NE TUHAF KADINIM BEN…

Düşünüyorum da… Kendime şaşırıyorum ne tuhaf kadınım diye… Hangi kadın kocasının “bunları istersen yırtabilirsin” dediği eski aşklarının resimlerini dosyalayıp da kocasına geri verir??? Hangi kadın, sevgilisinin çalışma odasını toplarken...
füsun önal

Füsun ÖNAL

Düşünüyorum da…
Kendime şaşırıyorum
ne tuhaf kadınım diye…

Hangi kadın kocasının
“bunları istersen yırtabilirsin” dediği
eski aşklarının resimlerini dosyalayıp da
kocasına geri verir???
Hangi kadın, sevgilisinin çalışma odasını toplarken
raflara, dolaplara, çekmecelere atılmış
bir yığın kadın resmini sıralayıp albümlere dizer???
Hangi kadın böyle tuhaflıklar yapar bilemiyorum…

Herhalde tuhaflık benim içimde!!!
Kendi hayatıma giren tüm adamların resimlerini
asla atmadım, ölünceye kadar atmam da.
Evliliklerimde de, bir öncekilerin resimleri duruyordu.
Üstelik öyle gizli saklı yerlerde değil,
ortada duran dolap veya çekmecelerde…
Bugüne kadar hayatıma giren hiçbir kimse
buna alenen bozulup “yırt bu resimleri artık” demedi.
Belki düşüncelerinde diyen olmuştur, onu bilemem.
Ama ben hiç bir şeyi gizlemem.
Doğru doğru dosdoğru olmayı sevdiğimden,
bir yerine getirip, eski birlikteliklerimin
resimlerini sakladığımı söylerim.
Tesadüfen göreceklerine, baştan bilsinler diye…

Hatta bir erkek arkadaşım,
“Basketçimi” öyle çok merak ediyordu ki,
benden resimlerinin görmek istediğini söylemişti.
Önüne koyuvermiştim tuvalet masamın
2 çekmecesinde birden duran
“Uzun boylu-Çukur çeneli Basketçime” ait resimleri…
Onun tek yada benimle birlikte çekilmiş resimlerine
bakıp durmuştu o zaman ki erkek arkadaşım.
“Kalite adammış, çok da yakışıklıymış.
Etkilenmekte haklıymışsın.” demişti dürüstçe.
O sıralar “Uzun Adamımla” ayrılalı epey olmuştu.
Ve ikimizde başka hayatlar yaşıyorduk.
Ama onunla olan resimler, ona ait bazı özel eşyalar
çekmecelerimde hala duruyordu.

İkinci evliliğimi yaptığımda da
ilk kocamla olan resimlerimiz
yerli yerinde durmaktaydı.

İkinci kocam, yeni evlendiğimizde
(herhalde annesinin evinde duruyordu)
bir gün elinde bir torba dolusu resimle gelmiş:
“Karıcım, bunlar benim eski hayatıma ait resimler ama
öyle çocukluk resimleri falan değil,
hatunlarla birlikte yada hatunlara ait olan resimler…
Al işte hepsi burada. Na’parsan yap.
İstersen yırt at.” demişti de,
kocam ertesi gün film çekimine gittiğinde
masanın üzerine bile sığmayacak kadar çok olan
resimleri yere yayıp tek tek bakmıştım…
Değişik kadınlar… çeşit çeşit…
Güzeli… daha az güzeli… ünlüsü… az ünlüsü…
Daha genci… daha büyüğü…

Hele çok ünlü bir artistimiz
en temiz ama en egoist duygularıyla
“Yalnız beni sev, e-mi?”
diye yazmıştı kocama
eski yıllarında imzaladığı bir resmin üzerine…
Gülümsediğimi hatırlıyorum…
Çünkü ben de genç kızken bir sevgilime
buna benzer şeyler yazmıştım…
O genç kızlık aşkımın da
bana yazdığı buna benzer mektuplar
hala bir kutu içinde durmaktaydı.
İlk kocamın tüm resimlerini…bana yazdıklarını saklarken,
ikinci kocamın eski yaşamına ait olan şeyleri
neden yırtacaktım ki…

Tüm kadınların resimlerini gruplayıp
hepsini akşam kocamın önüne koymuştum.
Şaşkınlıkla karışık bir teşekkür pırıltısı çakmıştı gözlerinde
“Ne kadınsın…” deyip sarılmıştı bana…
Çok daha genç yaşlarında yaşadığı anılarına ait
görüntülerin kalmış olması belli ki mutlu etmişti onu.

