Fenikeliler, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Osmanlılar, Fransızlar tarafından kültür mirası oluşturmuş, Tunus’un kuzeyinde bulunan Hammamet, romantik tatilciler için vazgeçilmez bir cennet. Develer sahili büyük bir rehavetle boylu boyunca arşınlarken, sahipleri de bu eşsiz plajın misafirlerine rehberlik etmek üzere her daim hazır beklemekten memnun. Bakımlı yeşil alanlardaki kaktüslerin aralarından yeşeren sayısız gülleri ve sıra dışı bahçe anlayışıyla, binbir gece masallarını yaşatırcasına büyülüyor. Sadece manzaralarıyla değil, hemen her bahçede bulunan Çin gülünün, baş döndürücü egzotik kokuları her fırsatta, adeta insanın aklını başından alıyor.
Tunus’un Cerba adası, 31 dereceye varan sıcaklığı sayesinde tam bir güneş cenneti. Kumsala uzanıp, güneşin içinize damlamasıyla yaşanan bu rüyanın sonu yok. Cerba adası ve plajları resim gibi güzel şehirleri ile çekiciliğinde sınır tanımıyor. Ülkeyi boylu boyunca gezerken, kısa bir an için bile olsa Tunus metropolüne uğrayıp kalabalığa karışmak gerekir. Misafirperver ve güler yüzlü halk, her fırsatta samimi bir yardımlaşma örneği sergiliyor. Şehir halkı, rehberliği görev edinerek, kendi işini bırakıp, sık sık turistlere yardım ediyor.
Tunus medinası
Tunus şehrinin hemen yakınında bulunan ve koruduğu tarihi özellikleri ile büyülemekten vazgeçmeyen Medina’ya küçük bir yolculuğa değer doğrusu. Medina ‘Eski Şehir’ anlamına geliyor ve her şehrin mutlaka bir ‘Medina’sı bulunuyor. Yolun üzerinde, sağ tarafta Fransız mandası zamanından kalma katedral, cemaati az da olsa, hala ibadete açık. Muhteşem duruşuyla, bu güzel yapıyı görmezden gelmek mümkün değil. Daha güneyde, Hammamet körfezinin sonuna doğru uzanan Monastır, küçük bir şehir. Buradaki en heybetli yapı olan altın kubbeli anıt mezar, ülkeyi 1956 yılında Fransa’nın işgalinden kurtaran önder ‘Habib Burgiba’ için yapılmış.
İlk insanlar
Tunus, yerlisi ile olduğu kadar, aldığı göçlerle de meşhur. Sidi Bou Said şehri, zamanında İspanya’dan sürülen yahudi göçmenler tarafından kurulmuş. Tüm evler en fazla üç katlı, bembeyaz, mavi çerçeveli ve mavi kapılı. Devlet bu mimariye gereken önemi verip, sıkı korumaya alırken, yapılan kazılara göre dünyanın ilk insanları, berberiler köyü civarında ki mağaralarda yaşamış olduğu kabul edilir. Bardo müzesinde 30.000 yıl önceki yaşama dair kalıntılar sergileniyor. İnanılması güç ama ülkenin iç kesimlerinde yer alan köylerdeki mağaralarda hala yaşayan Berberi ailelerine rastlamak mümkün. Buradaki maceradan sonra sahile inerek, plajın eğlenceli atmosferinde vücudunuzu dinlendirip, eğlenceye kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.
Spor ve eğlence
Sörf, parasailing ve su kayağı hemen hemen her sahilde yapılabiliyor. Bunun dışında golf meraklılarının, kuzey Afrika güneşinin altında bu denli sabır ve keyifle oyunlarını oynadıklarına hayranlık duymamak mümkün değil. Cerba ve Tabarka’da, vahaların üzerinden balonla inanılmaz güzel gezintiler, masallardaki gibi yaşatıyor.
Alışveriş
Bir sanat şehri olan Sidi Bou Said’de, el sanatları ile ilgili çok geniş bir yelpazeyi bulabilirsiniz. Sousse medinasında halı, kumaş, kıyafet ve baharat gibi tüm ürünler şaşılacak derecede hesaplı. Buna rağmen pazarlığa açık olan esnaf, adetlerine uygun olarak tokalaşıp, üzerine birer çay içmeden pazarlığı bitirmiyor. Pazarlıklar bitsede, bu güzel insanların dostlukları hiç bitmiyor.