ABD Başkanı Barack Obama, 1 Mayıs 2011’de TV’lerden sadece Usame Bin Ladin’in öldürüldüğünü duyurmadı, aynı zamanda ‘gücün adaleti’ni de ilan etti.
Bunu yaparken de ortada birçok soru işareti bıraktı. Mesela, gerçekten Ladin o villada mıydı? Topraklarına habersiz operasyon düzenlenen Pakistan Savunma Bakanı Ahmad Mukhtar, verdiği özel röportajda, “Usame’yi kimin öldürdüğü bilinmiyor” deyip, ABD’yi protesto etti.
Usame Bin Ladin… Dünyanın peşine düştüğü terörist, Pakistan topraklarında rutubetli bir ‘villa’da, Pentagon’un “Film gibi” diye tabir ettiği, Beyaz Saray’ın saniye saniye izleyip, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un ‘hayatının en zor 38 dakikasını geçirdiği’, ‘heyecan verici’ bir Amerikan operasyonuyla öldürüldü.
O öldü, ama operasyonun yapılışının yarattığı şok, pek çok soru işaretiyle birlikte sürüyor. Çünkü dünya, bu operasyonu sadece ABD’nin ağzından dinledi. Peki Pakistan tarafında neler yaşandı? Pakistanlı yetkililer, kendi topraklarında ‘sessiz-sedasız’ gerçekleştirilen bu operasyon sırasında ne yapıyorlardı? Bu soruların yanıtını, Pakistan Savunma Bakanı Ahmad Mukhtar verdi.
“New York’taki 25 bin Pakistan’lı işsiz kaldı”
Usame Bin Ladin’in ABD tarafından, Pakistan yönetiminden izin almadan, sizin topraklarınızda öldürülmesi, uluslararası hukukçular tarafından tartışılıyor. Siz bu tartışmaların neresindesiniz?
Usame Bin Ladin’in hiçbir zaman Pakistan’da kahraman gibi görülmedi. Pakistan’ın bu savaşta kazançtan çok kaybı var. 11 Eylül sonrasında ABD’den pek çok kişi, Pakistan’a geri dönmek zorunda kaldı, çünkü bu ülkede hümanizm kavramı yok olmaya yüz tuttu. Sadece New York’taki taksicilerin 25 bini Pakistanlıydı ve işsiz kaldılar. Pakistan’a döndüklerinde de iş imkânı bulamadılar. Bin Ladin’in öldürülme yöntemi açısından ise, Pakistan’ın egemenliğinin ihlal edildiğini düşünüyor ve protesto ediyoruz. Eğer biri yakalanacaksa, bu sürecin bir prosedürü vardır. Ladin’in yakalanması için elimizden geleni yapmamız gerektiğini biliyorduk. Amerikalılar da El Kaide’nin yaptıklarını, doğru bulmuyor, onların mücadele yönteminin zalimce olduğunu söylüyordu. Evet, El Kaide masum insanları öldürdü, ama sonuçta ABD hükümeti de suç işledi. Kimse şu anda Bin Ladin’i Amerikalılar mı, yoksa başkaları mı öldürdü, bilmiyor. Farklı iddialar var. Zamanı geldiğinde, bunlar gün yüzüne çıkacak.
ABD’nin Pakistan hükümetinden izin almadan yaptığı bu operasyona karşılık bir planınız var mı?
Önce kendi haklarımızı arayacağız. Başbakanımız, parlamentoda yaptığı konuşmada söylediği gibi, bu konunun soruşturulması için bir komisyon kurdu. Bu komisyon, böyle bir operasyonun topraklarımızda gerçekleşmiş olmasıyla ilgili sadece komutanlarımızı değil, aynı zamanda üst düzey bürokratları da sorgulayacak. Bu durum karşısında ne yapmamız gerekiyorsa, yapacağız. Şu anda kimin suçlu ya da kimin suçsuz olduğunu söyleyemeyiz.
Yani ABD’yle olan ilişkilerinizde stratejik bir değişiklik yapmayacaksınız?
Hayır, yolumuza aynen devam edeceğiz.
Bu operasyondan sonra, Pakistan’daki ABD askerlerinin sayısı azaltılacak mı?
