İki kalas bir heves yetecek mi?

Birçoğu, alternatif tiyatro hareketinin Türk tiyatrosunun umudu olacağını düşünüyor. Kimisi ümitleniyor olsa dahi, o kadar kesin konuşmaktan yana değil. Farklı kuşaklardan tiyatro sanatçılarına tiyatronun geleceğine dair öngörülerini sorduk. Bakın...

Birçoğu, alternatif tiyatro hareketinin Türk tiyatrosunun umudu olacağını düşünüyor. Kimisi ümitleniyor olsa dahi, o kadar kesin konuşmaktan yana değil. Farklı kuşaklardan tiyatro sanatçılarına tiyatronun geleceğine dair öngörülerini sorduk. Bakın nasıl bir tablo çıktı…

Birçoğu, alternatif tiyatro hareketinin Türk tiyatrosunun umudu olacağını düşünüyor. Kimisi ümitleniyor olsa dahi, o kadar kesin konuşmaktan yana değil. Farklı kuşaklardan tiyatro sanatçılarına tiyatronun geleceğine dair öngörülerini sorduk. Bakın nasıl bir tablo çıktı…

Amaç, daha özgür ve yaratıcı bir ortam

Genco Erkal

Genco Erkal
60’lı yıllar boyunca tiyatromuz büyük bir uyanış yaşadı. O güne dek ödenekli tiyatroların oluşturduğu muhafazakâr ve iktidar yanlısı tekel kırıldı. Özel tiyatrolar önemli bir atılım oluşturdu. Toplumdaki uyanışa koşut olarak yeni düşünceler, yeni tiyatro biçimleri ortaya çıktı ve seyirciden büyük ilgi gördü. Oyun yazarlarımız açısından da bu dönem bir altın çağdır. Daha sonra televizyonun gelişi, ekonomik ve politik nedenler, en önemlisi 12 Eylül gibi yakıp yıkan bir darbe tiyatronun gelişimini engelledi. Sonraki yıllarda Devlet Tiyatroları’nın Anadolu sathına yayılması önemli bir gelişimdir. Bugün artık ödenekli tiyatro yapısının yeniden gözden geçirilmesi, çağın gelişimine ayak uydurması gereklidir. Bu tiyatroları özelleştirmeye kalkmak cinayet olur. Tiyatro, piyasanın amansız koşullarına bırakılmayacak kadar önemli bir sanat. Daha özgür, yaratıcı düşünceye olanak sağlayan sanatsal ortamı sağlamak amaç olmalı. Son yılların en umut veren gelişmesi, küçük salonlarda başlayan yeni tiyatro hareketidir. Bu toplulukların gelişmesi, yabancı tiyatrolara öykünme dönemini atlatıp, ülkemize özgü bir sahne dilini yakalamalarını, kendi yazarlarını yaratmalarını dileyelim. En önemli eksiğimiz olan tiyatro salonu sorunumuzu da unutmayalım. Bir de medyadan tiyatro sanatına daha büyük ilgi bekliyoruz. Özellikle 65. yılını kutlayan Hürriyet’ten.

Dörtnala giden soylu bir at

Ayşenil Şamlıoğlu

Ayşenil Şamlıoğlu
Batılı anlamda tiyatroya oldukça geç başlamış olmamıza karşın, özellikle son 25 yılda görünür bir hız kazanan ataklarla dünya klasmanında yer alacak işler üreten bir tiyatro oluşturduk. Dörtnala giden soylu bir ata benzetiyorum Türk tiyatrosunu; önüne ip germeye gelmez, bunca yılın emeği heba olur. Desteklenmesi dileğiyle…

