Gül Balosu’nun izinde Monaco

Dünya jet-setinin mabedi Monaco’ya her geçen yıl daha fazla Türk akın ediyor. Özellikle de her yılın mart ayında yapılan Gül Balosu’na… Dünya sosyetesini buluşturan balo öncesinde, “Monaco” denince Türkiye’de...
Dünya jet-setinin mabedi Monaco’ya her geçen yıl daha fazla Türk akın ediyor. Özellikle de her yılın mart ayında yapılan Gül Balosu’na… Dünya sosyetesini buluşturan balo öncesinde, “Monaco” denince Türkiye’de ilk akla gelen isim olan Hülya Biren ile buluştuk. Bu elit dünyanın inceliklerini ondan dinledik.

Yazı: İsmail Polat
Fotoğraf: Özgür Ülker

Bazı hayatlar vardır, neresinden bakarsanız farklı bir tarafını görürsünüz. Tıpkı şehirler gibi. Hülya Biren ile tanışınca da öyle oldu. Bildiklerimin ötesinde dünya jet-setinin kurallarını, ağırlanma disiplinini, ünlülerin alışkanlıklarını ve dünya zenginlerinin görünme yeri Monaco’daki sosyetik hayatın detaylarını öğrendim. Biren, en büyük hissesi Monaco Prensliği’ne ait olan ve turizmden spora yüksek kalitede hayatın kapılarını aralayan Monte Carlo La Société des Bains de Mer (SBM) şirketinin Türkiye ve Ortadoğu temsilcisi.
Dünya jet-setinin merkezi Monaco, Grace Kelly Vakfı tarafından her yıl mart ayında düzenlenen Gül Balosu (Le Ball de la Rose) ile dünya gündemini işgal ediyor. Biz de gelecek ayki balo vesilesiyle dünyanın bu küçücük ve güçlü ülkesini Hülya Biren’in gözünden yakın markaja aldık.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Malta adasında, Valetta’da doğdum. Pierre Loti Fransız İlkokulu’nun ardından Galatasaray Lisesi’ni bitirdim. Sonra Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun oldum. İş hayatına Türk Merchant Bank’da başladım. Ardından Asil Nadir’- in sahibi olduğu Güneş gazetesinde halkla ilişkiler müdürü olarak görev yaptım. 1992’de dünyanın en büyük televizyon yarışma programlarının yapım şirketi Amerikan Fremantle Media’nın Türkiye’deki üç yapımcısından biri oldum ve ‘Seç Bakalım’, ‘Parola’, ‘Süpermarket’ ve ‘Aşağı Yukarı’ gibi dönemin en popüler yarışma programlarının yapımcılığını üstlendim.

Medya sektöründe hızlı yol alırken Monaco ile yollarınız nasıl kesişti?
Daha bitmedi. Sonrasında Discovery Channel’i Türkiye’ye getirdim, Amerikan PBS, History Channel, National Geographic ve İngiliz BBC televizyonlarıyla ortak belgeseller çektik. Bir süre PR alanında danışmanlık yaptım ve en son 2002 yılında dünyanın en büyük özel uçak şirketi Berkshire Hathaway Şirketi’nin sahip olduğu NetJets Europe’un Türkiye danışmanlığını ve temsilciliğini yaptıktan sonra, 2004-2009 yılları arasında iş hayatına ara verdim. 2009 yılında ise Monaco’da, Monte Carlo La Société des Bains de Mer (SBM) şirketinin Türkiye ve Ortadoğu temsilciliğini yapmaya başladım. Başkanımız beni Monaco’nun ‘Türkiye Büyükelçisi’ olarak tanıtır.

Bu çevreye nasıl girdiniz?
Ben zaten bu çevredeydim. 22 yıldır Monaco’ya gidiyorum. Oturma iznim, evim ve çok yakın arkadaşlarım var. 2009’dan önce SBM’in sadık müşterilerinden biriydim. Yıllar önce SBM’in Pazarlama Müdürü Axel Hoppenot ile Monaco’da yaşayan çok yakın arkadaşım Hayim Fresko ve Jean Pierre Fonteneau sayesinde tanıştım. O dönemde Türkiye, SBM için minör pazar durumundaydı.

