetkililerine oluyor mu diye sordum. Devam dediler. Beş aydır yazıyorum.

Beş aydır yazarken eleştiriliyor muydun?
Yok be abi. 5 aydır yazıyorum. Kimse tepki vermedi. Elbette okurlardan iyi-kötü tepki alıyordum.

Tercüman’a geçiş nasıl oldu?
Ersan Çelik aradı. Tercüman gibi köklü bir gazetede yazmamın benim için de iyi olacağını söyledi. TV8’de yorumculuk da teklif etti. Her ikisine de tamam dedim.

Spor yazarı BBG evi sayesinde mi oldun?
BBG’nin bana çok şey verdiğine inanıyorum. Fakat artık üzerinden bir buçuk yıl geçti. Artık bunu unutun. Benim de bir hayatım var. Ben yarışmadan önce bankta yatmıyordum ki. Homeless (evsiz-barksız) değildim yani. Bunu kimseye de anlatamadım.

Eğitimsiz olman eleştiriliyor?
Bunun bir okulu mu var? Varsa da ben bilmiyordum. Boşuna Amerika’ya gidip okumaya çalışmışım. Meğer burada spor yazarlığı okulu varmış ve benim buna gitmem gerekiyormuş. Yazanların çoğunun iki mesleği var. Kabzımaldan, doktordan, nakliyatçıdan, işadamından spor yazarı oluyor da benden niye olmuyor?

Spor yazarı oldun mu?
Bana gelen fırsatı değerlendirdim. Ben spor yazarı aday adayıyım. Böyle bakıyorum.

Kimleri beğeniyorsun?
Atlan Tanrıkulu, Hıncal Uluç, Can Bartu. Bu üç adamı keyifle okuyorum. Son dönemlerde Rıdvan Dilmen’in Lig TV’de maçlardan önce yaptığı yorumların maçlarda çıkması, Rıdvan Dilmen’e hayranlığımı artırdı.

Tarzın nasıl olacak?
Otorite olamam. Olmak da istemiyorum zaten. Locaya çıkmayacağım da, ben hep tribünde kalacağım. Oradan, maçların en can alıcı yerinden yorumlayacağım. Öğreten adam olmayacağım. Gördüğünü söyleyen adam olacağım.

Erman Toroğlu’nun tarzını beğeniyor musun?
Erman Toroğlu’nun tarzını beğeniyorum. Keşke ona benzeyebilsem. Ben Erman Toroğlu’nu anladığımı düşünüyorum. Bir karizma varsa bu piyasanın içinde; bu, sadece Erman Toroğlu’dur.

Sadece futbol mu yazacaksın?
Fenerbahçe ağırlıklı futbol yazacağım. Galatasaray’ı da yazacağım, Beşiktaş’ı da yazacağım. Fakat Ersan Ağabey bir gün tenis yazısı yaz derse, hiç zorluk çekmem. Sabahlara kadar farklı sporları takip ederim. Bu konuda bir tek nişanlım dertli.

Futbolculuktan gelme yazarların egemenliği var denebilir mi?
Egemenliği değil de ağırlığı var. Ben bu âleme girdikten sonra bazı gerçekleri gördüm. Bazı şeylerden de soğuduğum oldu yani. Bazı kişiler köşe başlarını tutmuşlar ya da tuttuklarını zannediyorlar. Bana birisi demiş ki “ben 17 yıldır yağmur çamur demeden gazetem için çalışıyorum…” Ne güzel! Sen hiç olmazsa gazetede çalışıyordun. Gazetenin verdiği maaşla geçiniyordun. Ben kendi paramla koşturuyordum, tırmalıyordum. Kendi paramla kombine kartımı aldım. Çok kere kombine kart teklif ettiler. Kabul etmedim.

Eleştirilerin bir nedeni de kıskançlık olabilir mi?
Kıskanıyor olabilirler. Aslında benim neyimi kıskanacaklar ki. Belki üç hafta sonra olmadı ‘kusura bakma’ deyip kapının önüne koyacaklar. Hiç üzülmem de. Bana “Senin ekran elektriğin var” diyorlar. Ben bunu anlamıyorum bile. Bekli de benim ekran elektriğim onları elektriklendiriyordur.

Duygu Asena da futbol yorumlayınca tepki aldı. Durumunuz aynı mı?
Duygu Hanım ile bizim durumumuz aynı değil. Onun bir geçmişi var. Duygu Hanım’ın neler yaptığını, yapabileceğini herkes biliyor. Beni hiç kimse bilmiyor. Yeri geldiği zaman Duygu Asena’ya kimse ‘höt zöt yapamaz’. En fazla “Duygu Hanım oldu mu şimdi?” derler. Edi oldu mu “Edi-Büdü” diye terbiyesizce yazarlar.

Hedefin belli mi?
Benim hedefim Fenerbahçe’de çalışmak. Bana birçok şey teklif edildi. Kabul etmedim, ama “Gel Fenerbahçe’de kapısıyı aç arabalar gelirken” deselerdi onu bile yapardım.

Yazarken tarafsız olabilecek misin?
Herkesin tuttuğu bir takım var. Tarafsızlık nedir, ben bunu anlamıyorum. Mesela Lukunku. Mükemmel bir transfer. 6-0’lık Fenerbahçe – Galatasaray derbisinde tribünlerde yaşananlara en sert yazıları yazdım ben. Fenerbahçe – Galatasaray karşı karşıya geldiğinde tabii ki Fenerbahçe’nin tarafında olurum. Ama doğruların yanında olurum. Tarafsız olmak değil, doğruları yazmak önemli.

Yazar Edi’nin gözünden futbol
  • Oğuz Çetin Oğuz Çetin’in, Fenerbahçe’nin başına gelmesini istemiyordum. “Aykut Kocaman gelse daha iyi” diyordum. Tepeden inme gibi geldi bana. Fakat şu bir aylık dönemde yaptıklarıyla bendeki tüm negatif görüşleri sildi. Doğru şeyler yapıyor.
  • Haim Revivo Fenerbahçe’den bir yıldız kaydı. Fenerbahçe’nin şampiyonluğunda büyük katkısı vardı. Hatta Aziz Yıldırım’la omuz omuza verip birlikte ağladılar. Fakat Fenerbahçe futbolcusuyken Galatasaraylı yöneticilerle görüşüp “Sen Fenerbahçe’den ayrıl, burada forman hazır” mesajını almasıyla, Fenerbahçeli yöneticilere afra tafra yapan Revivo’nun ayrılmasının çok iyi olduğuna inanıyorum. Şeker gibi bir başkanı kaybetti.
  • Şampiyon kim olur? Şampiyon Fenerbahçe-Beşiktaş maçından sonra belli olur. Beşiktaş her yönüyle oturmuş bir takım. Defansı, orta sahası, forveti… Ne eksiği var, ne fazlası. Tam bir takımlar. Beşiktaş Fenerbahçe’yi yenerse büyük ihtimalle bu işi götürürler.
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
Spor
Henüz Yorum Yok

Cevap bırakın

*

*

Benzer Konular