Amatörler ve profesyoneller ayrılmalı

Ali Poyrazoğlu

Ali Poyrazoğlu
40’ların sonunda halkın tiyatrosu, yani ortaoyunu, Karagöz oyunları, cambazhane tiyatroları bir parça gerilemiş, Batı’ya öykünen tiyatro eserleri arasında kendi kimliğini bulma çabası baş göstermişti. 1970’li yıllardaki aydınlanma hareketiyle yine çeşitli kimlik arayışları içinde, seyirciyle daha sağlıklı diyalog kurma, seyircinin de kendi tiyatrosuna sahip çıkmasını sağlama uğraşısıyla geçti zaman. Bu esnada bayağı esaslı bir tiyatro seyircisi yetişti. Yazarlarımız çok önemli eserler yazdılar. Sonra 80’de ortaya çıkan siyasi baskıyla tiyatro yaratıcı, cesur yanını kaybederek içine kapanmaya başladı. Tek tek karşı çıkan, seyirciyle olan ilişkisini korumak için çeşitli yöntemler deneyen tiyatrolar oldu. Aslında bizde halk tiyatrosu, çadır tiyatrosu, ortaoyunu, karagöz, sokak tiyatrosu ve benzeri tiyatroların değeri anlaşılamadığı için onlar aşağılanmış, görmezden gelinmiş. Halbuki ortaçağ tiyatrosu, sokak tiyatrosu, panayır tiyatrosu Avrupa tiyatrosunu ateşledi, bambaşka devrimci arayışlara sürükledi. Çünkü tiyatronun her türünün birbiriyle akraba olduğu kabul ediliyordu. Bizim tiyatrodaki kimlik bunalımımızın sebebi bu eksikliktir. Şimdi ‘deneme tiyatrosu’ adı altında insanlar 20- 30 kişilik apartman dairelerinde tiyatrolar kurdular. Kimisi başarılı, kimisiyse başarısız. Seyirci ve yazar yetiştirmeye, tiyatroya farklı bir bakış getirmeye ciddi bir biçimde hizmet edebilecekler mi, onu zaman gösterecek. Yalnız alternatif diye her şeyin bağra basılması da yanlış. O zaman alternatif tiyatronun iyisini yapanın bir değeri kalmıyor. Bana kalırsa amatörlerle profesyonellerin ayrılması lazım.

Hep idare edeceğiz

Sami Berat Marçalı

Sami Berat Marçalı
Türkiye tiyatrosunun son üç yılına dahil olabilmiş yeni neslin arayış sürecindekilerindenim ben. 10 yıldır da sadık bir seyirciyim. Öncesiyse tarihin bize emanet ettikleri kadarıyla bildiklerim. Yaşadığımız bu hızlı dönemde gördüğüm en büyük şey; var olanı ya da gelişmekte olanı reddetmenin sürekli bir trend olması halindeki ‘yeni’ arayışı. Tiyatro yapabilmek, özellikle bu ülkede çok zor. Eğitim anlamında aşırı zayıfız bir kere. Kendini geliştiremeyen ve sürekli eski kalan bir halimiz mevcut. O yüzden de her yeni gelen nesil, eskinin olamayan halinden yakınıp onu reddederek sürecine başlıyor. Bir de bunun yanında işin maddi ve manevi boyutu mevcut. Sonuçta sanata verilen desteğin her geçen gün ne kadar zor ve az bir hale geldiğini hem görüyor hem de yaşıyoruz. Her iki anlamda da tatmin olamayan biz tiyatrocular da arayışı zaman zaman başka yerlere taşıyoruz. E bu da normal bir süreç. Sektöre dönüşemeyen bir yapısı var. Umutsuz konuşuyorum biliyorum, ama önümüzdeki tabloda ‘deli’rmeden bir zafer kazanmak zor gözüküyor. Gene de tiyatro, şu anda yapabilenler için bir tutku. Böyle olduğu sürece de bir şekilde devamlılığını sağlayan, gelişen bir sanat olacak.

Tiyatromuzun umudu alternatif tiyatrolar

Haldun Dormen

Haldun Dormen
60’lı yılların başında Kenter Tiyatrosu ve Gazanfer Özcan Tiyatrosu gibi pek çok özel tiyatro bir patlama yaptı. Böylece tiyatroya gitmek bir zorunluluk haline geldi insanlar için. Unutulmaz bir şeydir; oyunlarımızı tıklım tıklım dolu salona oynardık. Oyunlarımızdaki her şey izleyici tarafından anlaşılır ve alkışlanırdı. Sonra 70’li, özellikle de 80’li yıllardan sonra tiyatro adeta bir kara deliğe girdi. Devlet ve Şehir Tiyatroları devam etti tabii ama özel tiyatroların birçoğu yok oldu. Şimdi son yıllarda yine özel tiyatrolar var. Kenter Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Genco Erkal’ın Dostlar Tiyatrosu 80’li yıllardan beri perde açmaya devam ediyor ve parlak işler yapıyor. Yine de özel tiyatroların eski saltanatı kalmadı. Bu durum da birçok insanın ağzından “Tiyatro ölüyor” gibi lafların çıkmasına sebep oldu. Oysa tiyatro hiçbir zaman ölmez. Şimdi başlayan yepyeni patlama Türk tiyatrosunun umududur bence: Alternatif tiyatrolar. Çünkü yepyeni yönetmenler, yazarlar ve oyuncular çıkıyor buralardan. Hepsi fevkalade demiyorum ama bazen fevkalede işler yapılıyor ve en önemlisi Türk tiyatrosunun en büyük eksiği olan yerli oyunlar yazılıyor. Bu da çok önemli bir şey bence. Türk tiyatrosu yazarı olmadan var olamaz zaten. Türk tiyatrosu bir devrim geçiriyor şimdi ve ben bu devrimi çok yararlı görüyorum.