Prens Albert ve Türkiye
Şu anda Türkiye-Monaco ilişkileri nasıl bir seyir izliyor?
Çok sıcak ve güzel bir şekilde ilerliyor. Öncelikle Akdeniz’i paylaşan iki ülkeyiz. Monaco artık Türkleri çok iyi tanıyor ve onları en iyi şekilde ağırlamak için elinden geleni yapıyor. Aynı şekilde Monacolular Türkiye’yi çok iyi tanıyor ve her yıl onlarca Monacolu, Türkiye’yi ziyarete geliyor. Buna SBM’de çalışan arkadaşlarım da dâhil.

Siz Prens Albert ile de yakınsınız. Onun Türkiye’ye bakışı nasıl?
Prens 2. Albert Türkiye’yi çok seviyor ve kendisi çevreyi korumaya çok odaklı olduğundan bu konuda Türk hükümetiyle iş birliği içinde. Tamamen çevreci bir vakıf olan Prens 2. Albert Vakfı dünyada doğayı ve canlıları korumak için her ülkede çok aktif durumda.

“Monaco’nun taşı toprağı elmas” derler. Doğru mu?
Dünyanın en zenginlerine bunca yıldır en çekici gelen ülke konumunda kalmaları ve VIP pazarlama konusunda bir dahi oldukları gerçek.

Monaco’nun, gezi’ye bakışı
Yükselen ve zenginleşen ülkeler Monaco tarafından yakın takibe alınırmış. Doğru mu?
Ekonomik durumu güçlenen ülkelerin insanları doğal olarak Monaco’ya daha çok ilgi gösterir. Monaco’da görünmek belli sınıflar için çok önemlidir.

Türkiye’nin son yıllarda Monaco ile güçlenen ilişkisini bu açıdan değerlendirmek mümkün mü?
Gezi olaylarından önce Türkiye, tüm dünyanın gözünün üstünde olduğu ve hayranlıkla izlediği bir ülke konumundaydı. Bunu neden söylüyorum? Çünkü orada yaşayan insanların yorumlarını iletiyorum size. Sonra kafaları karıştı ve demokrasi konusunda endişelendiler. Ancak genel olarak Türkiye ile çok sıcak ilişkiler var ve hâlâ devam ediyor. Türkiye, Monaco’nun gözünde hep yükselen ve çok özel bir ülke.

Feryal Gülman’ın desteği
Sizden başka tek başına Prensliğin temsilciliğini yapan var mı?
Hayır yok. Zaten tüm ekip beni klonlamak istiyor (gülüyor).

Monaco’ya giden Türk sosyetesi sizden geçiyor. Nasıl bir sistem işliyor?
Sosyete yerine “Arkadaşlarım” demeyi tercih ediyorum. Bu işe başladığımda en büyük desteği arkadaşım Feryal Gülman’dan gördüm. Her aktiviteme eşiyle katılarak bana çok destek oldu. Her aktivite sonrasında Monaco’ya gelen arkadaşlarımın sayısı arttı. Yıllar içinde büyük aşamalar kat ettik. Bu yılbaşında Monaco’da, Ruslardan çok Türk misafirler vardı.

“Para yetmez, kültür şart”
Monaco’nun sofistike zenginlere hitap ettiği söylenir. Kimdir sofistike zengin?
Evet, doğru. Monaco’da yaşamak için sadece zengin olmak yetmiyor. Monaco, çok fazla kültürel aktiviteye ev sahipliği yapan bir ülke. Belli bir eğitim ve kültür düzeyinde olmazsanız hiçbir gruba davet edilmezsiniz.

Türkiye’nin zenginleri bu konuda nasıl?  
Türkiye’de çok fazla kültürlü, eğitimli, sanatsever ve değerli cemiyet ismi var.

“Türkiye’de bir gerçek, bir de tali sosyete var” derler. Siz ne düşünüyorsunuz?
Ben sosyete kavramını kabul etmeyenlerdenim. Her insan eğitimine, kültürüne, gelir düzeyine uyan insanlarla arkadaşlık etmeyi tercih eder. Ve böylece gruplar oluşur.

Tarkan’dan, Sibel Can’a
En büyük hayaliniz Tarkan’ı Monaco’da Yıldızlar Salonu’nda ağırlamak ve dünya jet-setiyle buluşturmaktı. Geçen yıl bu hayaliniz gerçek oldu. Başka ne tür hayalleriniz var?
Evet, gerçekten Tarkan’ın geçen yıl Monte Carlo Summer Festival’in kapanış konserinde tüm Monaco’yu kendisine hayran bırakması beni çok mutlu etti. Üç yıllık emeğimin karşılığını almış oldum. Bu yıl da SBM Başkanı Jean Luc Biamonti’den Tarkan’ı tekrar tek gecelik bir konser için ağırlama konusunda onay aldım. Şimdi sırada Tarkan’ın ekibini ve bizim artistik departmanı bir araya getirmek var. Bir de Gül Balosu her yıl farklı bir temayla düzenleniyor. En büyük hayalim bir yıl İstanbul temasıyla baloyu gerçekleştirmek.

