Yetmiş yıldan fazla Sovyet rejimi altında kalan Azerbaycan’da dini motifli konularda hele tekbir seslerinin yankılandığı protestolarla karşılaşmak alışıldık değildi.
Ama ortaokullarda başörtüsü yasağı 13 Aralık’ta yürürlüğe girdikten sonra artık bu tür gösteriler olağan hale geldi. Bakü’deki Milli Eğitim Bakanlığı önü ve muhafazakârların yoğunlukta olduğu Nardaran kasabası protestocuların adresleri. Geçen hafta tepkilere fiziki şiddet de eklendi ve bir ortaokulun camlarım kıran yasak protestocuları bir dahaki sefere okulu yakmakla tehdit etti.
Protestolar daha da artabilir. Zira ülkede son yıllarda İranlı ve Suudi Vahabi akımların etkisiyle dini muhafazakârlık yayılıyor. Bölge uzmanı Arif Keskin, İran’ın yardım kuruluşu İmdat’ın ülkenin güneyinde 40 bine yakın aileye yardım götürdüğünü ve “Şii örgütlenme içinde olduğunu”, Bakü’ye birkaç kilometre uzaklıktaki köylerde başı açık kadm sayısının yok denecek düzeye indiğini; bunun da başkentte rahatsızlık yarattığını savunuyor. Vahabiler ise daha ziyade başkentte etkili olmaya çalışıyor. Bakü’nün yönetici eliti, Çeçenistan gibi Kafkas ülkelerinde köktendinci akımların güçlenmesinden de rahatsız. Dini motifleri zayıf muhalefet veya aydınlar arasında da soruna kıyafet özgürlüğü açısından bakıldığı söylenemez. Hatta Azeri Meclisi’nin İnsan Haklan Komisyonu Başkanı Rebiy-yet Aslanova “Azerbaycan oku İlan laik okullardır. Yabancı bir model olan başörtüsü Azerbaycan’a gerekmez” dedi. Muhalefet iki ay önce kaçak inşa edilmiş bir camiyi yıkmaya kalkışan ancak İran’da mollalann “Yıkılırsa Azerbaycan’a karşı cihat başlatırız” minvalli açıklamala-n üzerine vazgeçen hükümeti de sert bi-çimde eleştirmişti Keskin, dokuz milyon nüfusluk küçük ülkede henüz radikal İslami grupların çok küçük olduğunu söylüyor. Ama özellikle ekonomik canlanmadan payını almayan yoksullar, Ermenistan ile Karabağ çatışmasını bir İslam-Hıristiyanlık çatışması gibi algılayan Batı’nın yarattığı hayal kırıklığı gibi nedenlerle, bu hareketin güçlenme potansiyeline sahip olduğunu da ekliyor.