Pakistan’da bulunanlar, aslında asker değil, rütbeli subaylar. Pakistan’daki askeri eğitimlerde yer alıyorlar ve bu 1947’den bu yana devam eden bir eğitim çalışması. Pakistanlı subaylar da ABD’ye giderek eğitimlere katılıyor. Gelen giden Amerikan askeri, diplomat ya da görevlilerin sayısında herhangi bir değişiklik düşünmüyoruz.
“Pakistan’da saklanılabilir, kanunlar esnek”
Afganistan-pakistan sınırında bulunan ve taliban ile el kaide’ye lojistik desteğin sağlanması için geçiş noktası olarak kullanılan peşaver kentinde son durum ne?
Peşaver’den çok sayıda kaçak, Afganistan’dan Pakistan’a geçti. Onlarla ilgili ne yapacağımızı bilmiyoruz. Aslında destek vermemiz için neden yok, ancak bölgeyi terk ettiklerinde terörist olmalarını da istemiyoruz. O bölgede yaşayan insanlar gerçekten barış istiyorlar.
ABD’den yapılan açıklamalar da tutarlı değil. Mesela, Bin Ladin’in fotoğrafı gösterilmedi, CIA Başkanı, görüntünün ilk 25 dakikasının ellerinde olmadığını açıkladı. neden şüphe uyandıran açıklamalar yapılıyor?
Bu tarz kuşkular, böyle hikâyeler mutlaka olacaktır; ancak toplumun yüzde 90’ına yakını, Bin Ladin’in öldüğüne inanıyor. Aksi yöndeki tüm iddialar ya da şüpheli açıklamalar, örgüt politikasında kullanılabilecek şeyler. Ama bunların bir önemi yok; çünkü, bir süre sonra konuşulanların hepsi unutulacak.
Obama hükümeti, El Kaide’yle ilişkisi olup olmadığını araştırmak için bazı Pakistanlı istihbarat subaylarının isimlerini istedi. Böyle bir ilişki olabilir mi?
Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Pakistanlı yetkililerin, istihbarat servisi çalışanlarının, El Kaide ile herhangi bir akrabalık bağı ya da ilişkisi olduğunu zannetmiyorum. Bu pek inanılası bir şey değil.
Bu operasyondan önce Bin Ladin’in yerini öğrenmek mümkün değil miydi?
Pakistan’da bir evde saklanabilirsiniz. Ülkede çok esnek kural ve kanunlar var. Fakat Usame Bin Ladin’in emrinde olan kişilerin, şu anda Pakistan’da olmadığını biliyoruz. Öyle ya da böyle, şimdiki resim çok açık. Bin Ladin öldü.
Bin Ladin’in öldürülmesi, Obama’yı tekrar başkan yapar mı? Seçimleri kazanır mı?
Evet, Obama seçimleri kazandı bile. Usame hakkında verdiği sözü tuttu.
“Operasyonu CNN’den öğrendik!”
Pakistan, El Kaide’ye karşı verilen mücadelede, ABD’nin, kendi topraklarını kullanmaması için uzun süre direndi. Peki bu operasyon nasıl gerçekleşebildi? ABD, Pakistan’a güvenmiyor mu?
Bunu güven sorunu olarak görmüyorum. Bu operasyonla ABD, kafaya koyduğu şeyi yapabileceğini kanıtlamak istedi. Gelecekte de benzer şeyler olacak; ancak bu durum çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Halk, Bin Ladin’in Pakistan’da öldürülmesi konusunda çok tepki göstermemiş olabilir, ancak ABD’nin Pakistan topraklarında tekrar operasyon yapması durumunda, tepki sert olabilir. Tekrar belirtmek isterim ki, Pakistanlıların asıl tepkisi, Bin Ladin’in ABD tarafından Pakistan topraklarında öldürülmüş olmasına yöneliktir.
Operasyonun yapıldığını nasıl öğrendiniz? Öğrenince ilk tepkiniz ne oldu?
