Sasha Grey, 270 porno filmde rol aldı.
Artık deneysel elektronik bir grup olan aTelecine’in yüzü. Ve şimdi bu iki dünyanın, birbirinden hiç de farklı olmadığını söylüyor.
Porno yıldızları, genelde müziği, kendilerini kirli ve kullanılmış hissederek bıraktılar. Çoğu kez, Andrea True ve Traci Lords’un vakalarında olduğu gibi, dans listelerinde ‘dudak bükülen’ klasmanına düştüler. Jeff Stryker’ın Pop You in the Pooper’daki performansı için ise ne kadar az konuşulursa o kadar iyi. 2006 ve 2011 yılları arasında 270 porno filmde rol alan Sasha Grey, müzik grubu aTelecine ile beraber gizemli manzaralar ve yarım kalmış anılarla dolu, zengin yapılı ve psikolojik tecrübelere dayalı bir müziğe imza atıyor.
Canlı performans
Grup, Polonya’da gerçekleşen Unsound festivalde ilk kez canlı çaldı. Şovda, Grey ve Ian Cinnamon, orman görüntülerinin karanlık bir halüsinasyona dönüştüğü görseller eşliğinde ürkütücü bir ses sistemi kurdular. Yaptığı müziklerin çoğunda olduğu gibi, festivalde de, belki doğaçlama yaklaşımlarından dolayı, güçlü bir şekilde etkileyici ve çıldırtıcı bir şekilde olmamış müzikler arasında gidip geldiler. Cinnamon’ın dediği üzere, bu müziği, ‘analog sentezlerden veya dijital eklemelerden teneke kutulara veya mikrofonlara kadar’ her şeyi kullanarak yaptılar.
Grey, “Hiçbir zaman bir süreçten geçmedik” diyerek ekliyor: “Kendimizi geleneksel bir grup olarak görmedik, kayıt yapabildiğimiz zamanlarda yapıyoruz. Bu, bir gece, ışıklar kapalıyken mikrofonun önünde, koridorda veya birinin sadece ‘Falcon, çabuk, söyle.’ (ilk albümleri; The Falcon and the Pod) demesiyle olabilir.”
Bu teknikler onları, önce kaset kayıtları yapmaya sürüklemiş. Sonralarda, doğal seslerin elektronikleştirilmesiyle ortaya çıkan bir müzik türüne geçmişler. Gürültü ve doğal seslere karşı geleneksel şarkılar. Grey şöyle diyor; “Müzikten korkmak yerine, melodiyi nasıl yaratacağımızı ve onunla nasıl rahat olabileceğimizi öğrenmeye çalışıyoruz.”
Cinnamon ekliyor; “İçinde bulunduğumuz durum ilginç; çünkü gruptaki herkesin özü, farklı etkiler altında. Siz elektronik müzik seversiniz, ben heavy metal müzik severim, siz R&B seversiniz; bunların hepsini aynı çatı altında toplayın. Eğer James Brown’a ve Lustmord’a hasta olmuyorsanız, siz bir müzik delisi değilsiniz.”
aTelecine’in canlı performansı neredeyse hareketsiz bir Grey’i ve laptopların arkasındaki Cinnamon’ı sundu ama öncelerde, çok daha kışkırtıcı bir fikri göz önünde bulundurmuşlar. Grey, hatırladıklarını şöyle dile getiriyor; “Porno ve müziği canlı bir şov için nasıl birleştirebileceğimiz üzerine düşündüğümüz anlar vardı. Sanat eserlerinden oluşan bir performans… Oynadığım her sahneye yaklaşımım böyleydi. Bu, her zaman insanların beş dakikalık kliplerde seyrettikleri şovlara dönüştürülemiyor. Yani, bu seyircilerin dikkatini çekmek için iyi bir yöntem olabilirdi. Ama sonuç olarak, bu şekilde bir yaklaşımın basit olacağını düşündük; çünkü o zaman bekleneni yapmış olurduk.”