Geçen yıl Sibel Can’ın Gül Balosu’na katılması, Prens Albert ile öpüşmesi çok ses getirdi. Sibel Can da sizin davetliniz miydi?
Evet, sevgili arkadaşım Sibel Can, geçen yıl Monaco’da fotoğraf çekimi yapmak istedi. Ben de kendisine bütün izinleri, son anda olmasına rağmen aldım ve nefis bir çekim yaptılar. Türkiye’de çok ses getirdi. Ve o zaman Gül Balosu’na katılmak istediğini söyleyince gerekli işlemleri yaptım. Hep birlikte çok güzel bir gece geçirdik ve Sibel’ciğim gecede Prens 2. Albert ile tanıştı.

Bu yıl Türkiye’den kimler gidecek?
Bu yılki Gül Balosu her zamanki gibi mart ayında gerçekleşecek ama teması henüz belirlenmedi. Tema ve tarih belirlenince arkadaşlarımla paylaşacağım. Eminim yine Türk arkadaşlarımla çok güzel bir balo yaşayacağız. Sürprizlerimiz var.

Balonun ismi neden ‘gül’?
Gül Balosu’nun nasıl bir önemi var? Oraya katılmak ne ifade ediyor?
Prenses Caroline’in başkanlığını yaptığı, annesinin 1954 yılında kurduğu Prenses Grace Kelly Vakfı, dünyadaki muhtaç çocuklara yardım amacıyla bu baloyu 60 yıldır düzenliyor. Balonun isminin ‘gül’ olması Prenses Grace Kelly’nin gülleri çok sevmesinden kaynaklanıyor.

Baloya hangi ülkelerden katılım oluyor? Türkiye’den sizi en çok kimler arıyor?
Her ülkeden misafirler katılıyor. Fransa, İtalya, Japonya, Almanya, Rusya, Türkiye, İngiltere, ABD, Azerbaycan ve Kazakistan ilk aklıma gelenler. Türk arkadaşlarım baloları çok seviyor. Her yıl benimle baloya katılan önemli isimler oluyor.

Siz dilediğinizi baloya davet edebiliyor musunuz? Bunun bir prosedürü var mı?
Prosedür yok ama herkesin iyi ilişkide olmasını tercih ediyorum. Herkesin illa benden geçmesi gerekmiyor. Böyle de bir kural yok. Altı yıldır benimle katılanlar son derece memnun ayrılıyor, en güzel masalarda oturuyor. Benden habersiz gelenlerle, doğal olarak ilgilenemiyorum.

BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Kategoriler
Magazin
Henüz Yorum Yok

Cevap bırakın

*

*

Benzer Konular

  • Jennifer Lopez: Özel Röportaj ve Fotoğraflarla

    Jennifer New York’un lüks tatil beldesi Hamptons’daki evinin bahçesinde efsanevi fotoğrafçı Patrick Demarchelier’ye poz veriyor. Bisikletler ve şapkalar onun kendisine ait gelecek planının birer parçası. “Her zaman, bir gün...
  • Oscar ödül töreni

    87’nci Oscar töreninde ödüller sahiplerini bulurken Christiano Ronaldo’nun eski sevgilisi ünlü top model Irina Shayk, Vanity Fair’in after party’sinde giydiği iddialı kıyafetle nefesleri kesti. Dolby Theatre, Los Angeles /...
  • Vakko 75 yaşında!

    Vakko, 75’inci yılını aralarında dünyanın en iyi üretici ve tasarımcılarının yer aldığı 180 yabancı konuğu ile kutladı. Vakko Yönetim Kurulu Başkanı Cem Hakko’nun ev sahipliğini yaptığı kutlamalarda konuklar unutamayacakları...
  • PEOPLE dergisinin yıldızlar karması

    Dünyanın önde gelen yayınlarından PEOPLE dergisinin ödül töreni, ünlüleri Beverly Hills’te buluşturdu. ‘Cake’ adlı dramdaki performansıyla ‘Oscar’a hiç olmadığı kadar yakın olduğu’ yorumları yapılan Jennifer Aniston, sinemada yılın en...