Hepimiz sabahın erken saatinde öğrendik. Operasyonun yapıldığı saatte değil, ancak 07.30- 07:36 arasında, CNN’i izlerken haberimiz oldu. Operasyon saat 05.00’te yapılmıştı. ABD’deki görevlilerimizi aradık. O sırada ABD, Bin Ladin’i öldürdüğünü açıklamıştı bile.
Televizyondan olayı öğrendiğiniz an ne yaptınız?
O an sadece televizyonu izledik, çünkü ortam çok karışıktı, şaşkındık. Ortada bir yanlış vardı ve neyin yanlış gittiğini anlamaya çalışıyorduk. Pakistan Hava Kuvvetleri’ne de ne olup bittiğini sorduk. Bin Ladin’in öldürülmüş olmasından ötürü karşı saldırı yapılabileceği endişesini hissetmeye başladık. Çünkü Bin Ladin, binlerce insanın ölümünden sorumlu olduğu kadar, popüler bir karakterdi ve çok sayıda sempatizanı vardı.
“Obama yeterince açık olmadı”
ABD’den kimseyle konuşmadınız mı?
Ben konuşmadım, fakat Başbakanımız Gilani ve Cumhurbaşkanımız Zerdari, operasyon sabahı görüştüler. Sayın Obama, Sayın Zerdari’yi aradı ve Bin Ladin’i öldürdüklerini söyledi. Daha sonra da Başbakanımız bilgilendirildi.
Obama, operasyonun sizin topraklarınızda izin almadan gerçekleştirilmesinden ötürü herhangi bir özür ya da üzüntü bildirdi mi?
Hayır. Obama sadece “Sizi bilgilendirmek istedik. Usame Bin Ladin’i öldürdük” dedi. Ama bu bilgiyi verirken de yeterince açık olmadı. Hiç değilse gömüldüğü bilgisini bize verebilirlerdi. Bin Ladin’in denize gömüldüğünü de CNN’den öğrendik.
Bu durum garip değil mi?
Çok garip. Müslüman birini öldürüp, okyanusa gömdüler ve bize haber bile vermediler. Amerikalılar, kendilerini bu şekilde kanıtlamaya çalıştılar, çünkü El Kaide’ye karşı son operasyon denemelerinde, El Kaide onları mağlup etmişti.
El Kaide tehditlerini artırıyor. Peki bundan sonra ne olacak? Pakistan, El Kaide’nin hedefi olmaya devam edecek mi?
Aslında biz uzun zamandır hedefiz. Bu mücadelede çok para harcadık. Pakistan ticareti de bu durumdan büyük ölçüde etkilendi. 30 bine yakın insanımız öldü. Bu durumdan nasıl kurtulacağımızı bilmiyoruz. Ticari açıdan durumumuzu düşünün. Siz Pakistan’a yatırım yapmayı düşünüyorsanız, ertesi gün bombalar patlayabiliyor ve bir daha asla Pakistan’ı tercih etmiyorsunuz. Bundan sonraki süreçte, El Kaide eylemlerine devam edecek, çünkü liderleri öldürüldü. Şimdi onların üst düzey yetkililieri El Kaide’yi toplayarak, nasıl eylem yapacaklarının planlarını hazırlıyor. Biz de onların nasıl bir karar aldığını görüp, daha sonra hareket edeceğiz.
“Zevahiri yeni lider olamaz!”
El Kaide’nin bundan sonraki lideri kim olabilir? Zevahiri mi, başka biri mi?
Ladin, El Kaide’nin sembolü konumunda, farklı bir liderdi. Dolayısıyla onun yerini doldurabilecek birinin olduğunu düşünmüyorum. Onun yerine hemen geçebilmek, onun gibi etkili olmak da son derece zor. Aslına bakılacak olursa, Zevahiri de örgüt içinde lider olabilecek konumda biri değil; ikinci, hatta üçüncü adam durumunda. Zevahiri’nin yeni lider olacağına ihtimal vermiyorum.
Bin Ladin’in operasyon sırasında silahsız olduğu açıklandı. Buna rağmen öldürülmesi için ne söyleyeceksinz? Yöntem doğru muydu, yoksa yargılanmalı mıydı?
Herkese bir şans verilmeli. Fakat günümüzde insanlara son bir şans verilmiyor. Ellerine silahı alıp, sizi bir anda öldürebiliyorlar. Bu, savaş sırasında olağan bir durum. Tıpkı ona yapıldığı gibi.