Canım kadar, belki canımdan çok sevdiğim
“Uzun Boylu Basketçimin” çalışma odasındaki
kütüphaneler, dolaplar çok dağınıktı.
“Bu gidişle hiç fırsat bulamayıp buraları
hiçbir zaman toparlayamayacağım” demişti.
Hayatımdaki hiçbir erkeğin ötesini-berisini karıştırmadım.
Hani meraktan gebersem de karıştırmam.
“Çukur Çenelim” böyle deyince,
şayet o isterse çalışma odasını
toparlayabileceğimi söyledim.
Memnun oldu “İyi olur” dedi.
Demek ki çekindiği, benden saklayacağı
gizli bir şeyleri yoktu.

Pek çok rafa atılmış kitaplar,
dosyalar, evraklar, albümler, resimler…
Hepsini elden geçirdim.
Her şeyi güzelce ayırıp yerleştirdim.
Atabileceğini düşündüğüm şeyleri de
ona sormadan atmayıp, bir kenara koydum.
İstediklerini kendisi seçip atsın diye…
İnanılmaz çok resim vardı orda burada.
Önları da gruplara ayırdım.
Çocukluk, öğrencilik, Amerika yılları, aile, iş
resimlerini ayrı ayrı albümlere yerleştirdim.
Birkaç albüme de bir çok “hatun” resimlerini
(tek ya da birlikte çekilmiş) sıralayıp, dizdim.
Cins cins kadınlar… çeşitli yaşlarda…
çeşitli renklerde… boy boy… güzel…az güzel….
(dikkat! Çirkin demiyorum. Kibar kadınım valla!)
Kimi mayolu etli butlu… kimi şortlu havalı…
Kimi bakımlı… kimi dağınık…bir yığın kadın…
İçlerinden biri eski resimde sevgilime sıkı sıkı sarılmış,
“Kadın olduğumu seninle anladım” diye yazmıştı.
Yine gülümsemiştim…
Buna benzer bir şeyleri
eski yıllarda bende birilerine yazmıştım…
Biz kadınlar bu ve benzeri şeyleri
ama inanarak, ama karşımızdakini kendimize
bağlamak için hep yapıyorduk demek ki…

“Basketçim” (şimdi basketçi diil)
akşam eve geldiğinde çalışma odasını pırıl pırıl görünce
sevgiyle teşekkür edip, “ellerine sağlık” dedi.
Neyi nereye koyduğumu gösterdim.
“Bak burada da karı-kız resimlerin var” dedim.
Belli belirsiz gülümsedi.
Tabii ki “hepsini” gördüğümü biliyordu.
Demek ki gizlisi saklısı yoktu.
Zaten resimlerden de anlaşıldığı gibi
hepsi “EX hatunlar”dı.

Şekerlerim…Ben hem kendim,
hem de karşımdaki insan için hep şöyle düşünürüm:
Anılar yırtılıp atılsalar da,
derece derece, az yada çok
akılların bir köşesinde durmaya devam ederler.
Yani resimleri, notları, mektupları yırtarak,
o kişileri, kimse kimsenin geçmiş yaşamından atamaz.
Aklından silemez. Her an düşünülmeseler bile,
zaman zaman şu veya bu şekilde hatırlanabilirler.
Akıl bu… düşünce bu… kilit konamaz ya!!!

Anılara her zaman saygılıyımdır.
Herkese de bunu öneririm.

Ama bugüne kadar karınıza-kocanıza
bu olgunlukta davranamamışsanız
o zaman da “aman sakın haa denemeyin”derim!
Neme lazııımmm!
Sonra olabileceklerden dolayı
sorumluluk kabul etmem, ona göre!

“Benim cephede” sonuç mu????
Immmmmhhh… hiç de fena olmadı yani… J))))))

***FÜSUN ÖNAL***

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
Kızlar Klübü
Henüz Yorum Yok

Cevap bırakın

*

*

Benzer Konular