Kalıpları sevmiyor
Grey kariyeri boyunca ondan beklenenin dışına oynadı. Sahneleri, gözleri sulandıran, onun kaleminden çıkmış diyaloglarla doluydu. Bu, Grey için, yönetmenlerin, onu kız öğrenci veya bebek bakıcısı gibi kalıplaşmış porno örneklerine adapte etmek istemelerine karşı kendini savunma şekliydi. “İnsanlar sizi istedikleri gibi giydirebilir, makyajınızı istedikleri gibi yaptırtabilir, ama sesinizi hiçbir zaman sizden alamazlar. Buna karşı savaşmak zorunda kaldığım durumlar oldu. İnsanlar susmamı ve sadece suratımda büyük bir gülümseme olmasını istediler. Bunu yapmayacaktım. Söyleyeceğim şeyleri tam anlamıyla planlayıp çekimlere öyle giderdim. Bu benim aşırı halim tabii. Sürekli, yüksek sesle konuşan ve uygunsuz şeyler yapan biri değilim. Kendi özel durumlarım için diyaloglar yazmam.”
Porno ve müzik neden benziyor?
Grey, şimdi pornoyu geride bıraktı. Kendi izlenme oranlarının çok yüksek olduğu bir dönemde pornoyu bıraktığını söylüyor ama zamanlamasının iyi olduğunu da itiraf ediyor. “Korsana karşı gelemeyen ve bütçelerin düştüğü bir endüstri. Tıpkı müzik endüstrisi gibi. Durumu çok kötü, sözcük oyunu yapmaya gerek yok. Vahşi Batı gibi. Aynı zamanda birçok genç kız için Amerikan rüyası halini de aldı. Faturalarını ödemek, üniversiteye gidebilmek için günlük veya gecelik iş olarak bunu yapıyorlar.”
Grey’in kariyeri, onun kahramanlarından biri olan Cosey Fanni Tutti’nin kariyerine ayna tutuyor. Tutti, müzik grubu Throbbing Gristle’ın üyesi ve aynı zamanda porno filmlerde oynamıştı. İkili, yakın zamanda bir işbirliğine imza attı. Nico’nun ünlü albümü Desertshore’un yeniden uyarlanması olan, son ‘Throbbing Gristle’ albümü için, Grey vokal yaptı. “Onların ideolojileri her zaman ilham vericiydi. 13 yaşındayken onları tanımış olmayı çok isterdim. Birey olarak kendinle gurur duymak, toplumsal normlar yüzünden kendi zevklerin veya benliğinden dolayı suçluluk duymamak; bunlar, bizim cesaretlendirildiğimiz konular değil.”
Genç kızın seksüel uyanışı
Tıpkı Cosey Fanni Tutti gibi, Grey feminist bir açıklama yapmıyor: “Feminizm, etkisi çok azalmış bir terim; ben daha çok, kendi kendini güçlendirmek ve cinselliğin insan hayatındaki pozitif yönüyle ilgiliyim.”
Ama pornonun doğası, karikatürist yapısı ve erkek önyargısı ile, pozitif cinselliğe zarar vermiyor mu?
“Porno seyretmek için oturduğumuzda, onun bir fantezi ve kaçış olarak kullandığımız bir şey olduğunu biliriz” dedikten sonra, bir itirafla devam ediyor: “Yaşadığımız toplum içerisinde fantezilerimiz çarpık olarak algılanır, ama bunun sebebi, onlar üzerine yeterince konuşmamamızdır. Erkekler, kız arkadaşlarıyla veya eşleriyle, porno filmlerde gördükleri gibi sevişmek istiyor olabilir. Kadınlar ise büyük bir pırlanta yüzük ve onları aldatmayacak erkekler isterler. Mümkün olmayan beklentiler içerisinde olmak bize öğretilmiş. Bu, sadece pornoya özgü bir problem değil. Genel bir insan ilişkileri problemi.”
Grey’in insan ilişkileri üzerindeki keşfi, müziği, porno içermeyen oyunculuk deneyimleri ve ilk romanı ‘The Juliette Society’ ile devam ediyor. Romanının, seksin Fight Club’ı olacağına ve genç bir kızın seksüel uyanışını konu alacağına söz veriyor: “Öğrendiklerimi paylaşıyorum ve çok fazla araştırma yapıyorum.”
(The Falcon ve The Pod by aTelecine, Pendu Sound Recordings iş birliği ile piyasaya çıktı. Desertshore / Throbbing Gristle’ın The Final Report’u Industrial Records iş birliği ile 26 Kasım’da piyasaya çıktı.)
Ben Beaumont-Thomas