Bin Ladin’in cesedi neden denize atıldı sizce?
ABD, Usame Bin Ladin’in bir yere gömülmesi durumunda, El Kaide mensuplarının ya da onları destekleyenlerin mezarına akın edeceğini düşündü. Bunu doğru bir karar olarak görmüyorum. Çünkü herhangi bir yere gömülseydi de, o yerin ziyaretçi akınına uğrayacak bir türbe haline dönüşeceğini düşünmüyorum.
Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’daki ayaklanmalar yüzünden ortaya çıkan otorite boşluğu ile Bin Ladin’in öldürülmesi birbiriyle ilişkili olabilir mi? Bu ülkelerde El Kaide’nin güçlenmesine tedbir olarak yapılan bir operasyon olabilir mi sizce?
El Kaide’nin bu ülkeler için tehdit olduğunu düşünmüyorum. Tunus’ta ve Mısır’da olanları gördük. Tunus’un yıllardır iktidarda olan lideri Bin Ali gitti, ama ülke şu anda çok sakin. El Kaide’nin herhangi bir etkisini orada görmüyoruz. Sadece fakir insanların direnişiydi bu. Özetle, El Kaide’nin etkisi olamaz.
Ya Libya?
Libya bu krizi yönetemedi. Kendi insanlarına zarar vermeye başladığın anda yanlış bir şeyler yapıyorsun demektir. Orada farklı bir durum var.
“Tanıkların ifadelerini öğrenmek mümkün değil!”
Bin Ladin’in eşlerinden Emel Ahmed Abdülfettah’ın, sorgu sırasında beş yıldır onunla yaşadığını söylediği açıklandı. Yakınları ya da eşleri sorgular sırasında başka neler anlattılar?
Her ne söylediyse bunu sadece onu sorgulayanlar biliyor, çünkü basına doğrudan bir açıklama olmadı. Basından kimse de sorgulamada yanında olmadığına göre, neler anlattığının tam olarak bilinmesi imkansız.
USAME Bin Ladin’in evinde teknolojik bazı iletişim araçları bulundu. Bunlar ne tür cihazlardı? Bin Ladin tarafından kullanılmışlar mı?
Siz de televizyondan görmüşsünüzdür evindeki elektronik chazları. Siyah-beyaz bir televizyon vardı. Bu şekilde, ne tür bilgiler aldığı ve nasıl aldığı bilinmiyor.
Hiyerarşinin değil, ideolojinin lideri Bin Ladin
El Kaide, 1960’larda Ortadoğu’da hissedilmeye başlayan siyasal İslam hareketlerinin uzantısı olarak ortaya çıktı. 1980’lerde Sovyetler’in, Afganistan’ı işgalinden sonra Amerikan istihbaratının desteğiyle örgütlendi. Yine 1980’lerde ABD başkanlarından ‘Baba Bush’un ve 1990’larda Bill Clinton’ın ‘esnek’ Ortadoğu polikasında güçlendi; ‘Küresel Cihad’ın sembolü haline geldi. Bin Ladin,11 Eylül saldırıları sonrasında, dünya sahnesinde yerini aldı. George W. Bush’un doktrininde yer alan “Ya bendensiniz, ya düşmandan” ifadeleriyle, bir numaralı terörist ilan edildi.
Neden Abbottabad?
Bin Ladin, tahmin edildiğinin aksine, ne Afganistan-Pakistan sınırındaki El Kaide’nin lojistik kaynaklarından biri olarak bilinen Peşaver kentinde (Pakistan sınırlarında bir kent) kalıyordu, ne de Afganistan’ın dağlık bölgelerinde bir mağarada saklanıyordu. Aksine, Pakistan’ın kalbi İslamabad’ın sadece 150 kilometre uzağında, Pakistan’ın Hindistan’la kan davalı olduğu son derece stratejik bir nokta olan Keşmir sınırındaki Abbottabad şehrini, yedi yıl kendine mesken edindi. Ne de olsa ‘Keşmir mücahitleri’, El Kaide’nin bölgedeki önemli destekçilerindendi.