Yeni mekânlar yeni hikâyeler

Ebru Nihan Celkan

Ebru Nihan Celkan
Tiyatronun 70’lerde yaşadığı hareketlilik ve ardından gelen 80’lerin derin sessizliği.. Biz 80 sonrası gelen kuşağız ve o döneme göre daha ulaşılabilir, yanına yaklaşılabilir ve hareketli bir platform yaratmaya başladığımızı düşünüyorum. Tiyatronun belli bir izleyici kitlesini aşıp, her anlamda ‘çevresini genişletmesi’ çok kıymetli ve bunu yavaş yavaş hep beraber başarıyoruz. Alışageldiğimiz dili, görselliği ve en önemlisi hikâyeleri çeşitlendirmekle hem daha fazla insana ulaştık hem de daha genç bir kitlenin tiyatroyla ilişkisini çeşitlendirdik. Yeni mekânlar, yeni tiyatrolar bize sadece yeni oyuncular ve yönetmenler değil aynı zamanda yeni hikâyeler de getirdi. İlerleyen dönemde yaşadığımız coğrafyanın tüm halklarının ve insanlarının hikâyelerini daha cesur anlatım dilleriyle, yeni sahnelerde izleyeceğimize eminim. Beraber tiyatroyla çoğalmamızı dilerim…

Yeni olan caziptir ama insan geçmişi de özler

Berkun Oya

Berkun Oya
Mutsuz bir evliliği sonlandırmış bir kadın gibi bugün tiyatro. İsteyerek, gönülden alınmış bir karar ayrılık, önünde yepyeni bir hayat, sonsuz bir özgürlük var. Ama kolay da değil alışkanlıklardan kurtulmak. Yeni olan her zaman caziptir ama insan geçmişi de özler, arar. Ne kadar sökülse, yırtılsa da eski bir kazaktan bile vazgeçmek zor iştir. Yazlık evler zor satılır, bir gün basıp gitmek isteyebilir insan o eve, bir kış günü hem de…

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
Kültür&Sanat

Benzer Konular

  • Michel Welbeck ve Umutsuzluğun Günahı – Julian Barnes

    1998 yılında Paris’te düzenlenen Prix Novembre’nin jüri üyelerinden biriydim; adından da anlaşılacağı üzere edebiyat sezonunun sonunda verilen bir ödüldü. Goncourt jürisi Welbeck’in romanını yanlış anladıktan ve diğer jüriler hatalarını...
  • Patricia Esteban Erles; Oyun

    Patricia Esteban Erles, çağdaş bir İspanyol yazar ve gazetecidir. Kısa öykü yazarı olarak tanınır. Eserleri, Zaragoza Üniversitesi’nin “Kısa Öykü Ödülü”, “XXII Santa Isabel de Aragon Araştırma Ödülü” ve “Dos...
  • Kutzeye’nin Edebiyat Dünyası L. Doktorova

    John Maxwell Kutzeye (d. 1940), 2003 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibidir. Nobel Ödülü’nü dördüncü kez bir Afrikalı, ikinci kez de bir Güney Afrika temsilcisi kazandı. 1991 yılında bu prestijli edebiyat...
  • Fütürist Ne Demek?

    Fütürist, geleceği tahmin etmeye ve analiz etmeye odaklanan bir uzmandır. Fütürizm, geleceğin nasıl şekilleneceğini anlamaya çalışan bir disiplindir ve fütüristler, trendleri inceleyerek, teknolojik gelişmeleri analiz ederek ve toplumsal değişimleri...